Türk Hukuk Kurumu Başkanı ve Atatürkçü Düşünce Derneğinin kurucusu Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990'da Ankara'daki evinin önünde kurşunlanarak hayatını kaybetti. Aksoy suikastı 35 yıl geçmesine rağmen aydınlatılamadı. Cinayet, dönemin siyasi atmosferiyle de bağlantılı olarak büyük bir yankı uyandırmıştı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 35. ölüm yıldönümünde Aksoy’u X hesabından yaptığı paylaşımla andı. Prof. Muammer Aksoy’un cinayet faillerinin hâlâ bulunamadığına dikkat çeken Özel, “Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucusu, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı Prof. Muammer Aksoy'u karanlık odaklar tarafından hâlâ aydınlatılamamış alçakça bir saldırıda katledilmesinin yıldönümünde özlem ve saygıyla anıyorum” dedi.
Muammer Aksoy kimdir?
Muammer Aksoy, 1939 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni birincilikle bitirmiş ve ardından Zürih Üniversitesi'nde doktora yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra İstanbul ve Ankara Üniversiteleri'nde öğretim üyeliği yaparak akademik alanda kendisini kanıtlamıştır.
1957 yılında, üniversitelerin özerkliğine zarar veren değişiklikler nedeniyle üniversiteden ayrılarak Cumhuriyet Halk Partisi'ne katılan Aksoy, 1977'de CHP İstanbul milletvekili olarak Meclise girdi. 1960'ların başında siyasal hareketliliğe katılan Aksoy, 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra tutuklandı ancak yargılama sonucunda aklandı.
Aksoy, Avrupa Konseyi Türkiye temsilciliği ve Türk Hukuk Kurumu başkanlığı görevlerini yürüttü. 12 Eylül 1980'den sonra ise Ankara Barosu başkanlığına seçildi ve 1984 yılına kadar bu görevini sürdürdü.
Atatürkçü Düşünce Derneğinin kurucusu
Muammer Aksoy, 1989 yılında, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Bahri Savcı, Münci Kapani ve Bahriye Üçok ile birlikte Atatürkçü Düşünce Derneğini kurmuş ve derneğin başkanlığını üstlendi. “Atatürk devrimlerini” savunan bir düşünce hareketinin öncüsü olarak, toplumsal olaylara karşı duruşu ve yazılarıyla geniş bir takipçi kitlesine ulaştı.
35 yıl geçti, cinayet failleri bulunamadı
Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990'da Ankara'nın Bahçelievler semtindeki evinin önünde suikasta uğradı. Cinayetin hemen ardından, gazetelere yapılan telefon görüşmeleriyle suikastın farklı gruplar tarafından üstlenildiği öne sürüldü.
İlk başta “İslami Hareket” adına cinayeti üstlenen kişi, sonrasında “İslami İntikam Örgütü” ve “Müslüman Kardeşler” gibi farklı örgütler de cinayeti sahiplendi.
17 Ocak 2000 tarihinde Beykoz'da bir hücre evine yapılan Hizbullah baskını sonucunda elde edilen delillerle Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu cinayetlerinin aydınlatılması umudu doğmuş; cinayete karıştıkları ileri sürülen sanıklar Umut Davası’nda yargılandı.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok’un öldürülmesi olaylarına ilişkin olarak yasa dışı “Tevhid Selam Kudüs Ordusu” örgütünü kurmak ve yönetmek suçundan çeşitli mahkûmiyetler verdi ve cezalar Yargıtay tarafından onandı.
Kararda, “Tevhid Selam Kudüs Ordusu Örgütü”nün, 1988-1999 yılları arasında Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesi olaylarının da aralarında bulunduğu 18 ayrı saldırıyı gerçekleştirdiklerinin anlaşıldığı ifade edildi.
Ancak yıllar geçmesine rağmen, bu suikastin failleri hâlâ bulunamadı.
Muammer Aksoy, öldürüldüğünde sadece bir hukukçu ve siyasetçi değil, aynı zamanda bir düşünce insanıydı. Suikastın ardından gazeteci Uğur Mumcu, Aksoy için “Bir düşünce ve kavga adamıydı. Tek başına bir ordu gibi savaşırdı. Bu savaşta alçakça ve sinsice kurşunlanarak öldürüldü” diyerek, onun ne denli güçlü bir fikir savunucusu olduğunu vurgulamıştı.