İzmir Özel Sağlık Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Serdar Biçeroğlu, kalbin sürekli çalıştığını ve tüm organlar için yaşamsal bir öneme sahip olduğunu belirterek, kalp hastalıklarında erken tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığını vurguladı. Biçeroğlu, teknolojinin bu hastalıkların tedavisinde büyük avantajlar sağladığını ve tedavi sürecinin uzman hekim gözetiminde yürütülmesi gerektiğini söyledi.
Kalp hastalıklarında tanı ve tedavi yöntemleri
Günümüzde artan stres, dengesiz beslenme, hareketsiz yaşam tarzı ve obezite gibi faktörlerle kalp hastalıkları artış gösteriyor. Uzm. Dr. Serdar Biçeroğlu, “Gelişen teknolojiyle birlikte, kalp hastalıklarında daha etkin tedaviler uygulanıyor. Koroner anjiyografi gibi yöntemlerle kalp damarlarının görüntülenmesi hastalıkların anlaşılmasına olanak tanıyor. Zaman içinde teknolojinin ilerlemesi ile tıkalı damarlara balon yapmak ve stent yerleştirmek mümkün hale geldi. Stentlerin ve beraberinde kullanılan ilaçların gelişmesi başarı oranlarını artırdı ve ölüm oranlarını azalttı” dedi.
Teknolojinin getirdiği avantajlar
Dr. Serdar Biçeroğlu, teknolojinin koroner görüntülemede sağladığı avantajlara dikkat çekerek, “2000’li yılların başında kalp MR’ı üzerinde yoğunlaşan görüntüleme teknolojisi, kalp görüntülenmesinde pratik olmadığı için alternatif arayışlara yöneltti. Bu süreçte koroner görüntülemede bilgisayarlı tomografiler kullanılmaya başlandı. Bu teknolojik ilerleme, hastalıkların anlaşılmasında büyük faydalar sağladı. Görüntülemeden elde edilen verilerle yapılan bilimsel çalışmalar, risk gruplarının daha doğru tespit edilmesini sağladı” ifadelerini kullandı.
Sağlıklı bir kalp için öneriler
Kalp hastalıklarını önlemek için hareketli bir yaşam tarzı ve sağlıklı beslenmenin önemine vurgu yapan Dr. Biçeroğlu, “Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Kardiyoloji Derneği’nin kalp sağlığı için sunduğu önerilere göre, düzenli hareket ve sağlıklı beslenme çok önemli. Obezite, sigara ve alkol kullanımı, kolesterol ve hipertansiyon gibi faktörler kalp hastalıkları riskini artırıyor. Kalp sağlığını korumak için psiko-sosyal faktörler de belirleyici olabiliyor. Gelir düzeyi, eğitim düzeyi, çevresel etkenler ve kronik stres riski artırıyor. Meyve sebze, tam tahıllar, bakliyat, zeytinyağı ve omega-3 yönünden zengin balıkların tüketilmesi öneriliyor. Tuz, şeker, doymuş yağ, karbonhidrat, işlenmiş et ve katkı maddeli gıdalardan uzak durmak da çok önemli” diye ekledi.
