Adımı ve soyadımı değiştirmeye karar verdim. Bunun benim hem günlük hayatımda hem de her ne kadar siyaseti bırakmış olsam da belki siyasi hayatımda sayısız faydaları olacağını düşünüyorum. Günlük hayattaki faydası çok açık. Benim ismimin, bilhassa da soy ismimin söylemesi çok zor. Böylece, değiştirmekle günlük hayatımda rahatlama olacak. Örneğin bana "Soyadınızı alabilir miyim?" diye soranlara harf, harf  Pe, U, yumuşak G demekten kurtulmak için başvurduğum "Alamazsınız ben zaten evliyim" gibi esprileri yapmaktan kurtulacağım.
Zayıf bir ihtimal olsa da bu değişikliğin bana siyasette sağlayacağı yararlara gelince; aslında bana çok yarar sağlayabilecek bu kavramla karşılaşmam çok küçük yaşlarda olmuştu. Biz dört kardeşiz ve en küçükleri benim. En büyüğümüz olan ablam, iki abime ders çalıştırırken ben henüz okula gitmediğim için onlardan duyduğum yarım yamalak bilgilerle kendi kendime buluşlar yapardım. Örneğin ablam dünyamızın döndüğünü söylediğinde ben de ilk buluşumu yapmıştım. Madem dünya dönüyor o halde ben de zıplaya, zıplaya dünyayı dolaşabilirim. Plan mükemmeldi. Ben zıplayacaktım, dünya dönecekti ve ben her sıçrayışımda dünyanın döndüğü yerin tersine doğru düşeceğim için bedavadan dünyayı dolaşacaktım. Ancak ben bu büyük buluşumu hayata geçirmeden bazıları benden hızlı davranıp yer çekimi kanununu falan bulmuşlardı. Bu yüzden ilk buluşum hüsranla sonuçlanmıştı.
Daha sonra ablam İngilizce çalıştırırken İngiliz alfabesini öğretmişti abilerime. Ey, bi, si, di, i,ef, ci falan. Bu seferde İngilizceyi çözüvermiştim. Bizdeki baba, İngilizcede "bi ey bi ey" diye söylenir!.. Ne yazık ki bu buluşumda ablamı güldürmekten başka işe yaramamıştı. Sonra televizyonda gördüğüm her İngilizce kelimeyi sormaya başlamıştım ablama. Bir gün bir kovboy filminin sonunda o cümleyi görmüştüm; CAST İN ALPHABETİCAL ORDER. Ablama sorduğumda filmde oynayan sanatçıların isim sırasına göre alfabetik olarak yazıldığını söylemişti. Sonraları anladım ki bu çok önemliydi. Koca koca insanlar senin adın önce yazılacak benim adım önce yazılacak diye kavga ediyorlardı. Bu yüzden iptal edilen gösteriler bile vardı. O zamandan beri farkında olmadan hep film afişlerini incelerim. Beğendiğim sanatçılardan acaba hangisi önce yazılmış diye. Türk filmlerinde olay bir şekilde hal olmuştu. Resmi sağda olanın ismi solda, resmi solda olanın ismi sağda yer alarak bir nevi denge sağlanıyordu.             
Sonra, İzmir Fuarı'nın meşhur gazino zamanlarında bu sıralama önemliydi. Assolist her zaman belliydi ve onun ismi üste yazılırdı. Ama diğerleri aralarında hep bir tartışmadır giderdi.
Şimdi anlıyoruz ki bu tartışma siyasette de varmış. "Bakanlar Kurulu'ndaki oturma düzeni ve makam otomobillerindeki kırmızı plakaların numaraları değiştirildi. Adalet Bakanlığı ilk sırada, Ulaştırma Bakanlığı en sonda yer aldı." Konulu haberi okuyunca bunu anladım.  Başbakanımızın kendisi, tabir yerindeyse, assolist konumunda olduğu için yeri belli ve garantide. Ama ya alt kadro; yani bakanların durumu ne olacak? Allahtan başbakanımız bakanlarımızı alfabetik sıraya dizerek bu büyük soruna acil bir çözüm bulmuş. Yoksa bakanlar kurulu bunca sorun varken çalışamaz hale gelebilirdi.
İşte ben de bu yüzden adımı değiştirme kararı aldım. Başbakanımız bakanlık isimlerine göre "Alphabetical order" yapmış. Bakarsınız ben bakan oluncaya kadar bakanların ismine göre bir sıralama yapılır. Ben en iyisi mi şimdiden önlemimi alayım dedim. Adım Ulvi, Ali ile aynı anlama geliyor, soyadım PUĞ'un bir anlamı da boğa gücü. Ben de adımı şimdiden Ali Boğagücü olarak değiştireyim de ne olur ne olmaz.
Dikkat ettiniz mi bilmem bizde şehitler hep cins isim gibi kullanılır. 13 askerimizi PKK'lılar öldürdü, 13 şehit. Üç askerimiz daha öldürüldü üç şehit daha. Yani onların adı, şehit. Yani 'Ş' harfine gelinceye kadar daha bir sürü harf var. Başbakanımız sayesinde Bakanlarımız "Alfhabetical order" hale getirilip de en önemli meselemiz hal oldu ya  'Ş'  harfine de  bir gün sıra gelir elbet.