Özellikle son yıllarda dikkat çeken bir tablo var ki; yaş farkını önemsemeyen, hatta yaş farkını bilinçli tercih haline getiren genç kadınlar ile ekonomik gücü elinde tutan olgun erkekler arasında kurulan ilişkiler…

18 ila 25 yaşlarındaki bazı genç kadınlar, 50 yaş üzeri özellikle evli erkeklerle gönül birlikteliğine yöneliyor. Bu durum ilk bakışta “aşkın yaşı olmaz” klişesiyle geçiştirilebilir. Ancak meselenin derinliğine indiğimizde karşımıza sosyolojik ve psikolojik açıdan düşündürücü bir yapı çıkıyor.

Kazan-Kazan mı, Kayıp-Kayıp mı?

Bu ilişkilerde genç kadın için temel motivasyon çoğu zaman “ekonomik güvence” oluyor. Hayatı kolaylaştıran hediyeler, seyahatler, sosyal statü… Ve en önemlisi: müdahale edemeyecek, evli oluşu nedeniyle özgürlüğüne sınır koyamayacak bir erkek figürü.

Çünkü nasıl olsa sonunda eşine dönecek; dolayısıyla genç kadının hayatına tam anlamıyla karışamayacak.

Erkek tarafı ise yılların yorgunluğunu, yaşadığı evliliklerin monotonluğunu ya da özgüven kayıplarını bu gençlik enerjisiyle tazelemeye çalışıyor. Genç kadının “her dediğine olur” demesi, tartışmasız bir hayranlık sunması, bazen sadece bir egoyu okşama çabası, bazen de yaşamın son baharında kaçırılmayacak bir fırsat gibi algılanıyor.

Ancak ortada ne aşk var ne de gerçek bir bağlılık. Bu, yalnızca iki tarafın da birbirinin zaafını kullandığı bir ilişki formu. Genç kadının elinde tehdit unsuru, erkeğin elinde ise cüzdan var. İki taraf da birbirine “ne alırsam kârdır” gözüyle bakıyor. Ve bu bağ, karşılıklı çıkarlarla örülmüş bir illüzyona dönüşüyor.

Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna yapılan itirazlar reddedildi Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna yapılan itirazlar reddedildi

Toplum Nereye Gidiyor?

Asıl soru şu: Bu eğilim neden bu kadar arttı?

Cevap çok katmanlı..

Sosyal medyada dayatılan lüks yaşam imajı, “kolay yoldan konfor” hayalleri, sağlıksız rol model algıları, yalnızlık, sevgi eksikliği ve ahlaki değerlerin gölgelenmesi…

Ancak en çarpıcı nedenlerden biri, gençlerin “kontrol edilemeyen bir bağımsızlık” arayışıyla “yarı var, yarı yok” ilişkilerde huzur bulduğunu sanması. Evli bir adamla olmak, hem sosyal güvenceleri hem de özgürlüğü bir arada sunuyormuş gibi geliyor. Oysa bu ilişkiler çoğu zaman duygusal travmalar, itibar kaybı ve içsel boşlukla sonuçlanıyor.

Sessiz Çöküş

Bu ilişki biçimi; kadının kadına güvenini, ailenin aileye bakışını ve bireyin kendine olan saygısını zedeliyor. Kimi zaman erkeğin ailesi parçalanıyor, kimi zaman genç kadın yıllar sonra istismara uğradığını fark ediyor. Ama o anın cazibesi tüm bu ihtimalleri görünmez kılıyor.

Toplum, sadece ekonomik eşitsizliklerle değil, ilişki dinamiklerinin yozlaşmasıyla da çözülüyor. Bir ilişkide sevgi yerine çıkar konuşuyorsa, bu yalnızca iki kişiyi değil, toplumsal dokuyu da kirletiyor.

Toplumsal Not:

Bir insanın yaşı ne olursa olsun, yaşam deneyimi ile gençliğin tazeliği arasında kurulan her ilişki, duygusal olgunluk ve etik sorumluluk temeline dayanmalıdır. Aksi halde bu bağlar sadece kısa süreli hazlar, uzun süreli pişmanlıklar üretir.
Gençler; sevgiyi, değeri ve yaşamı parayla değil, karakterle ölçmeyi öğrenmelidir. Olgun bireyler ise gücü, genç bir bedenin değil, sağlam bir ahlakın içinde aramalıdır.

Çünkü ilişkiler, birinin cüzdanı ile diğerinin bedeni arasında değil; iki yüreğin vicdan terazisinde anlam kazanır.

Unutmayın: Bir toplumun çöküşü, bireylerin ilişki ahlakından başlar. Güzellik geçicidir, ama saygı kalıcıdır.

Son Söz:

Bu yazı, kimseyi suçlamak için değil, gerçekleri konuşmak için kaleme alındı. Her birey kendi seçimlerinin sorumluluğunu taşır; ama unutulmamalı ki bazı seçimler sadece bireyin değil, geleceğin de yükünü belirler. Çünkü bir toplumun gücü, en çok ilişki ahlakında saklıdır.

Kaynak: Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER