SAĞLIK

Dr. Sedat İrgil: Z kuşağının çeyreği bağımlılıktan ölecek!

Ege TV’de yayınlanan Celal Gürçay ile Gündem Özel programının konukları Psikolog-Gazeteci Juliet Tülin Acar ve Psikiyatrist Uzman Dr. Sedat İrgil oldu.

Abone Ol

Ege TV'de yayınlanan Celal Gürçay ile Gündem Özel programında, madde bağımlılığının karmaşık yapısı ve tedavi süreçleri üzerine önemli bilgiler paylaşıldı. Psikolog-Gazeteci Juliet Tülin Acar ve Psikiyatrist Uzman Dr. Sedat İrgil'in katıldığı programda, bağımlılığın beyindeki ödül mekanizmasıyla ilişkisi, toplumsal algılar ve tedavi merkezlerinin mevcut durumu ele alındı.

Bağımlılık en yaygın hastalık

Haber Ekspres Gazetesi'nden Burcu Yanar'ın haberine göre, madde bağımlılığının ne olduğunu anlatan Uzm. Dr. Sedat İrgil, “Herkesin sandığı gibi ahlaki ya da iradi bir konu değil. Beynimizde ödül yolağı denen beynin ön lobunda bir merkez var. Bizi hayatta tutan bir şey bu. Fakat bağımlılık yapan bazı maddeler ya da davranışlar doğrudan burayı uyarıyor. Dopamin salgılanınca buna bağımlı oluyorsunuz ve yüksek miktarda dopamin salgılatıyor. Siz de bunu çok gerekli bir şey olarak algılıyorsunuz. Bağımlılık yapan maddeler doğrudan milisaniyeler içinde bu bölgeyi uyarıyor. Sahte bir iyilik hali yaratıyor. Hep kısa etkide olduğu için ve tolerans geliştiği için giderek daha fazla doz almanız gerektiği için bağımlı oluyorsunuz. Dünyadaki en zor tedavi edilen, geçmeyen ve en yayın hastalık bağımlılıktır” dedi.

Bağımlılık ölüm oranları çok yüksek

Kahvenin de bağımlılık yapıcı olduğunu vurgulayan Sedat İrgil, “Sakinleştirici ve uyarıcı maddeleri toplumda çok sık kullanıyoruz. Kahve bağımlılık yapıcılardan biridir ve oldukça da toksiktir. Düşük dozda alıyoruz aslında. Kumar, oyun, şeker, ekran gibi pek çok şey eğer size zarar veriyorsa bağımlılık kriteri giderek artması, sosyal, mali, ticari, sağlık alanında zarar görmenize rağmen buna devam ediyorsanız bu bağımlılıktır. Dünyadaki tüm ölümleri toplayın bağımlılıkların öldürdüğünün yarısı bile etmez” diye konuştu.

Bağımlılığa toplum bakışı

Uzm. Dr. İrgil, “Toplumun algısı iki konuda çok sıkıntılı. Bunun işsiz, güçsüz insanlarda olacağı ve ikincisi tedavi sırasında her koşulda çocuğumuzun yanındayız tutumu tedaviye çok zarar veriyor. Burada çocuklarını değil aslında bağımlılığı destekliyorlar. Örneğin kumar bağımlılığı için konuşalım. 2 bin lira borç yattı ve ödediniz. Sonra 4, 8 olarak artarak devam eder ve bunu çözemezsiniz. Güven kontrole mani değildir bakış açısına dönmekte fayda var. Ailelerin aşırı koruyucu tutumu ve milli eğitim sistemimizin sınav sistemleri çocuklarımızı mahvediyor. Bence LGS sınavı acilen kaldırılmalı. Aile teste o kadar takık ki çocuğun tüm aktivitesi yasaklanıyor. Dışarı çıkması yasaklanıyor. Çocuğun hayata katılabileceği ve haz alabileceği her şeyi yasaklıyorsunuz. Sadece ekran kalıyor. Bağımlılıklar birbirini çağırırlar. Ekran bağımlılığı, kumar bağımlılığı, davranışsal bağımlılıklar güçlü ve gerçek bağımlılıklardır. Bu bir örüntü. Ya dışarıda tedirgin içeride doyumsuz, anksiyeteleri çok yüksek ama evden çıkamayan, hiçbir sorumluluk alamayan çocuklara dönüşüyorlar. Ya da dışarı çıktıklarında ortamlara alkol giriyor. Anne babalar bunu fark etmiyor bile. Aileler çizgide bir kırılma varsa buna çok dikkat etmeliler. Örneğin çok neşeli bir çocuk aniden içine kapanıyorsa, ders başarısında bir sorun varsa çok büyük bir sorundur. Ekran bağımlılığı orta okul seviyesinde çok fazla. Z kuşağının 4’te birinin bağımlılıktan öleceğini ön görüyoruz. Buna inanılmaz bir rakam. Bu anlamda LGS kalkmalı. Biz bu çocukları okul tam gün olsun yarım gün dışarı çıkaralım, bir öğretmenle dışarı çıksın, spor yapsın, ehliyet kursuna gitsin. Lisede sosyalleşmeyi öğrensin. Çocukları evden çıkarmamız gerekiyor. Polisin, narkotik şubenin liselerde verdiği eğitimde bağımlılığa ilgi artıyor. Bunu profesyoneller vermeli” açıklamasında bulundu.

Devlet dal merkezi açılmasına izin vermiyor

Tedavi süreçlerine de değinen Dr. Sedat İrgil, “Türkiye’de AMATEM’ler tedaviyi üstlenmiş durumda. Fakat denetimli serbestlik ve devletin resmi talepleri yüzünden tıkanmış durumdalar. Bir de şöyle bir tehlike var. AMATEM’ler torbacıların da çok sevdiği yerler. Her zaman içeride torbacı oluyor ve yeni bağlantılar yeni maddeler öğrenip çıkıyorsunuz. Bunu dışında Yeşilay’ın YEDAM’ları var. İçinde psikiyatrist yok. İçinde klinik yaklaşım yok. Devletin çıkardığı bir bağımlılık tedavi merkezleri yönetmeliği var fakat bunu hastane olmayan hiçbir yere vermiyor. Yaklaşık 15 yıldır psikiyatristlerin dal merkezi açmasına izin vermiyor. Bu nedenle de çok yetersiz. Oysa Türkiye’de çok iyi hekimlerimiz var” sözlerine yer verdi.

Psikiyatri hastalarına nasıl etki ediyor?

Psikiyatrik eş tanılı bozukluklar hakkında da bilgi veren Dr. Sedat İrgil, “Test süreci mutlaka klinik bir yaklaşımla olmalı ve uzmanlara bırakılmalı diye düşünüyorum. Bağımlılıkların büyük bir kısmı ikincil bağımlılıktır. Özellikle travma sonrası stres yaşayan kişi uyuyabilmek için alkol almaya başlar. Ya da anti sosyal kişiliktir ve çok öfkelidir, kuşkuları vardır ve alıngandır. Sakinleşmek için içmeye başlar. Bunu içtiğimde daha rahat hissediyorum kendimi der. Psikiyatrik hastalıklardaki huzursuzluğu, uykusuzluğu ya da gevşekliği giderebilmek için başlayanlar da var. Depresif bozukluk, alkol kullanımı ve madde kullanımı varsa intihar oranı çok artıyor. Türkiye’de son 20 yılda alkolizm 3 kat arttı. Kadın alkolizmi 10 kat arttı. Bunlar korkunç rakamlar. Türkiye’de buna yönelik ilaçların kullanımı zaten kontrollüdür” ifadelerine yer verdi.

Çözüm önerileri

Çözüm önerilerine de değinen Dr. İrgil, “Adım adım bir eylem planı yapılması gerekiyor. Bağımlı kişilerin tedavileriyle ilgili teknik ekiplerin yani psikiyatristlerin içinde olduğu çözümler olmalı. Bağımlılıkla ilgili tedavi merkezlerinin açılmasının kolaylaşması lazım. Koruyucu iğnelerin Türkiye’ye getirilmesi lazım. Bu çok zor ve büyük paralara temin ediliyor” dedi.

Bilimsel çalışmalar devam ediyor

Çalışmalarından da bahseden Dr. İrgil, “Bu alanda protokoller geliştiriyoruz. Yapay zekayla ilgili testler ve makaleler devam ediyor. Yaşlanan nüfus ve yaşlanan nüfusun işlevsel tutulması benim için çok önemli. Bu alanda da protokoller geliştirmeye çalışıyorum. Psikiyatri çok kirli bir alan” diye belirtti.