Haber Ekspres Gazetesi'nden Turgay Kılıç'ın haberine göre, TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Doğan Yaşar, İzmir'in barajlarının su seviyesinin son 6 yılının altına düştüğünü yetkililere mektupla anlattığına işaret ederek yetkililerin konuya duyarsız kaldığını anlattı.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir'de barajların seviyelerinin düşmesine ilişkin gazetemize yaptığı açıklamada, "Bizim ana barajımız Tahtalı Barajı'dır. Balçova Tahtalı’nın 60'ta biridir. Suyu hem tarım sulamalarında hem de normal sulamalarda yanlış kullanıyoruz. Yerel ve merkezi yönetimin su kullanımında hiçbir bilgileri yok. Su tek elden yönetilmeli ve tek patronu olmalıdır. Tüm kararı Devlet Şu İşleri’nin (DSİ) vermesi gerekiyor. Bizler, göller bölgesinden çöller bölgesine geldik. Bunun iklimlerle ilgisi yok. Bu tamamen yanlış tarım politikaları ve yanlış ürün desenleriyle ilişkilidir. Bu sebeple de iklime uygun bir tarım ve sulama yolu izlemiyoruz. Bu da kuraklığa yol açıyor" şeklinde konuştu.
‘Yetkililer önemsemedi’
Prof. Doğan Yaşar, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e bir mektup yazdığını anlatarak "Dönemin başkanı Tunç Soyer'e 2020 yıllarında kuraklık geliyor diye mektup yazdım. Mektubu yazdığım dönemde Tahtalı Barajı yüzde 75 doluydu. İzmir'deki herhangi bir su kaynağını veya başka bir barajı kullanmadan sadece Tahtalı Barajı ile 1 buçuk yıllık su tüketimine sahibiz' demiştim. O gün pek önemsemediler. Başkan Soyer aracılığıyla İZSU'dan bir telefon geldi ve konuyla ilgili görüşmek istediler. Konuştuk ancak bu konuda herhangi bir girişimde bulunulmadı. Bugün de en önemli su kaynağımız haline gelen Tahtalı Barajı son 6 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 20,96'ya geriledi. Barajların yeniden dolma ayları sonbahar aylarıdır. Bu aylarda yağış olmazsa baraj seviyeleri yüzde 10'lara düşebilir" ifadelerini kullandı.
Manisa'da obruklar başladı
Doğan Yaşar, "Yeraltı suları tehlikeli zamanlarda kullanılan rezerv sularıdır, keyfi olarak kullanılamaz. Ama ısrarla da yüzde 60-65'lik oranda yeraltı sularını kullandılar. Ve Manisa'nın yeraltı suları kurudu. Her gün İzmir, Manisa'nın altından yaklaşık 250 bin metreküp su çekiyorken Manisa da kendisi için aynı yerden 300 metreküp su çekiyordu. Toplamda 550 bin metreküp suyu yılda Manisa'nın altından çekiyoruz. Ve şimdi de Manisa'da obruklar başladı" dedi.
'Su varsa devlet de vardır'
TÜBA Üyesi Prof. Doğan Yaşar, "Su dediğimiz olay ülkenin bekası ve geleceğidir. Su varsa devlet de vardır, suyun bittiği gün devlet biter. Dünyadaki tüm medeniyetlerin yok oluş nedeni susuzluk, kuraklıktır. Suyumuzu dikkatli kullanmazsak sonumuz hiç de iyi olmayacak. Bunların iklimlerle ilişkisi yok. Kuraklık sıradan seviyede, bizler ciddi oranda kuraklık yaşamadık henüz. Yeraltı sularının keyfi kullanılması, kuyu açmakla felaketi de beraberinde getiriyor. Küçük Menderes'in altından yılda yaklaşık 750 milyon metreküp su yeraltından geçer. Biz ise her yıl 1 milyar 150 milyon metreküp su çekiyoruz. Her yıl 400-500 milyon metreküp fazladan su çekmiş oluyoruz. Bu sebeple de Küçük Menderes'te obruklar başladı. Bizler, bunu yaparak Türkiye'nin altını oyuyoruz’’ diye konuştu.
