Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Silivri Cezaevi) Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'i ziyaret eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Özer hakkında 50 günden beri iddianame yazamadıklarını vurgulayarak “Bir an önce iddianamenin yazılmasını, tutukluğunun sona ermesini, suçlu olmadığının ortaya çıkmasını istiyoruz” dedi. Soruşturmaya 'salçacı' bir kişinin dâhil edildiğini de açıklayan Özel, “Böyle bir şeyden terör soruşturmasına salça olunur mu? İnsanda biraz utanmak olur” diye tepki gösterdi.
Yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'i, Gezi tutukluları Can Atalay, Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve eski ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı’yı cezaevinde ziyaret eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, açıklamalarda bulundu.
“50 gündür Özer'e iddianame yazamadılar. Bir an önce iddianamenin yazılmasını, tutukluğunun sona ermesini, suçlu olmadığının ortaya çıkmasını istiyoruz” diyen Özel, Ahmet Özer’in yüzde elinin üzerinde bir oyla seçildiğini hatırlattı.
Özel, sözlerini “Esenyurt'un, Türkiye'nin en büyük belediyesinin, 1 milyonun üzerinde nüfusu olan belediyemiz Esenyurt'un, yüzde 50'nin üzerinde bir oyla, iki kişiden birinin oyunu alarak seçilmiş Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutukluluğunun 51. gününde cezaevinde ziyaret etmenin büyük üzüntüsü içindeyim” diye sürdürdü.
200 kişilik davaya dört günde iddianame yazmakla övünen savcının bir kişilik davaya 50 günden beri iddianame yazamadığını vurgulayan Özel, şunları söyledi:
“Kısaca hatırlayalım. Kendisi bir akademisyen. Kendisi bu ülkenin Cumhurbaşkanından, Cumhurbaşkanı Yardımcısından, bakanlarından, meclis başkanlarından aldığı davetlerle defalarca Kürt sorununun barışçıl yollardan çözümü ve demokratik yollardan çözümü noktasında görüş bildirmiş. Ömrü boyunca silahlı mücadeleye hep karşı olmuş. Hep demokratik açılımları, hep barışı savunmuş. Cumhuriyet Halk Partisi'nin 11 yıldır üyesi.
“Bugün iddianame yazması beklenen savcı, kendisine işte İngilizce takma isimlerle ‘hızlı savcı’ falan söylenen ve 200 kişilik davaya dört günde iddianame yazmakla övünen bir savcı. Bir kişilik davaya 50 gündür iddianame yazamadı arkadaş. Yazamaz çünkü olmayan şeyi yazmasını istiyorlar. Ona bu talimatı veren kişi ona diyor ki: ‘Ahmet Özer'i suçlu ilan etmelisin.’ Neyle? Sabahın köründe toplayıp da boş çıkan delillerle olmuyor. Abuk subuk bir gizli tanıkla olmuyor.”
17-25 Aralık’ı hatırlattı: O dönemlerde ne yaşandıysa aynı şeyleri yaşıyoruz
Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “17-25 Aralık, yolsuzlukla mücadele haftası” olarak nitelendirdiğini anımsatarak, “Sayın Erdoğan'ı, ailesini, siyaset arkadaşlarını yolsuzluğun üstünü örtmeye çalışmakla her zaman suçlamış ve odasındaki saati 17.25'e ayarlamış. Erdoğan'dan hesap sormazsa namert olduğunu da bütün kamuoyuna açıkça söylediği bir süreç, 17-25 Aralık haftası. Haftaya ismini veren, isim babası Devlet Bahçeli. O haftanın içindeyiz ve bu haftanın içinde şimdi, o hafta yaşananlar ‘FETÖ'nün kumpasıydı’ diyen bir iktidar yönetiyor. O haftaya da ‘yolsuzlukların en üst noktaya çıkmıştı’ diyen Devlet Bahçeli'nin desteğiyle yönetiyor bu ülkeyi. Ve biz bu süreçte o dönemlerde ne yaşandıysa aynı şeyleri yaşıyoruz” dedi.
Özel, Tayfun Kahraman’ın Gezi davasından tutuklu bulunmasını ise “AYM süreci var. AYM onun için hak ihlali kararı verdi. Ama AYM kararına uymayanlar sonra gelip 'Anayasa yapacağız' diye kapımızı çalmasın. Gezi'de yatan herkes hepimizin yerine yatıyor, hepimiz oradaydık. Can Atalay'ı AYM kararına rağmen salmayan Yargıtay 3. Dairesi, havalimanını tarayan dokuz IŞİD'liyi saldı” diye değerlendirdi.
Özel’in açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
‘Ahmet Bey'le iki ay gibi bir sürede yedi kere telefonda görüşmüş.’ Bununla suçlanıyor. Ya sen, örneğin o savcı, sen bir kitap yaz, anılarını falan. Kapak tasarımcısıyla kaç kere telefonda görüşüyorsun, bir bak bakalım. İki aylık sürede, kitabın kapağının tasarlandığı iki ayda yedi telefon görüşmesiyle suçlanıyor. Birisi var, belli günlerde 8-9 kere telefonla görüşmüş. Yazı yazdığı internet sitesinin genç bir editörü. Yazıyı koyuyor, ‘Orası böyle olsun, buraya resim olsun, başlığı büyük mü yapsanız?’ Bu görüşmeyle suçlanıyor.
"Böyle bir şeyden terör soruşturmasına salça olunur mu?"
- Bir tanesi kızının, meşhur, evinin kiracısı, kira yatıran kişi. Öbür taraftan da bir diğeri ise Şanlıurfa'dan gelip de biber salçası satan kişi. Hep ayın aynı günlerinde kendisini aramış. Niye? Üniversiteye geliyor, diyor ki: ‘Ahmet Bey, ben geldim, biber salçalarını getirdim.’ Ahmet Bey de biber salçalarını kendi alıyor, hatta bazı öğretim görevlilerine de yönlendiriyor. Bu kişiyle yaptığı telefon görüşmelerini şüpheli telefon görüşmeleri olarak sayıyorlar.
- O biber salçasını satan oradan çıkıyor, adliyeye gidiyor, adliyede savcılara da satıyor. Böyle bir şeyden terör soruşturmasına salça olunur mu ya? İnsan da biraz utanmak olur. Bütün HTS kayıtlarını 12 yıllık çıkarmışlar. Yazıyor, ‘1.1.2012'den bugüne yaptığı görüşmeler içinde’ bu kişilerle. Kişilerin ortak özelliği Kürt olmaları, DEM Parti'ye yakın isimler olmaları ya da hiç alakası işte kiracılar, salçacılar falan. İkisi de Van ve Mersin'in DEM il başkanları. Biri DEM milletvekili adaylığına destek istemiş. 20 yıl önce, daha partinin adını, notlarda yazıyor, partinin adını, ben yanlış hatırladım, arkadaşlar yanlış hatırladı.
AYM kararına uymayanlar sonra gelip kapımızı çalmasın
- ‘Numan Bey yine diyor ki gelecek ay geleceğiz Anayasa görüşmeleri için bir tur daha gideceğiz. Tabi başımız gözümüz üstüne bekleriz de Anayasa'nın A'sını ağzınıza alıp da nasıl konuşacaksınız bizimle?’ AİHM kararı var Kavala ile ilgili. AYM kararı car Can Atalay ile ilgili seçilmiş milletvekilini burada tutuyorsunuz. Tayfun Kahraman kardeşimi burada tutuyorsunuz. Mine Özerden ve Çiğdem Mater'i Bakırköy Cezaevinde tutuyorsunuz. Önümüzdeki haftalarda onları da ziyarete gideceğim. Anayasanın A'sına uysanız bir kere bu mahkeme üç kere beraat aldı bu insanlar. Olmayan bir suçu yüklediler içerde tutuyorlar. Tayfun Kahraman'ın AYM süreci var, sağlık sorunu fevkalade sorunlu. Ama AYM onun için de hak ihlali kararı verecek. AYM kararına uymayanlar sonra gelip kapımızı çalmasınlar 'Anayasa konuşalım' diye.
"45 kişiyi öldürenler, Osman Kavala’nın karşı hücresinden çıktı gitti"
- Gezi'de yatan herkes hepimizin yerine yatıyor, hepimiz oradaydık. Can Atalay'ı AYM kararına rağmen salmayan Yargıtay 3. Dairesi, havalimanını tarayan 9 IŞİD'liyi saldı. Suriye'deki konjonktürden dolayı saldılar. Bu adaletsizlik son bulana kadar mücadele edeceğiz. 45 kişiyi öldürenleri salıyorlar, hiçbir suçu olmayanları burada tutuyorlar. Osman Kavala’nın karşı hücresinden çıktı, saldıkları IŞİD’liler. Bugün Tayyip Bey ile el sıkıştı Suriye'de, diye suçsuz insanların karşı hücresindeki 45 kişiyi öldürenler çıktı gitti. 45 kişiyi öldürenleri Suriye'de yönetimi ele geçirdiler diye saldırıyorlar, hiçbir günahı olmayanları tutuyorlar.