Dostluk dediğime de bakmayın dostluklarda paylaşım çoktur. Bu saydıklarım görünüşte dostluklardır.
Oysa sevilen güvenilen yakın arkadaşa dost deniyor. En ufak sallantıda devrilmeyen depremlerle yıkılmayan, yıllara yığılmış güvenilir ve unutulmayan insanlar. Ağlarken, sevinirken kararsızken karanlıkken aydınlığınız olanlar. Üç arkadaşını say dediğinizde ilk aklınıza gelenler.
Sosyal medya arkadaşlıkları gibi genel, kısa ve öz tercihleri bir yana bırakalım. Onlar yalnız insanlar, ben ekmeğinizi zamanınızı paylaştıklarınızdan bahsediyorum.
Bazen doğum günlerinizde bazen başka özel günlerde açılan telefonlar değil kapıya dayananlardan sürpriz hazırlayanlardan birlikte sizinle program yapanlardan bahsediyorum. Evlenirken ya da evlendirirken, taşırken, acınız varken sizi yalnız bırakmayanlardan. Yıllar sonra bile ansızın karşınıza çıkıp mutluluk gözyaşı döktürenlerden. Yokken sizin için var edenlerden ve sizin gözünüzü bile kırpmadan koşullara aldırmadan yanında olduklarınızdan.
Şehrin hengâmesinden kurtulup trafiğin olmadığı kuş sesleriyle uyandığınız yeni bir yere taşındığınızda su var, güneş var, kuş var, yeşillik var, deniz var ama paylaşacağınız kimse yoksa orası da bir dostla paylaştığınız zamanki kadar mutluluk vermiyor. Birlikte içilen kahvenin tadı, sizi anlayan bir çift yürek olsa daha da güzelleşecek her şey.
Şimdi herkes geçim derdinde, eğitim derdinde. Herkesin elinde kağıt kalem hesap yapıyor. Pazarla manav fark etmez oldu. Çocukların gözü özel okullarda. Orada işler güllük gülistanlık mı ? Gidenlere sorulacak. Duyduğumuz kadarıyla disiplin zayıf birkaç okul hariç özgürlükler gündemde daima ama buna bütün problemlerde gündemde.
Çocukların ve gençlerin dostu var mı? İyi yetiştirilmiş kibar çocuklar akran zorbalığına uğruyor bu konuda okul ve aile birlikte olmazsa sorun çözülmez. Çocuklar burada dostsuz arkadaşsız kalınca öğrenmekte soğuyorlar. Yaşama tutunmayı sağlayan orada da dostlar. Baskın ve popüler tipler kim? Çalışkanlar mı? Yanıldınız.
Eskiden arka sıralarda oturan kabadayılar, okula full makyajla giden etrafındaki diğerlerine liderlik yapan şıp sevdiler, yakışıklılar ve güzeller.
İlkokuldaki çocuklarda bile akran zorbalığı, içine kapananlar, çeteler, birbiri ile alay edenler, okula gezmeye gelenler çoğunluk olmaya başladı.
Arkadaş olma kavramı değişti. Kontrol edebildiğin ilişkilere dönüştü. Cinselliğe yönelim arttı tahminlerinizin de ötesinde.
O zaman hangi yaşta olursak olalım buna kendi arkadaşlarımız da dahil ‘ bize göre ‘ olup olmadıklarına şöyle bir bakalım. Anaokulunda gösterdiğiniz ilginin yirmide birini gösterin yeter. Arkadaşlarından başlayın bakalım. Kim, nerede, nasıl, ne yapıyor? Dostluğu, bir arada bulunmanın uzunluğu ile değil, düşünce ve duygu birliği ile ölçmeliyiz. Bize uyumuna ve sevgisine bakmalıyız.
Arkanızı dayandığınız taş mı yoksa başınızı yaracak taş mı, doğru karar güzel yaşam.