Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütçe görüşmeleri devam ederken, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum ile CHP Milletvekili İlhami Özcan Aygün arasında 'pis su' tartışması alevlendi. Aygün, protesto amaçlı Ergene Nehri’nden getirdiği kirli suyu Kurum’un masasına bırakınca, Bakan Kurum şişeyi fırlatarak tepki gösterdi. O anlar, mecliste gerginliğe neden oldu.
Bütçe görüşmeleri sırasında, CHP’li İlhami Özcan Aygün, Çevre Bakanı Murat Kurum’a yönelik sert bir eleştiride bulundu. Aygün, Bakan Kurum’un önceki günlerde İzmir Körfezi’nden getirdiği temiz suyu hatırlatarak, “Plan Bütçe Komisyonunda ortalığı boş bulmuşsunuz, İzmir Körfezi’nden su getirmişsiniz. Ben de size Ergene’den getirdim. 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Ergene’yi temizlemek bebek oyuncağı’ dedi. Yıl 2024 oldu. Ergene nehri işte bu” diyerek elindeki kirli su şişesini Kurum’a gösterdi.
Bakan Kurum’un tepkisi: Su şişesi fırlatıldı
Aygün, konuşmasının sonunda kirli su dolu şişeyi Bakan Kurum’un masasına bırakınca, gergin anlar yaşandı. Bakan Kurum ayağa kalkarak, şişeyi elinin tersiyle masadan fırlattı.
Meclisteki gerilim, milletvekillerinin müdahalesiyle daha da arttı.
Bunun üzerine Bakan sıralarının önünde tartışma yaşandı. AK Parti milletvekilleri Bakanların bulunduğu sıraların önüne geldi.
AK Parti milletvekilleri müdahale etti, oturuma ara verildi
Tartışma büyüyünce AK Parti milletvekilleri, Bakan Kurum’un bulunduğu sıralara geldi. Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, olayın ardından oturuma ara verdi.
Önder, kürsüdeki tartışma hakkında açıklama yaparak, bakanların masalarına ya da milletvekillerinin sıralarına rızaları olmadan herhangi bir nesne bırakılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı:
“Kürsüde hitabeti ve anlatılan meseleyi kuvvetlendirecek her türlü görsel, afiş gibi şeyler ve belli nesneler kullanılabilir. Makul ve ritüeller arasında bir meşrudur. Fakat onun dışında bakanların bulunduğu yere ya da herhangi bir milletvekilinin olduğu sıralara kendi rızası olmadan, kendi daveti olmadan herhangi bir şeyi bırakmaya çalışmak bizim kabul edeceğimiz şeyler değil. Bu tür öfkenin sahibi de maruz kalanı da daha sonra derin bir mahcubiyet duyuyor. Bu mahcubiyet et için üzerinden aylar geçmesi gerekmiyor. Halkın da bunu tasvip ettiğini söyleyemeyiz. Bizden burada beklenen etkili iletişim kanallarını açık tutmak, en etkili bir şekilde bize emanet edilen dertleri görünür kılmak ve buna da tahammül edilmesi.”