Pyotr Andreyevich Tolstoy, Rus yazar Lev Tolstoy’un diplomat dedesi olarak tanınıyor. 1645-1729 yılları arasında yaşamış olan Tolstoy, zekası ve kurnazlığıyla bilinen, Rus sarayıyla yakın ilişkiler içinde olan soylu bir aileye mensuptu. Genç yaşta parlak bir subay olarak öne çıkan Tolstoy, hanedan içi çekişmelere karışarak yanlış tarafta yer almış ve Büyük Petro tarafından uzak bir bölgeye sürgün edilmiştir. Sürgün hayatı, Petro'nun 1695-1696 yıllarında Azak Kalesi’ne düzenlediği saldırılara kadar sürmüştür. Tolstoy, bu savaşlar sırasında Petro'nun dikkatini çekmeyi başarmış ve onun yanında kalabilmiştir.

Büyük Petro, Azak Kalesi’ni ele geçirip Karadeniz'deki hakimiyetini pekiştirmek için Taganrog’da büyük bir deniz üssü kurma projesine girişti. Bu proje kapsamında Tolstoy, elli kişilik bir heyetle birlikte denizcilik eğitimi almak üzere İtalya’ya gönderildi. İtalya’da iki yıl geçiren Tolstoy, hem denizcilik eğitimi aldı hem de İtalyan kültürünü öğrenip İtalyanca öğrendi. 1699’da Rusya'ya döndüğünde, gözlemlerini ve öğrendiklerini Petro’ya sundu. Aynı yıl Petro, Taganrog’dan Azak Denizi’ne bir filo indirdi. Bu hareket, Rusya’nın Karlofça Antlaşması müzakereleri sırasında önemli bir adım oldu.

Büyük Petro, Osmanlı İmparatorluğu'nun kutsal ittifak savaşlarında ve Karlofça Antlaşması dönemindeki zayıflıklarını fırsata çevirmek istedi. Azak’a hücum ve Azak Denizi’ne filo indirilmesi, bu stratejinin bir parçasıydı. Karlofça Antlaşması’ndan bir yıl sonra Petro, Osmanlılarla İstanbul’da bir anlaşma imzalayarak Azak’taki hakimiyetini resmileştirdi ve İstanbul’da daimi bir elçi bulundurma hakkı kazandı. Bu göreve atanan ilk kişi Tolstoy oldu. Tolstoy’un ana görevi, Petro'nun Büyük Kuzey Savaşı’yla meşgul olduğu dönemde Osmanlıları savaşın dışında tutarak Rusya’nın Karadeniz'deki kazanımlarını korumaktı.

Tolstoy, 1702’de Osmanlı topraklarına adım attığında, Osmanlı yönetiminin ciddi bir istikrarsızlık ve kaos içinde olduğunu gördü. Sadrazamların sık sık değiştiği bu dönemde, Tolstoy’un durumu da değişkenlik gösterdi. Daltaban Mustafa Paşa döneminde neredeyse sürgün edilecek olan Tolstoy, Rami Mehmed Paşa döneminde ise yakın ilişkiler kurdu. Tolstoy, Edirne Vakası ve Osmanlı İmparatorluğu'nun toplumsal düzeni hakkında detaylı raporlar hazırladı ve "Osmanlı Ülkesindeki Halkın Durumu" isimli kapsamlı bir çalışma sundu.

Edirne Vakası'ndan sonra Tolstoy’un hayatı daha da zorlaştı. Üçüncü Ahmet'in tahta çıkışını bildiren Rus elçisine kötü muamele edilmesi, Tolstoy’un durumunu daha da zorlaştırdı. Osmanlı yetkilileri Tolstoy’u sıkı bir şekilde denetlemeye başladı ve ona ev hapsi uygulandı. Bu kriz bir süre sonra çözüldü ancak Tolstoy, mali sıkıntılar yaşadı ve bu sorunları aşmak için kürklerini sattı.

Tolstoy, tüm bu zorluklara rağmen Petro’nun isteklerini büyük ölçüde yerine getirmeyi başardı ve Rusya'nın Osmanlı ile ilişkilerini uzun süre dengede tutabildi. Ayrıca, kurduğu istihbarat ağı sayesinde Osmanlı sarayından önemli bilgiler topladı ve Petro’ya iletti. Balkanlarda da çarın propagandasını yürüttü. Ancak Poltava Savaşı sırasında İsveç Kralı Demirbaş Karl’ın Osmanlı topraklarına sığındığı dönemde Tolstoy’un durumu gerildi. Osmanlı hükümeti, Karl’ın teslim edilmesini veya sınır dışı edilmesini reddetti ve Tolstoy’a rüşvet aldığı iddialarıyla ilgili dedikodular yayıldı. Bu, Osmanlı hükümetinin daha agresif bir politika izlemeye başlamasına yol açtı ve 1710 sonunda Rusya’ya savaş ilan edildi.

Oğuz Aksaç: Anadolu’nun melodilerini dünyaya taşıyan efsane ses! Oğuz Aksaç: Anadolu’nun melodilerini dünyaya taşıyan efsane ses!

Prut Savaşı'nın başlamasıyla birlikte Tolstoy yakalandı, yaşlı bir ata bindirilip İstanbul sokaklarında aşağılandı ve Yedikule Zindanları’na hapsedildi. 1713’te Edirne Antlaşması imzalanana kadar hapiste kaldı. Hapisten çıktıktan sonra hemen ülkesine döndü.

Tolstoy, ülkesine döndükten sonra Büyük Petro'nun iktidarının önde gelen adamlarından biri olarak görev yapmaya devam etti. Petro’nun ölümünden sonra nüfuzu azaldı ve ikinci Petro döneminde Beyaz Deniz’deki bir adaya sürüldü. 1729’da 84 yaşında burada yaşamını yitirdi.

Muhabir: Mehrican Candemir