Şehzade Mustafa, 1553 yılında, Kanuni Sultan Süleyman tarafından boğdurulmuştu. Bu olay, Osmanlı Devleti’nin en güçlü dönemlerinden birinde gerçekleşti. Kanuni, Akdeniz, Orta Doğu ve Balkanlar'daki mutlak hâkimiyeti ile tanınırken, saltanatının son yıllarında taht kavgaları baş göstermeye başladı. Mustafa’nın ölümü, hem halk hem de asker arasında büyük üzüntü yarattı; zira geleceğin güçlü padişahı olarak büyük beklentiler vardı.
Şehzade Mustafa'nın hayatı ve eğitim süreci
1515 yılında Manisa’da doğan Şehzade Mustafa, dönemin bilginlerinden aldığı iyi bir eğitimle yetiştirildi. Alçakgönüllü ve cömert yapısı sayesinde halk ve asker tarafından sevilen Mustafa, 1533 yılında Manisa’ya sancakbeyi olarak atanmıştı. Ancak, Hürrem Sultan’ın üç oğlunun varlığı, taht için mücadeleye dair endişeleri artırıyordu. Mustafa'nın Manisa'ya atanması, Hürrem’in oğulları için bir tehdit olarak algılanıyordu.
Kanuni'nin zor dönemleri ve siyasi entrikalar
Osmanlı, dünya ticaret yollarındaki değişiklikler nedeniyle ekonomik sıkıntılarla boğuşuyordu. Bu durum, asker ve köylü üzerindeki yükü artırarak huzursuzluğa yol açtı. Hürrem Sultan, oğullarının tahta geçmesi için Mustafa’nın saf dışı edilmesini istiyordu. Hürrem’in etkisi ve saraydaki entrikalar, Mustafa’nın aleyhine bir atmosfer oluşturdu.
Şehzade Mustafa'nın ölümü ve sonrası
1553 yılında, İran seferine çıkan Kanuni, Mustafa’yı İstanbul’a çağırarak ona tuzak kurdu. Mustafa, padişahın otağına silahsız girmeye zorlandı ve yedi cellât tarafından boğduruldu. Bu olay, halk arasında büyük bir üzüntü ve isyan yarattı. Şehzade Mustafa'nın ölüm haberi sonrası "Düzmece Mustafa" isyanı yaşandı; biri, Mustafa'nın yaşadığına dair halkı kandırarak isyan başlattı, ancak yakalanıp idam edildi.
Tarihin dönüm noktası
Şehzade Mustafa’nın ölümü, Osmanlı tarihinin en trajik olaylarından biri olarak anılıyor. Kanuni, iki oğlunu kaybederek 1566 yılına kadar tahtta kaldı ve Hürrem’in oğlu II. Selim tahta geçti. Bu acı olay, tarihsel olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceği üzerinde önemli etkiler bıraktı ve "padişahlar arasında akrabalık olmaz" gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.