Kemal Kılıçdaroğlu ile aralarının iyi olduğunu ancak aralarına nifak sokmak isteyen üçüncü şahısların bulunduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'nin gelecek seçimlerdeki olası Cumhurbaşkanı adayı konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Gazeteci Fatih Altaylı'nın YouTube kanalına konuk olan Özel, partinin geleceği, yerel seçimler ve genel siyasi durum hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Özel, "Ben yapı olarak partiyi iyi yönetebilecek, sosyal demokratları ve solcuları çok daha rahat konsolide edebilecek bir siyasetçiyim. Ancak, bizim biraz daha geniş toplum kesimlerine açılabilecek bir adaya ihtiyacımız var," dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu ile İlişkiler

Özel, CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilişkileri hakkında da konuştu. "Kemal Bey ile görüşüyoruz, aramız iyi ama nifak tohumu saçmak isteyen üçüncü şahıslar var," diyen Özel, parti içindeki birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekti.

Özgür Özel, 2023'teki seçimler için de gelecek seçimler için de Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda adları geçen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın tek istediğinin "CHP'yi iktidar yapmak" olduğunu söyledi. Özel, "Bir kez daha bir kayıp yaşatırsak, bir daha toparlanma imkanı yok. Mucize yaşadık hep birlikte" ifadesini kullandı. 

Özel, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile aralarında bir sorun olmadığını, görüştüklerini söyledi. 

Özel, Türkiye'deki sığınmacı meselesiyle ilgili olarak da, "Suriye ile arka kapı diplomasisi yürütüyoruz Önümüzdeki günlerde eğer ayarlayabilirsek, bu yaz içinde gidip Esad ile görüşmeyi düşünüyorum. Ülkelerinin dönüşe rıza göstermesi, teşvik etmesi, bizim teşvik etmemiz ve kaynak bulmamız lazım" dedi. 

Havalimanlarındaki yeni düzenleme Havalimanlarındaki yeni düzenleme

"Devlet Bey ile şakalaşarak bayramlaştık" 

(Erdoğan ile görüşmesi) "Biz siyaset yapıyoruz ve 2024 yılındayız. Savaşmak üzere değil, konuşmak üzere kurulmuş bir parlamento orası. Mücadele ve müzakere birlikte yürürse, bunun adı siyasettir. Ben beklerdim ki Erdoğan seçimden sonra beni tebrik etsin, arasın. Bayramda ben aradım ve randevu istedim. İşin insani ve medeni yönünü önemsiyorum. Erdoğan köprüleri istediği kadar atsın, ben bayramda onu yine ararım. Karşılıklı saygıyı korumak lazım. O sana gelmez, elini havada bırakır, ikincisi uzatmazsın o ayrı. Ben bütün partilerle bayramlaşıyorum. 

Dünyanın lafını etti Devlet Bey, bayramda aradım. Biraz da şakalaştık. 'Bayram öncesinde biraz sürtüştük' dedim. Devlet Bey de gülerek, 'Siyasette olacak böyle şeyler, önemli olan bayramlaşabilmek' dedi. Karşılıklı çatışmaları ara ara yumuşatmazsanız, 80 öncesi sağ sol çatışması gibi şeyler gündeme gelir. 

TRT'sinden AA'sına, bize her yer kapalı. Öyle bir noktadayız ki kendin söyle kendin işit. Şu an ankete göre CHP en az itiraz parti. O açıdan bu diyalog yanlış değil. Türkiye'de bir masada kurulunca iki ihtimal var, ya pazarlık ya ittifak. Masa yoksa birbirine el bombası atacaksın. Öyle bir şey olmaz. Müzakere olmadan mücadele olmaz. Anadolu'ya gidiyorsun, seçmenin azımsanmayacak bir kısmı, 'Kötüyüz ama Tayyip Bey bilmiyor, yoksa çözer' diyor. Ben gidiyorum söylüyorum işte, çözsün. Ben bu kutuplaşmadan CHP'nin fayda gördüğünü görmedim. Birileri bu memleketi kutuplaştırdı. 

Yılmaz Özdil tepkisi 

Bir gazeteci veya YouTube yayıncısı, 6 aydır sert bir şekilde eleştiriyor. Biz bu anlayışla açı yaptık diye yok gözlüklerini kırarım, gözüne sokarım. Sonra bizim arkadaşlar cevap vermeye başladılar. Bu bir patlamaya dönüştü. O kadar yoğun bir refleks keşke olmasaydı. Kimse meselenin özüne bakmıyor, CHP'liler gazeteciye had bildiriyor diyor. Halbuki adam 6 aydır en ağır lafları söylemiş, en son küfre varan bir şey yapınca...

Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmesi

Böyle görüşmeler beni hiç rahatsız etmez. Partide de bir normalleşmeye ihtiyaç olduğu çok açık. Ekrem Başkan ile çok açık bir iletişimimiz var. Kritik bir mevzu olunca direkt birbirimizi arıyoruz, haberdar ediyoruz. Ekrem Başkan, 'Genel Başkanı aradım, yemek yiyelim diye konuştuk, ama tarihi zamanı belli değildi, haber sızdırmışlar ama' dedi. Yapanları biliyoruz... 

İmamoğlu-Yavaş arasında gerilim var mı?

Aralarında bir gerilim yok. Belediyeler Birliği'nde tansiyon yükseliyor diyor, yönetiyoruz biz süreci. İkisi de birbirini destekledi. Ekrem Başkan, Mansur Başkan için gayret gösterdi. İkisinin de gözünde ve gönlünde bu partiyi iktidar yapmak var. Daha önümüzde belki de 4 yıl var. En doğru adayı belirlemek durumundayız. Ölçeceğiz, anket yapacağız, en geniş katılımla belirleyeceğiz.

"Bir kez daha kayıp yaşatırsak, toparlanmak imkansız"

(Gönlünüzde aday olmak var mı?) En doğru aday ben olsam geri durmam. Ama ben yapı olarak partiyi iyi yönetebilecek, sosyal demokratları, solcuları çok daha rahat konsolide edebilecek, sözüne kendi mahallesinin çok inandığı yapıda bir siyasetçiyim, ama bizim biraz daha geniş toplum kesimlerine açılabilecek bir adaya ihtiyacımız var. Ama yarın bu konuda bambaşka biri var denilirse döner hep beraber bakarız. Ekrem Bey de Mansur Bey de 'hayır ben aday olacağım' diyecek biri değil. Türkiye'nin nereden döndüğünü görüyoruz biz. Hukuk ayaklar altında, beka sorunları uyduruyorlar, gençler gidiyorlar. Biz bu ülkeyi bambaşka bir noktaya getirebiliriz. Yeniden demokrasiye kavuşturduğumuzda ülkeye, küçük hesaplarla belki de bin yıl kaybettiririz. 28'inde çok büyük bir felaket yaşadık. Seçmende duygusal kopuş vardı. Ekrem Bey dedi ki 'Ben İstanbul'a bile aday olmam değişim olmazsa' dedi. Ben de, 'İzmir'i bile kaybederiz' dedim. Türkiye'de AKP iktidarı mutlaklaşırdı. Önce değişim, sonra 31 Mart seçimleri gençlerin gözlerini yeniden ışıldattı. Ama bir kez daha bir kayıp yaşatırsak, bir daha toparlanma imkanı yok. Mucize yaşadık hep birlikte. 

Anayasa açıklaması 

Bizden yeni bir anayasa isteyenin, mevcut anayasaya uyduğunu görmek isteriz. Eski elbiseyi giymemişsin, yenisini istiyorsun. 

"Suriye ile arka kapı diplomasisi yürütüyoruz" 

Suriye ile sempatik kanaldan temas ediyoruz. Arka kapı diplomasisi yani... Önümüzdeki günlerde eğer ayarlayabilirsek, çok uzun vadede değil, bu yaz içinde gidip Esad ile görüşmeyi düşünüyorum. Aslında Erdoğan da 'istihbaratçılarımız görüşüyor, bunu diplomatik temaslara çevirebiliriz' diyordu. Biz de burada kilitli kapıyı açabilir miyiz diye bir arka kapı diplomasisi üzerinden temas yürütüyoruz, olumlu da gidiyor. Önümüzdeki 1-1,5 ay içinde olabilirse Esad ile bir görüşme yapacağım. Öncesinde de Sayın Erdoğan ve Dışişleri Bakanı ile de görüşebilirim. Türkiye ile bir masaya oturulsun ve sığınmacı sorunu, senin de iç savaş sorununu çözecek adımlar atılsın. Bir Rusya bir de Amerika tarafı var tabii ki, onu da AB katkısı ile hep beraber çözeriz. 

Türkiye'nin de özendirici şeyler yapması lazım. Belki, Türkiye'de doğan 1 milyon çocuklar için vizesiz dolaşım hakları verilebilir. Bugünden baktığında zaten 10 milyon kişi burada kalırsa 25 milyon olacaklar. Bu çocukların Türkiye'de okuma, gezme, tatil yapma hakkı olsun. Bir çare düşünülmeli, bir paket hazırlanmalı. Biz bu paketi hazırlıyoruz. Trenlere bindirip yollayacağız diyorlar, yok öyle bir şey. Ülkelerinin buna rıza göstermesi, teşvik etmesi, bizim teşvik etmemiz ve kaynak bulmamız lazım. Esad ile görüşmeden olmaz. Sen sürüyorsun onları o da dedi ki gelirlerse kimyasal silah kullanacağım, nasıl göndereceksin? 

"Esad'dan da olumlu sinyallar geliyor"

İktidar olmadan çözmeye hazırızı, 4 yıl sonra çok daha çözülemez bir hale gelecek. Burada bir ulusal mutabakat kuralım. Esad'dan da olumlu sinyallar geliyor. Hiç değilse bunu denemek istiyoruz. 

Yeniden bir muhalefet masası oluşur mu?

İktidarla görüştüğümüz gibi muhalefetle de görüşüyoruz. Benim farklı düşündüğüm nokta şu: Geçen sefer bir hata yaptık. 6 atleti bellerinden birbirine bağladık, koşun dedik, herkes birbirine engel oldu. Hepsi kendi kimlikleriyle koşsaydı, gerektiğinde bir iş birliği yapılabilirdi. Geçen seferki en büyük sorunumuz buydu. Önce bir tartışa çıkar sporcular kaç kilo basıyor diye. 1 kilo mu 30 kilo mu 90 kilo mu bilmiyorduk, herkes kendisinin çok bastığını iddia ediyordu. Millet İttifakı, teknik bir ittifaktan ziyade siyasi bir ittifaktı. Birbirini genişleyen değil, kısıtlayan bir ittifaka dönüşmüştü. Kimse kimseden memnun değildi. Teknik ittifakta herkes gücünü bilir ama sandıkta bir çerçevede yer alırsın ki bölge bölge bir başkasına yarar. Herkes öz kimliğiyle siyaset yapmalı, seçim sathı mahaline girdiğinde bu durum konuşulmalı. 

"Kemal Bey ile görüşüyoruz" 

Kemal Bey ile görüşüyoruz. Aramız iyi, benim açımdan hiçbir sorun yok. Kemal Bey açısından da bir sorun olduğunu düşünmüyorum ama nifak tohumu saçmak isteyen üçüncü şahıslar var. Onların bu çabasının partiye zarar vereceğini görmek lazım. Bazı şeyler konuşuluyor, nasıl sabrediyorsun diyorlar, CHP'nin Genel Başkanlarının İsmet Paşa'dan gelen bir geleneği var, bazı şeyleri duymazdan gelirler.  

"Hatay'da süreci kusursuz yönetmedik"

Biz Hatay'da 5 kez anket yaptık, hepsinde en iyi adayımızı mevcut belediye başkanımızdı. Ben arayış içindeyiz deyince belki de adayı değersizleştirdik. İletişimde çok açık olduğum eleştirisini zaman zaman alıyorum. 

Gayri ahlaki şekilde depremzedelere bakarak 'Bize oy vermezseniz, Hatay ayağa kalkmaz' dediler. Kazansak çok iyi olacaktı, kaybettik. Kendimde de kusur görüyorum. Belki de adayı ilk günden ölçtün, yürü, arkana bakma, belki o zaman olacaktı. Fazla titizlendik, kusursuz yürütmedik süreci. Onun dışında pek bir hata yaptık gibi gözükmüyor. Objektif bir şekilde belirledik bütün adayları, subjektif kararlar vermedik." 

Editör: Nurican ALBAYRAK