CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, İstanbul'da gerçekleşen görüşmenin ardından yaptığı açıklamada "birlikte mücadele" vurgusu yaptı. Özel, kurultaya ilişkin Lütfü Savaş'ın iptal başvurusu hakkında "Yapılan başvurunun hukuki bir zemini yok. Lütfü Savaş bu kirli oyunun kullandığı piyondur" dedi.
Özel ve beraberindeki heyet, TİP'in İstanbul İl Örgütü'ne ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin ardından Özel ve Baş ortak bir açıklama yaptı.
"Yunanistan nüfusu kadar işsizin yaşadığı bir ülke"
Baş, "Çok ağır bir süreçten geçiyoruz. Türkiye şu an itibarıyla Yunanistan nüfusu kadar işsizin yaşadığı bir ülke haline geldi. Toplumun tüm kesimlerinin yargı sopasıyla dövüle dövüle mahkum edilmediği bir ülke. İktidar bir oyun planlıyor. Dün en son örneğini gördük. Bizi, mücadele edenleri satın alabilecek para yoktur. Kim iktidara karşı mücadele ediyorsa onun yanındayız. Hep birlikte kurtulacağız" ifadelerini kullandı.
Baş'ın ardından Özel'de görüşmeye ve gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Özel'in açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye’nin içinde bulunduğu, hem vatandaşın yakıcı sorunlarını ve bunların çaresinin bir sandık olduğunu, erken seçim olduğunu ve bu iktidarın bir an önce değiştirilmesi, emekten yana ve demokrasiden eşitlikten yana bir iktidarın ülkeyi yönetmesi ile mümkün olduğuna ilişkin görüş alışverişinde bulunduk. Gruptaki arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre Sayın Ekrem İmamoğlu aday olmak için gerekecek imza sayısının üç katına yakınını zaten ilk günün sonunda veya 24 saat içinde tamamlamıştı. Salı günü ilk imza atıldıktan 24 saat sonra gerekli imza sayısına dakikalar içerisinde ulaşıp bir gün içinde de üç katına ulaşmıştı. Şu anki son rakamı bilmiyorum, arkadaşlar Ankara’dan açıklarlar. Yarın akşamüstü saat 17.00’ye kadar imza sayısı 20’yi geçen aday adaylarını Genel Merkezimize bildireceğiz ve o aday adayları kendi başvurularını diğer evrakları ile birlikte tamamlayacaklar. Süreç, Cumhuriyet Halk Partisi’nde hem Meclis ayağı tabii orası milletvekillerinin imza attıkları bir süreç. İlk kez yaşanıyor olmasından dolayı ilgi çekici ve heyecan verici"
"Lütfü Savaş, sadece bu kirli oyunun kullandığı bir piyondur"
"Yapılan başvurunun hukuki bir zemini yok. Yapılan başvuru, siyaseten yıpratma başvurusudur. Yapılan başvuru, bugünkü iktidarın Cumhuriyet Halk Partisi’nin birinci parti olmasından ve Türkiye’de bu iktidara itiraz edenlerin çok büyük bir çoğunlukla bu iktidarı savunan Cumhur İttifakı’nın çok ilerisinde olmasından duyulan rahatsızlık ve panikle Cumhuriyet Halk Partisi’ni karıştırmaya, tartıştırmaya, bu tartışmadan medet ummaya çalışanların yaptığı bir planlamadır. Orada da Lütfü Savaş, sadece bu kirli oyunun kullandığı bir piyondur.
TÜSİAD çıkışı: Türkiye'ye gözdağıdır
Mehmet Şimşek sunumlar yapıyor. Sunumunu tek slayta indirsin. ‘Türkiye yatırım yapmak için böyle bir ülke’ desin. TÜSİAD Başkanı’nın iki polisin kolundaki fotoğrafını, Türkiye’deki yatırım ortamı bu kadar müsait diye gösterebilir. Herhalde Mehmet Şimşek’in en son isteyeceği fotoğraf, kendisi açısından o fotoğraftır. TÜSİAD’ın yapmış olduğu geçen haftaki açıklamadan sonra durdular, beklediler. Ve Erdoğan’ın dün verdiği startla o görüntüleri yaşattılar. Sadece TÜSİAD değil, sendikalar bunu söylüyor, dernekler bunu söylüyor, vakıflar bunu söylüyor, muhalif gazeteciler bunu yazıyor, bütün siyasetçiler bunu söylüyor ve muhalefet hangi kanattan olursa olsun aynı sert muameleye tabi tutuluyor. Çünkü buradaki bütün maksat, ‘Kimse sesini çıkarmasın, sesini çıkaranın başına bu gelir.’ Ve dünkü görüntüler, TÜSİAD’ın muhatap olduğu muamele, bütün Türkiye’ye gözdağıdır. Muhalefet zaten bu gözdağına çoktandır bedel ödüyordu. Şimdi sırayı TÜSİAD’a getirdiler. Biz özgürlükleri savunan, hukuku savunan, demokrasiyi savunan kim varsa onun yanındayız, arkasındayız ve her türlü özgürlüğü savunuyoruz.
"Tarih inenleri de direnenleri de yazacak"
Recep Tayyip Erdoğan dün grup konuşmasında bir şiir polemiğini kendisi açısından sürdürmeyi tercih ediyor. Bir parmak bir yeri işaret ettiğinde, gerçekten akıllı insanlar parmağın işaret ettiği yere bakar. Ama parmağın işaret ettiği yere bakmak yerine parmağın ucuna bakanlar, aslında akılları yerine duygularına esir olmuş ve kaybetmeye mahkum olanlardır. Ben Erdoğan’a şunu hatırlatıyorum. Bir şiir okumuştun, suç olacak bir şey de değildi. Ama bu Siirt’teydi. Sen Siirt’te bir şiir okudun, yasaklı duruma düştün. Sonra CHP ile birlikte anayasa değişikliği yapıldı, kimse ifade özgürlüğünün engellenmesinden dolayı siyasi yasaklı olmamalıdır. Partinin başındaydın ama ‘Muhtar bile olamaz’ deniliyordu. Milletvekili yolu kapalıydı. Anayasa değişti ve Siirt’te yapılan seçimlerle ilk kez milletvekili ve başbakan oldu. Vaktiyle Erdoğan’a oy verip ona siyaset yolunu açan Siirt, yüzde 60 oy ile bir belediye başkanı seçiyor sen de ona kayyum atıyorsun. Bu Siirt üçlemesi Erdoğan’ın ve AK Parti’nin demokrasi yolculuğunun özetidir. Vaktiyle ‘Demokrasi bir trendir, gerektiğinde ineriz’ dediğinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Şimdi trenden indi. İndiği istasyon, bizim CHP olarak tarihin bir kara lekesi olarak adlandırdığımız otoriterlik, despotluk ve bundan sonra Türkiye’deki hiç kimsenin mal, mülk, fikir, ifade özgürlüğünün olmadığı bir otoriter sistemdir. Onların varmak istediği istasyon burasıymış, indiler. Ama demokrasi treni yoluna devam edecek. Tarih inenleri de yazacak, direnenleri de yazacak."