KÜLTÜR - SANAT

Halk müziğinin gizemli yüzü | Çok duyulan türkülerin az bilinen hikâyeleri

Halk müziğinin beş nadide eseri "Ormancı", "Halil İbrahim", "Hekimoğlu", "Zahidem" ve "Leylim Ley"in arkasındaki hüzünlü ve büyüleyici hikâyeler...

Abone Ol

Halk müziği, halkın yaşantısını, sevinçlerini, acılarını ve hayallerini yansıtan eşsiz bir hazine. Ancak bazı türküler var ki onların hikâyeleri, melodilerinin ötesinde bir derinlik ve anlam taşıyor. İşte "Ormancı", "Halil İbrahim", "Hekimoğlu", "Zahidem" ve "Leylim Ley" türkülerinin az bilinen hikâyeleri...

Ormancı: Bir çatışmanın öyküsü

"Ormancı" türküsü, Temmuz 1946'da Muğla'nın Gevenes Köyü'ndeki (günümüzdeki adı Çaybükü) Belen Kahvesi'nde vuku bulan gerçek bir olay üzerine Değirmenci Pisili Tahir Usta tarafından yakıldı. Zamanla ünü Türkiye geneline yayılan bir halk türküsü oldu. Orman memuru ile köylüler arasında çıkan bir anlaşmazlık sonucunda, ormancı ile köylülerden birinin ölümüyle sonuçlanan bu olay, türkünün sözlerine ve melodisine derin bir hüzün katıyor. Ormancı türküsünün derleyicisi ve türkünün TRT repertuvarına katılmasını sağlayan ise Nazmi Yükselen oldu.

Halil İbrahim: Buruk bir aşkın hikâyesi

"Halil İbrahim" türküsü, bir aşkın yürek burkan anlatısı. Halil İbrahim'in sevdiği kadınla yaşadığı aşk ve ardından gelen ayrılık, bu türkünün dizelerinde hayat buluyor. Bu türkü, yüreği dağlayan sözleriyle aşkın izlerini taşıyor. Türkünün tam hikâyesi şöyle:

Fatsa’da dünyaya gözlerini açan Halil İbrahim, nasıl büyüdüğünü kendisi de anlayamamış. Gençlik yıllarında çok şık giyinen süsüne düşkün bıçkın gibi bir delikanlı olmuş. Bu arada karşı köyden bir kıza âşık olur ve çok genç yaşta sevdiği kızı kaçırır. Karısıyla çok mutlu olurlar. Bu mutluluklarını iki çocukla taçlandırırlar. Zaman çok hızlı geçer ve askere gitme zamanı gelir. Tam askere giderken eline ulaşan bir mektup, ömrünün geri kalan kısmını sonuna kadar etkiler. Mektubu gönderen kayınpederidir. Mektupta “Kızımı ve torunlarımı bir gün elinden kurtaracağım” yazılıdır. Askerden karısı ve çocuklarına her an bir zarar gelecek endişesi ve korkusuyla firar eder. Köyünün yakınında orman içinde bir kulübe yapar ve evini gözetler. Bir süre sonra jandarmalar tarafından yakalanır ve tekrar askere alınır. Halil İbrahim askerliğini yaparken kayınpederi kızını ve iki torununu köyden alıp kendi yanına götürür. Kızını bir başkasıyla evlendirir. Halil İbrahim askerden tezkeresini alır. Dünyası kararmış olarak evine döner. Uğursuzluk ve kötülük peşini bırakmaz. Evi yakılır, kurtarabildiği tek eşyası plakları ve gramofonu olur. Yağmurlu bir gün tek sevdiği amcasının evine sığınmak ister, gece kimseyi rahatsız etmemek için samanlıkta sabahlar. Ev sahibi amcası “Haberimiz vardı bizi rahatsız etmemek için samanlıkta kalmış” derler. Şikayetçi olmazlar. Bir şikâyet üstüne samanlıkta jandarmalar Halil İbrahim’i göz altına alır. Halil İbrahim’in kaçtığını gören jandarma “Dur kaçma serbestsin” deseler de Halil İbrahim duymaz. Olaydan habersiz jandarmanın silahından çıkan tek kurşunla Halil İbrahim başından vurulur, kanlar içinde bir kayaya yaslanır ve orda can verir.

Hekimoğlu: Efsaneleşen bir kahraman

Hekimoğlu İbrahim'in adını taşıyan bu türkü, Karadeniz'in efsanevi kahramanlarından birini anlatıyor. Hekimoğlu'nun adaletsizliklere karşı mücadelesi ve cesareti, halk arasında bir efsane hâline gelir. İşte bu bu türkü, onun kahramanlıklarını ve cesaretini ölümsüzleştiriyor.

Zahidem: Bir sevgilinin ardından

"Zahidem" türküsü, bir erkeğin sevdiği kadına, Zahide'ye olan derin aşkını ve özlemini dile getiriyor. Zahide'nin güzelliği ve sevgilisi tarafından özlenmesi, türkünün ana temasını oluşturur. Türkü, aşkın ve hasretin dokunaklı bir ifadesi.

Leylim Ley: Sabahattin Ali'nin şiirinden bir türküye

Leylim Ley, Zülfü Livaneli’nin 1975 tarihli "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" albümünde yer alan bir türkü. Bestesi Zülfü Livaneli’ye ait olan türkünün üç dörtlükten oluşan sözleri, Sabahattin Ali’nin “Ses” hikâyesinden yer alıyor. Şiirdeki duygusal derinlik ve lirizm, bu türküye de yansır. Leylim Ley, sevdanın ve ayrılığın naif bir anlatımı olarak halk arasında geniş bir yankı buldu. Hikâyenin kahramanı yol amelesi “Sıvaslı Ali”, çadırının önünde durup saz çalıp bu türküyü söyler. Zülfü Livaneli, hikâyeyi okurken bu türkünün sözlerinden çok etkilendiğini ve bestelediğini açıklamıştı.

Halk müziği, zengin ve derin anlamlar taşıyan türküleriyle halkın duygularını yansıtıyor. "Ormancı", "Halil İbrahim", "Hekimoğlu", "Zahidem" ve "Leylim Ley" gibi türküler, sadece melodileriyle değil, ardındaki hikâyeleriyle de dinleyicileri etkiliyor. Bu türkülerin her biri, halkın yaşadığı deneyimlerin ve duyguların birer yansıması. Türküler geçmişin izlerini bugüne taşıyor ve geleceğe aktarmaya devam ediyor.