Salisbury Ovası'na tepeden bakan Stonehenge, devasa taşlardan oluşan ve tarih boyunca sayısız gizemi barındırmış bir yapı. Kelt rahipleri (druidler) tarafından yapıldığı ve pagan ayinlerinde kullanıldığı iddia edilen bu taş yapı, özellikle en uzun gün olan 21 Haziran’da ruhun ölümsüzlüğüne inanılan törenler için bir araya gelinen bir yer olarak düşünülüyor.
4000 yıllık tarih ve kalıntılar
Arkeolojik araştırmalar, Stonehenge bölgesinde 4000 yıllık kemik, çanak çömlek gibi buluntulara rastladı. Bölgede bulunan taşlar arasında en uzunu 7 metre ve 44 ton ağırlığındadır. Stonehenge'in genel görünümü, dışarıdan içeriye doğru dairesel olarak dizilmiş taşlardan oluşur. Bu dizilim içinde mavi taşlar ve en merkezde at nalı biçiminde dizilen ve "trilithon" olarak bilinen taşlar yer alır.
İnşa sürecinin zorlukları
Radyokarbon yöntemine göre yaklaşık 4500 yıl önce inşa edildiği tespit edilen Stonehenge, Taş Devri'nin sonu ile Bronz Çağı'nın başlangıcına denk gelen bir dönemde yapılmıştır. Yapının kimler tarafından inşa edildiği konusunda Kelt rahipleri, Romalılar ve Britonlar gibi çeşitli gruplar öne sürülmüştür. Özellikle iç daireyi oluşturan 4 tonluk mavi taşların, yapıldığı bölgeden yaklaşık 300 km uzaklıktaki Preseli Dağları’ndan getirildiği keşfedilmiştir.
Teknolojik zorluklar ve işgücü
Taşların bu kadar uzak bir mesafeden nasıl taşındığı hâlâ büyük bir tartışma konusudur. Araştırmalar, taşların teknelerle taşındığını öne sürmektedir. Bu hipotezi test etmek için dönemin teknolojisine uygun olarak meşe ağacından tekneler yapılmış, ancak tek başına bir tekne taşları taşıyamadığı için iki tekne birleştirilmiştir. 300 kişinin sürekli çalışmasıyla 1,5 milyon iş saati kadar süren bir süreçte yapının tamamlanabileceği hesaplanmıştır.
Stonehenge'in ruhani önemi
Yapılan kazılar sırasında bulunan toplu mezarlardan elde edilen kemikler, Stonehenge'de ritüel amaçlı ayinlerin yapıldığına dair daha fazla kanıt sunmaktadır. Bu mezarlarda bulunan kişilerin, yaşadıkları yerin Stonehenge’e yaklaşık 300 km uzaklıkta olduğu belirlenmiştir. Bu, bölgenin sadece inşa sürecinde değil, aynı zamanda ruhani törenlerde de önemli bir merkez olduğuna işaret etmektedir.