Yaşar Üniversitesi Yapay Zeka Mühendisliği Kurucu Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cüneyt Güzeliş, yapay zekânın hayatımızdaki etkilerini ve gelecekteki potansiyel gelişmelerini değerlendirdi. Prof. Dr. Güzeliş, teknolojinin bu hızlı ilerleyişinin toplumsal ve ekonomik boyutlarına dair önemli noktalara dikkat çekti.
Yapay Zekâ ve Tehditler
Prof. Dr. Güzeliş, yapay zekânın kullanımının iki büyük tehdidi olduğunu belirtti: savaş ve kimlik bilgileri. Yapay zekânın savaş teknolojilerinde ve silah sanayisinde kullanılmasının büyük riskler taşıdığına işaret eden Güzeliş, bu tür uygulamaların kontrolden çıkma risklerinin yüksek olduğunu ifade etti. Ayrıca, yapay zekânın kişisel ve toplu bilgi güvenliğine yönelik oluşturabileceği tehditlere de dikkat çekti.
Teknolojik Rekabet ve Gelişim
Yapay zekânın önündeki en büyük engellerden birinin teknolojik rekabet olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Güzeliş, sanayi şirketlerinin yapay zekâ gelişimini destekleyerek bu rekabeti aşabileceklerini söyledi. “Sanayi kuruluşları, yapay zekâ dönüşümünü sağlamak için akademisyenlerin bilgisine başvurmalı ve bu süreçleri hızlandırmalıdır,” dedi.
Yapay Zekânın Meslekler Üzerindeki Etkisi
Yapay zekânın, özellikle rutin ve düşük zekâ gerektiren işlerde kafa gücünün azalmasına yol açtığını belirten Güzeliş, bu durumun bazı mesleklerin ortadan kalkmasına neden olabileceğini söyledi. Ancak, yüksek zekâ gerektiren işlerin yapay zekâ ile daha fazla etkileşimde bulunacağını ve her meslek dalının yapay zekâ ile iç içe olmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
1980 Öncesi Yapay Zekâ ve Türkiye'nin Rekabet Gücü
1980 öncesi yapay zekâ çalışmalarıyla günümüzdeki yapay zekâ arasındaki farkları anlatan Prof. Dr. Güzeliş, Türkiye’nin bu alandaki akademik birikiminin uluslararası rekabette önemli bir güç sağladığını ifade etti. "Türkiye, yapay zekâ alanında rekabet gücüne sahip bir ülke olarak, bu alandaki akademik ve uygulamalı birikimini değerlendirmelidir" dedi.
Gelecek Vizyonu ve Türkiye'nin Rolü
Prof. Dr. Güzeliş, Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıl içinde yapay zekâ dönüşümünü gerçekleştirerek önemli bir mesafe kat edeceğini öngördü. TÜBİTAK gibi devlet kurumlarının destekleriyle, sanayi kuruluşlarının yapay zekâ süreçlerine hızlı bir şekilde uyum sağlaması gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Güzeliş’in değerlendirmeleri, yapay zekânın toplum ve ekonomi üzerindeki derin etkilerini ve bu teknolojinin gelecekte nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Yapay zekânın getirdiği fırsatlar ve tehditler, ülkemizin bu alandaki stratejik yaklaşımını belirleyecek.
