8 Aylık kızını göğsünde boğdu

Kurtuluş Savaşı zamanında bir tarafına cephane bir tarafına bebeğini alıp gidenlerden biri de Tayyibe Hatun’du. Tayyibe Hatun, sekiz aylık kızı kucağında, kısıtlı cephaneyi ulaştırmak için binbir çaba ile ilerlemekteydi. Ancak bebek bu. Annesinin yorgunluğunu, huzursuzluğunu, telaşını hisseder ağlar. Acıkır, ağlar. Uykusuzluktan ağlar. Dinler mi düşman?

Geçtiği yolun tehlikesini bilen Tayyibe Hatun, eğilir çalıların arasına. Bekler, tehlikeli yoldaki düşmanın bir an önce çekip gitmesini. Ancak bebek bir türlü susmaz. Elindeki kısıtlı cephaneden olmak istemeyen Tayyibe Hatun, çocuğunu bastırır göğsüne. Sesi duyulursa felaket! Bir türlü gitmez alçak düşman da, oyalandıkça oyalanır.

Sonunda gittğinde Tayyibe Hatun fark eder ki, sesi duyulmasın istediği 8 aylık bebeğini kendi göğsünde nefessiz bırakmıştır.

Kalbinde taşıdığı Türk Bayrağı’nı çıkararak minik bebeğini sarmalayan Hatun, “Sen kurtuluşa ermiş Türk çocukları için şehit oldun, bu benim için de senin içinde şereftir. Yeter ki vatan sağ olsun!” diyerek gözyaşları içinde cepheye ilerlemeye devam eder.

Kurtuluş Savaşı Kadınları

İlk Efe Ünvanını Alan Kadın: Çete Emir Ayşe

Aydın’ın kahramanı Efe Ayşe, cesareti ile diğer Aydınlı kadınlara da baş olmuştur. 23 yaşındaki kadının eşi, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüş bir askerdir. Eşinin ölümünden sonra Aydın’ın Yunanlılar tarafından işgali üzerine Ayşe, eşinden kalan tek hatıra olan elmas küpelerini satıp kendine bir tüfek aldı. Tüfeğini omzuna atıp Yörük Ali Efe’ye katılıp, Aydın düşmandan kurtulana kadar çatıştı.

Küçük Narin'in mezarı yapıldı: Ziyaretçi akını sürüyor Küçük Narin'in mezarı yapıldı: Ziyaretçi akını sürüyor

Ayşe kadın, aynı gruptaki Çiftlikli Kübra ve Ayşe Çavuş ile birlikte ilk olarak Kepez sırtlarında düşmanla savaştı, daha sonra Aydın Cephesi’nde de yer almıştır. Efe Ayşe; “Bazı kadınların içinde bir pehlivan; bazı erkeklerin içinde de, korkaklıklarından dolayı, bir kadın gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börk başındır. Mademki burası bizim vatanımız; biz de bu vatanın olmalıyız.” demişti. 

Kurtuluş Savaşı

Babası ve Abisi Gibi Şehit Oldu

Gördes’te doğan ve küçük yaşta silah kullanmayı, at binmeyi bilen Asker lakaplı Makbule, babasını ve abisini bu vaytana şehit vermişti. Usturumcalı Halil Efe ile evlenen Makbule Hanım, kurtuluş mücadelesine gizliden hazırlık yaptığı kocasına “evde oturmaya gönlünün razı olmadığını” söyledi. Gizlice eşini takip eden ve evine dönmemekte eşine karşı inatçı olan Makbule Hanım, Demirci Akıncılar Teşkilatı komutanlığını yapan Kaymakam İbrahim Ethem Bey, vatan müdafaasından mahrum kalmak istemediğini gözyaşları içinde anlatınca, genç kadına izin verildi. İzinden sonra atı ve tüfeği ile Akıncılar müfrezesinin neferi olan Gördesli Makbule, "Güvemdere Muharebesi"nin kazanılmasında büyük rol oynayan, zaman zaman morali bozulan Akıncıları yüreklendirdi.

17 Mart 1922'de ise şehit düştü.

Binbaşı Ayşe

Yaralı Kurt Binbaşı Ayşe

Eşini, Balkan Savaşları’nda şehitliğe uğurlayan ve çocuklarını büyütme derdine düşen Ayşe, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilerek 2 bin kişiyi katletmeleri sonucunda “İş başa düştü” dedi. Köy köy gönüllü toplamaya başladı. Ancak düşmanın köyleri de ele geçirmesi ile Aydın’a gitmek zorunda kaldı. Kocasının emaneti eşyaları satarak tüfek ve cephane alan Ayşe, ilk Kuvayı Milliye örgütlenmesine iki oğlu ile birlikte katıldı.

Savaşlarda iki oğlunu da şehit veren Ayşe, acısını oğulları ile birlikte gömdü.

Ciğeri yanan yaralı kurt Sakarya Meydan Muharebesi’ne katıldı. Yara alan Ayşe daha sonra Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesi gibi büyük savaşlarda en önde yer aldı.

Savaşların bitmesi ile Türkiye Cumhuriyeti’nde geziler yaparken İstanbul’da verdiği bir röportajda  ”Allaha şükürler olsun bugün büyük Gazi’miz sayesinde emelimize nail olduk. Vatanımız kurtuldu. Vaktiyle düşman çizmesi altında inleyen sevgili topraklarımızda şimdi serbest ve göğsümü gere gere gezebiliyorum.” Dedi. Kurtuluş Savaşı’nın her bölümünde yer alan Binbaşı Ayşe, devletin tüm maaş bağlama tekliflerini geri çevirerek odacılık yaparak hayatını devam ettirdi.

Kadın Kahramanlar

Atatürk’ün Emri ile Savaşan Kadın: Üsteğmen Kara Fatma

Sivas Kongresi devam ederken savaşa katılma izni almak için Atatürk’ün peşine düşen Fatma Seher Hanım,  'Muharebe bana düğündür Paşam' demesi ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Çabasına sonunda yanıt bularak Atatürk’ün emri ile 350 kişilik müfrezeyi yönetmeye başlamıştı. Gözünün karalığı ile Rum ve Ermeni çetelerine karşı duran Fatma Seher Hanım’a, Atatürk tarafından Kara Fatma lakabı verilmişti.

Savaş başarılarından dolayı yabancı basında bile "Orduda Savaşan Türk Kadını Teğmenliğe Yükseldi" başlığıyla yer almıştır.

Sanat

Muhabir: Halil ÖZCAN