"Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır." Mustafa Kemal Atatürk
Toplumun geleceğini şekillendiren ve nesiller boyu sürecek mirasa imza atan sevgili öğretmenlerimiz... Aile evimizden kimi zaman çekinerek, kimi zaman korkuyla, kimi zaman ise içimizde tarifsiz bir sevinçle gittik öğretmenlerimize. Sadece okuma yazmayı değil, insan olmaya dair ne varsa öğretmenlerimizden öğrendik. Çoğumuzun kahramanı oldu onlar. Çoğumuzun ise sığındığı liman... Şüphesiz tüm eğitim hayatımız boyunca bizlere unutulmaz anılar bıraktılar.
Sevgimiz, saygımız ve minnettarlığımız yaşamımızın ilerleyen süreçlerinde de arttı onlara karşı, "Öğretmenler Günü" nü kutlamayı beklemiyorduk öğretmenlerimize olan bağımızı göstermek için. Bizler daha mini mini birken, saçlarımızı şefkatle okşayan, neyin doğru neyin yalnış olduğunu anlatan öğretmenlerimizi nerede görürsek görelim, saygıyla ellerini öptük.
Ceyhun Atuf Kansu'nun, "Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum/okulun duvarı çöktü altında kaldım/Ama ben dünya üstündeyim, toprakta/ Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta /Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım/Yurdumun çiçeklenmesi için daima, yaşadım/Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir. /Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya/Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya." dizelerini çoğu zaman gözyaşlarıyla okuduk. Çünkü biliyorduk, öğretmen demek bizim için aile demekti. Ailesi olmayanların ailesiydi öğretmenlerimiz...
Okuyacak maddi gücü olmayan öğrencilerin eğitim masrafını karşılayan, servis parası veremeyen miniklerin ücretini ödeyen, ayağında giyerek çarığı olmayana çarık alandı öğretmenlerimiz. Ne desem, nasıl anlatsam az kalır bu sessiz kahramanlarımızın yaptıklarını anlatmaya... Ancak, son yıllarda artan şiddet olayları, bu kahramanları hedef alarak yapılanlar toplumsal huzuru derinden sarstı. Öldürülen öğretmenler, sadece bireysel kayıplar değil, aynı zamanda toplumsal belleğimizin, eğitim sistemimizin ve geleceğimizin de yitirilmesine yol açtı. Bir öğretmenin kaybı, yüzlerce öğrencinin de yitirilmesidir.
Ne oldu, nasıl oldu da biz bu hale geldik? Bizlerin hayatına dokunan, bizi geleceğe hazırlayan öğretmenlerimize nasıl şiddet uyguladık? Hatırlıyorum da 15-20 yıl önce nerede bir öğretmen görürsek görelim, ceketimizi ilikler saygımızı belirtirdik. Hep söylerdik, "kutsal meslek" diye...
Öğretmenlerimiz için daha güvenli bir dünya inşa etmek zorundayız. Onların anısına saygı göstermek ve bıraktıkları mirası yaşatmak için, şiddetin her türlüsüne karşı durmalı ve eğitimcilerimize hak ettikleri değeri vermeliyiz. Unutmayalım ki, öğretmenlerimizi korumak, geleceğimizi korumaktır.