Kimyasal bir bileşik olan adrenochrome hakkında ortaya atılan iddialar ise oldukça çarpıcı ve bir o kadar da ürkütücü. İddialara göre, bu madde yalnızca çocukların beyinlerinden elde edilebiliyor ve zenginler tarafından ölümsüzlük iksiri olarak kullanılıyor. Ancak bilimsel veriler ve gerçekler, bu iddiaların tamamen asılsız olduğunu gösteriyor.

Adrenochrome, adrenalinin oksidasyonu ile elde edilen bir kimyasal bileşiktir. Bu madde, adrenalinin oksidasyonu sonucu oluşur ve laboratuvar ortamında sentezlenebilir. Bilimsel araştırmalar, adrenochrome'un psikotrop veya halüsinojenik etkileri olmadığını göstermektedir. Bazı araştırmacılar, adrenochrome'un şizofreni ile bağlantılı olabileceğini öne sürse de, bu konuda yeterli kanıt bulunmamaktadır. Adrenochrome, ne ABD'de ne de diğer ülkelerde yasaklı bir madde olarak sınıflandırılmamaktadır ve yasal olarak ticareti yapılmaktadır.

Komplo Teorilerinin Kaynağı

Adrenochrome hakkındaki komplo teorileri, 1972 yılında yayımlanan Hunter S. Thompson'ın "Fear and Loathing in Las Vegas" adlı romanından esinlenmiştir. Romanda, adrenochrome'un çocukların beyninden elde edilmesi gereken bir gençlik iksiri olduğu anlatılmaktadır. Romanın popülerleşmesi ve daha sonra sinemaya uyarlanması, bu iddiaların geniş kitlelere yayılmasına neden olmuştur. Ancak romanda anlatılanlar tamamen kurgusal olup, bilimsel bir temele dayanmamaktadır.

Gerçekler ve bilimsel veriler

Bilimsel veriler, adrenochrome'un insan vücudu üzerindeki etkilerinin sınırlı olduğunu ve bu maddenin herhangi bir uyuşturucu veya ölümsüzlük iksiri olmadığını açıkça göstermektedir. Kanadalı bir kimya şirketi, 25 mg adrenochrome'u 50 dolara satarken, Çin merkezli Fine Technologies laboratuvarları, yüzde 98 saf adrenochrome'u 25 mg olarak 129 dolara sunmaktadır. Bu satışlar, maddenin laboratuvar ortamında sentezlenebildiğini ve yasal olarak ticaretinin yapıldığını göstermektedir.

Dünyaca ünlü şarkıcı tek başına konser verdi! Dünyaca ünlü şarkıcı tek başına konser verdi!

Adrenochrome komplo teorileriyle ilgili sosyal medyada dolaşan görseller de genellikle yanıltıcıdır. Örneğin, sanatçı Gottfried Helnwein'ın "Epiphany III" adlı tablosu, komplo teorisyenleri tarafından fotoşopla değiştirilerek gerçek bir olaymış gibi sunulmuştur. 

Editör: Hatice Köylü