Türkiye'de "Çoklu Kriz" Dönemini Nasıl Atlatırız? İşte Fırsatlar…

Türkiye, ekonomik durgunluk, yüksek enflasyon ve işsizlik gibi sorunların bir arada yaşandığı "çoklu kriz" dönemini yaşıyor. Bu zorlu süreçte, işletmelerin krizden en az zararla çıkmak ve uzun vadeli başarı sağlamak için belirli stratejilere odaklanması gerekiyor.

Abone Ol

En büyük fırsat dijital dönüşümden geçiyor. Dijitalleşme, işletmeler için hayati önem taşıyor da diyebiliriz. Online satış, online pazarlama ve bunlara bağlı olarak müşteri ilişkilerini güçlendirerek maliyetleri düşürebilir ve yeni müşterilere ulaşabildiği gibi dijital kanalların aktif olarak kullanılması, işletmelerin rekabet gücünü de artıracaktır.

E-ticareti şimdiye kadar kullanmayan tüm üreticiler D2C yani üreticiden tüketiciye aracısız ürünlerini satma yolunu öğrenmeliler. KOBİ'ler için e-ticaret kanallarına yatırım yapmak ve varlıklarını bu platformlarda güçlendirmek kriz döneminde önemli bir strateji. E-ticaret, pandemi sürecinde daha da önem kazanan bir sektör haline gelmişti. Bu dönemde başlayanlar oldukça büyük yol alırken, fırsatları değerlendiren küçük işletmeler çok büyük cirolara ulaştılar. Halen geç değil. Bir an önce e-ticaret için uzman kişi ve kurumlarla kobilerin bir araya gelmesi kriz dönemlerinde fırsat yaratacaktır.

İhracat ve hatta mümkünse e-ihracat konusunda fırsatları değerlendirmek, çoklu krizin en önemli fırsatlarından bir diğeri. Türk Lirasındaki değer kaybı, ihracatçılar için akıl almaz avantajlar sunmaktadır. İşletmeler ve üreticiler, yurtdışı pazarlara açılarak ürünlerini daha geniş kitlelere sunabilir ve döviz geliri elde edebilirler.

Yenilikçilik başlığında vizyon kazanmak, araştırmak, fuarlarda zaman geçirmek diyebiliriz. Kriz ortamları, yenilikçi fikirlerin gelişimine imkan tanıyan ortamları beraberinde getirir. İşletmeler, mevcut sorunlara yönelik yaratıcı çözümler geliştirerek rekabet avantajı elde edebilirler. Yenilikçi düşünce ve işletme davranışları, krizden güçlenerek çıkmak için önemli bir araçtır aynı zamanda.

Sosyal Medya konusunda yazıp çizen ve kendisini uzman olarak tanıtan çok fazla kişi ve kurum var. Referanslarına bakarak şirketlerin sosyal medya hesaplarını ehliyet sahibi kişi ve kurumlara teslim edebilecekleri gibi, kendi bünyelerinde çalışacak ekipler kurması da çoklu kriz döneminde dijital varlıkların sergilenmesi adına önemli bir konu başlığıdır. Aynı zamanda sosyal medya, müşteri ilişkilerini geliştirmek ve marka bilinirliğini artırmak için de güçlü bir araçtır. İşletmeler, hedef kitleleri ile etkili iletişim kurmalı ve geri bildirimleri dikkate almalıdır.

Eğitim konusuna ayrı bir başlık açmak gerekir. Kriz dönemleri ve özellikle şu günlerde yaşadığımız çoklu kriz dönemlerinde, bireysel ve kurumsal gelişim için eğitim konusunda adımlar atmak ciddi fırsatları da beraberinde getirir. İşletmeler, çalışanlarını eğitmek ve becerilerini geliştirmek için mutlaka insana yatırım yapmalıdır. Yetenekli ve donanımlı bir işgücü, kriz sonrası rekabet avantajı sağladığı gibi, uzun vadede markaya, ürüne, işletmeye çok büyük değerler katacaktır. Şirketler dışarıdan eğitim alabilecekleri gibi, kendi şirket kültürlerini oluşturacak iç hizmet eğitimlerini çalışanlarına verdiklerinde sonuç başarı getirecektir. Şirketler eğitimle birlikte Profesyonel Dijital Varlık oluşturmak için şirket kültürü ile birlikte manifestolarını da oluşturmalılar.

Kamu-Özel İşbirliği başlığında şirketler çoklu krizi hükümetin sağladığı bir takım avantajlarla aşabilirler. Kamu ve özel sektörün işbirliği, krizin etkilerini hafifletmek için önemlidir. Hükümetten sağlanan teşviklerden ve desteklerden yararlanarak ortak çözümler geliştirilmelidir. Alınacak her destek kısa ve uzun vadede krizin etkilerini hafifleteceği gibi, tamamen ortadan kalkmasını da sağlayabilir. Bu nedenle ticaretini doğru yapan her işletme devletin desteklerinden faydalanabilir.

Sürdürülebilirlik çoklu krizin, kriz sonrası edinimlerin hayata geçirilmesi ile bir alışkanlık kazancı olarak görünmesini sağlayabileceğimiz bir dönem aslına bakarsanız.

Yeşil ekonomiye ve sürdürülebilirliğe çoklu kriz dönemlerinde küçük adımlarla yatırım yapmak, hem çevresel hem de ekonomik açıdan uzun vadeli faydalar sağlayacaktır. İşletmeler, sürdürülebilirlik odaklı uygulamalarla çok büyük rekabet avantajı elde edebilecekleri gibi,bu stratejileri benimseyen ve değişime uyum sağlayabilen işletmeler, krizden güçlenerek çıkabilecek ve gelecekte daha başarılı olabileceklerdir.

Unutmamalıyız ki her kriz, yeni fırsatları da beraberinde getirir. Türkiye'nin girişimci ruhu ve genç, eğitimli, dinamik iş dünyasıyla, “çoklu kriz” dediğimiz bu zorlu dönemden başarılı çıkma potansiyeli yüksektir.