EKONOMİ - FİNANS

Son 20 yılın Ekonomi Bakanları mercek altında: Sonuçlar düşünülenden farklı!

Türkiye ekonomisinin son 20 yılında üç ekonomi bakanının performansı nasıl değerlendirildi?

Abone Ol

Türkiye Cumhuriyeti'nde ekonomi yönetimi, 1983 ile 2011 yılları arasında Ekonomi ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı olarak yürütülmekteydi. 2011 yılında 61. Türkiye Hükümeti’nde kurulan Ekonomi Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın yerini almış, ancak 66. Türkiye Hükümeti’nin kurulmasıyla T.C. Ticaret Bakanlığı’na dönüşmüştür. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı ise 2018 yılında “Hazine Müsteşarlığı” ve “Maliye Bakanlığı” birleştirilerek kurulmuştur.

Kasım 2002’den bu yana AK Parti iktidarı döneminde çeşitli ekonomi bakanları görev yapmıştır. İşte tüm bakanlar ve görev süreleri:

  • Ali Babacan: 18 Kasım 2002 - 29 Ağustos 2007, 1 Mayıs 2009 – 6 Temmuz 2011
  • Mehmet Şimşek: 29 Ağustos 2007 - 1 Mayıs 2009
  • Mehmet Zafer Çağlayan: 6 Temmuz 2011 - 25 Aralık 2013
  • Nihat Zeybekci: 25 Aralık 2013 - 24 Kasım 2015, 24 Mayıs 2016 - 10 Temmuz 2018
  • Mustafa Elitaş: 24 Kasım 2015 - 24 Mayıs 2016
  • Berat Albayrak: 10 Temmuz 2018 - 9 Kasım 2020

Ali Babacan dönemi: İstikrarlı büyüme

Ekonomi Bakanlığı, 1983 ile 2011 yılları arasında Ekonomi ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı adı altında yürütülmekteydi. 18 Kasım 2002 ile 29 Ağustos 2007 tarihleri arasında Ali Babacan bu görevi üstlendi. Mehmet Şimşek, 1 Mayıs 2009’a kadar görevde kaldıktan sonra, Babacan 1 Mayıs 2009 tarihinde tekrar göreve geldi ve 6 Temmuz 2011'e kadar görevini sürdürdü.

Ali Babacan döneminde cari denge

Türkiye’nin yıllık cari denge verileri, TCMB tarafından ödemeler dengesi başlığı altında kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Ali Babacan’ın ilk bakanlık yılı olan 2003’te Türkiye’nin cari açığı 7,5 milyar $ iken, bu rakam 2007 yılında 36,9 milyar $’a yükseldi. İkinci döneminin ilk yılı olan 2009’da ise küresel ekonomik kriz nedeniyle Türkiye’nin dış ticaret açığı 11,4 milyar $’a geriledi. Ancak takip eden yıllarda cari açık hızla arttı; 2010’da 44,6 milyar $’a, 2011’de ise 74,4 milyar $’a ulaştı.

Babacan döneminin GSYH verileri ise şu şekilde yer aldı:

2002 GSYH: 238,4 milyar $

2007 GSYH: 675,8 milyar $

2009 GSYH: 764,3 milyar $

Ali Babacan’ın ekonomi yönetiminde olduğu 2002-2007 ve 2009-2011 yılları arasında Türkiye'nin gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) önemli ölçüde artış gösterdi. 2007'de milli gelir 2,8 katına çıkarak 675,8 milyar $ seviyesine yükseldi, 2009 yılında ise GSYH 764,3 milyar $ seviyesine çıktı.

Mehmet Şimşek dönemi: Yüksek dış borçlanma ve hızlı büyüme

Mehmet Şimşek, 29 Ağustos 2007 ile 1 Mayıs 2009 tarihleri arasında Türkiye'de Ekonomi ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yaptı. Bu süre zarfında Türkiye'nin cari dengesi, küresel ekonomik krizin etkisiyle önemli dalgalanmalar yaşadı.

2007-2009 cari açık verileri

Göreve başladığında, Türkiye'nin cari açığı 2007 yılında 37.9 milyar dolar seviyesindeydi. 2008 yılında küresel ekonomik krizin etkisiyle cari açık, ciddi bir artış göstererek 41.9 milyar dolara ulaştı. 2009 yılına gelindiğinde ise kriz etkisiyle dış ticaret açığı daraldı ve cari açık 11.4 milyar dolara geriledi. Bu düşüş, küresel kriz nedeniyle Türkiye'nin dış ticaret hacmindeki daralmadan kaynaklandı​.

Dönemin GSYH verileri ise şu şekilde:

2008 GSYH: 764,3 milyar $

2009 GSYH: 644,6 milyar $

Mehmet Şimşek, görev yaptığı dönemde yüksek dış borçlanma ile ekonomik büyümeyi hızlandırma stratejisi benimsedi. Küresel finans krizinin etkilerini bertaraf etmek için büyük altyapı projeleri ve kamu yatırımları gerçekleştirdi.

Dış Borçlanma: 274 milyar dolardan 403 milyar dolara çıkarak %47 artış gösterdi.

Büyüme: Ortalama yıllık %8.2 büyüme sağlandı.

Faiz Ödemeleri: Bütçenin %15'i faiz ödemelerine gitti.

Enflasyon: Yıllık ortalama %10 olarak gerçekleşti.

İhracat ve İthalat: İhracat %65 artarak 102 milyar dolardan 168 milyar dolara, ithalat ise %58 artarak 141 milyar dolardan 223 milyar dolara çıktı.

Naci Ağbal dönemi: Temkinli ve dengeli büyüme

Naci Ağbal, görev yaptığı dönemde temkinli ve dengeli bir büyüme stratejisi izledi. Ekonomik büyüme ve mali disiplin arasında denge sağlamaya çalıştı.

Naci Ağbal, 2020'nin Kasım ayında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığına atandı ve 2021'in Mart ayına kadar görevde kaldı. Bu dönemde, Türkiye'nin cari dengesi önemli değişiklikler yaşadı.

Cari açık ve ekonomik veriler

Naci Ağbal'ın TCMB başkanlığı süresince cari denge verileri, küresel ekonomik gelişmeler ve yerel politikaların etkisiyle dalgalandı. 2021 yılına gelindiğinde, Türkiye'nin cari açığı belirgin bir şekilde artış gösterdi. 2021 yılının ilk çeyreğinde Türkiye, cari açığın zirve yaptığı dönemlerden birini yaşadı. Özellikle Ocak ve Şubat aylarında cari açık sırasıyla 2,52 milyar dolar ve 3,27 milyar dolar seviyelerine ulaştı. Bu, Temmuz 2023'ten bu yana görülen en yüksek açık rakamları arasındaydı​.

Dış Borçlanma: 403 milyar dolardan 448 milyar dolara çıkarak %11 artış gösterdi.

Büyüme: Ortalama yıllık %5.8 büyüme sağlandı.

Faiz Ödemeleri: Bütçenin %9'u faiz ödemelerine gitti.

Enflasyon: Yıllık ortalama %13 olarak gerçekleşti.

İhracat ve İthalat: İhracat %17 artarak 143 milyar dolardan 168 milyar dolara, ithalat ise %8 artarak 207 milyar dolardan 223 milyar dolara çıktı.

Berat Albayrak dönemi: Krize rağmen mücadele

20 yıllık dönende eleştiri oklarına en fazla mağdur kalan ve üstelik görev süresinde Dünya’yı ekonomik olarak durma noktasında getiren  Covid 19 Pandemisi ile mücadele eden  Zorlu Koşullara rağmen objektif okuma ile veriler  Berat Albayrak Döneminin Türkiye ekonomisi için en iyi dönemlerden biri olmuştur.

Berat Albayrak’ın ekonomi yönetimi, bazı çevrelerce eleştirilmiş olsa da, zorlu koşullara rağmen sağlanan ekonomik istikrar ve büyüme göz ardı edilemez. Özellikle pandemi sürecinde gösterilen performans.

Enflasyon: Görev süresi boyunca yıllık enflasyon oranı ortalama %17 olarak gerçekleşmiştir. Bu, yüksek enflasyon olarak değerlendirilebilir ancak küresel ekonomik krizler ve pandemi dikkate alındığında, birçok ülke benzer ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmıştır.

Faiz Politikaları: Albayrak’ın düşük faiz politikaları, ekonomik büyümeyi desteklemiş ancak bazı çevrelerce eleştirilmiştir. Faizlerin düşük tutulması, yatırımları ve tüketimi canlandırmıştır.

Dış Borçlanma: 448 milyar dolardan 430 milyar dolara düşerek %4 azalma göstermiştir.

Büyüme: Pandemi koşullarına rağmen %1.2 büyüme sağlanmıştır.

Faiz Ödemeleri: Bütçenin %11'i faiz ödemelerine gitmiştir.

Enflasyon: Yıllık ortalama %17 olarak gerçekleşmiştir.

İhracat ve İthalat: hracat %0.6 artarak 168 milyar dolardan 169 milyar dolara yükselmiş; ithalat ise %1.8 azalarak 223 milyar dolardan 219 milyar dolara düşmüştür.

Berat Albayrak’ın dönemi, pandemi gibi küresel krizlerin etkilerine rağmen ekonomik istikrarın sağlanması ve büyümenin sürdürülmesi açısından önemli bir başarı olarak değerlendirilebilir. Dış borçların azaltılması, ekonomik bağımsızlığı artırıcı bir adım olarak öne çıkmıştır. Ayrıca, iç borçlanma stratejisiyle kamu harcamalarının artırılması, ekonomik faaliyetlerin devamını sağlamıştır. Dış borçları azaltma stratejisi, ekonomik bağımsızlık ve sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşımaktadır. Dış borçların 18 milyar dolar azaltılması, Türkiye’nin döviz ihtiyacını ve döviz kuru üzerindeki baskıyı hafifletmiştir.

İç borçlanmanın artırılması, pandemi döneminde ekonomik faaliyetlerin devamını sağlamak için kritik bir öneme sahip olmuştur. Kamu harcamalarının artırılması, iç talebi canlandırmış ve ekonomik durgunluğun etkilerini hafifletmiştir.

Pandemi döneminde %1.2 büyüme sağlanması, küresel ekonomik durgunluk ve belirsizlikler göz önünde bulundurulduğunda önemli bir başarıdır. Bu dönem ekonomik stratejileri, Türkiye’nin pandemi koşullarında bile büyüme sağlayabilmesini mümkün kılmıştır.

Berat Albayrak’ın dönemi, Türkiye’nin ekonomik tarihinde zorlu koşullara rağmen sergilenen başarılı performansın önemli bir örneğidir. Dış borçların azaltılması, iç borçlanma ile ekonomik faaliyetlerin desteklenmesi ve pandemi döneminde bile büyümenin sağlanması, Albayrak’ın ekonomik stratejilerinin başarısını göstermektedir. Türkiye, bu başarıyı sürdürülebilir büyüme ve yenilikçi politikalarla geleceğe taşıyacak güçlü bir temel oluşturmuştur.

Berat Albayrak’ın ekonomi yönetimi, bazı çevrelerce eleştirilmiş olsa da, pandemi gibi zorlu koşullara rağmen sağlanan ekonomik istikrar ve büyüme göz ardı edilemez.

Dünya pandemi sürecini nasıl atlattı? İşte veriler ve örnekler

COVID-19 pandemisi, küresel ekonomi üzerinde derin etkiler bırakmış ve birçok ülkenin büyüme oranlarında ciddi düşüşlere neden olmuştur. Aşağıda, pandemi döneminde (2020) dünya genelinde bazı ülkelerin büyüme verileri ile Türkiye'nin büyüme verileri karşılaştırmalı olarak sunulmaktadır.|

Türkiye, 2020 yılında COVID-19 pandemisinin tüm dünyada yarattığı ekonomik durgunluğa rağmen %1.8 büyüme kaydetmiştir. Bu performans, Türkiye'nin pandemi döneminde bile büyüme sağlayabilen nadir ülkelerden biri olduğunu göstermektedir. Diğer büyük ekonomilerle karşılaştırıldığında, Türkiye'nin bu dönemde gösterdiği ekonomik dayanıklılık dikkat çekicidir.

Pandemi döneminde birçok ülke, uygulanan kısıtlamalar, ticaretin durması ve azalan tüketici harcamaları nedeniyle ekonomik daralma yaşamıştır.

Örneğin:

ABD %3.5 küçülme yaşamıştır. Bu, ABD ekonomisi için İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük daralma olarak kaydedilmiştir.

Almanya %4.6 küçülmüştür. Almanya, Avrupa'nın en büyük ekonomisi olmasına rağmen, pandemi sürecinde ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmıştır.

Fransa %8.0 küçülme yaşamıştır. Fransa, katı kısıtlamalar ve ekonomik durgunluk nedeniyle ağır bir daralma yaşamıştır.

Birleşik Krallık %9.8 küçülmüştür. Bu, Birleşik Krallık ekonomisi için tarihi bir daralmadır.

İtalya %8.9 küçülme yaşamıştır. İtalya, pandemiden en çok etkilenen Avrupa ülkelerinden biri olmuştur.

İspanya %11.0 küçülme yaşamıştır. İspanya, turizme bağımlılığı nedeniyle ağır bir ekonomik daralma yaşamıştır.

"Pandemi döneminde pozitif büyüme kaydeden sadece Türkiye ve Çin olmuştur"

Çin  %2.3 büyüme sağlamıştır. Çin, pandeminin başlangıç noktası olmasına rağmen hızlı ve etkili önlemlerle ekonomisini toparlamayı başarmıştır.

Türkiye %1.8 büyüme kaydetmiştir. Türkiye'nin büyüme oranı, pandemi koşullarına rağmen pozitif kalmış ve ekonomik dayanıklılığını göstermiştir.

COVID-19 pandemisi, dünya genelinde ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkilemiş ve birçok ülkenin ekonomisi ciddi daralmalar yaşamıştır. Türkiye ise, pandemi döneminde pozitif büyüme kaydederek dikkat çekici bir performans sergilemiştir. Bu, Türkiye'nin ekonomik dayanıklılığını ve kriz dönemlerinde hızlı toparlanma yeteneğini ortaya koymaktadır. Türkiye'nin bu performansı, gelecekteki ekonomik stratejiler ve politikalar için önemli bir referans noktasıdır.