‘Narin’ kıza

“Hani şimdi bize, cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır, yalnız cumaları, yalnız pazarları” diyor Nazım Hikmet. Ancak bu sözlerin etkisi, bir acı haberle derinden hissedildi.

Abone Ol

O acı pazar sabahı, Narin Güran’ın hayatını kaybettiğine dair aldığımız haber, bizlere çiçekli bahçelerin ve huzur dolu günlerin artık yalnızca bir hayal olduğunu hatırlattı. O pazar sabahı, Narin’in acı haberiyle birlikte çiçekli bahçeler, artık Narin’in yaşamından yitip gitmiş birer hatıra olarak kaldı. O minik eller, bir kalemi tutarak bilgiye ve öğrenmeye aç bir kapıyı aralayacak şekilde tasarlanmıştı. Bugün okullu olacaktı Narin, diğer arkadaşları gibi. Kalem tutacak minik elleri, yardım halatını aradı. Ancak bugün, o ellerin üzerine kara bir örtü çekildi ve onun yaşamı, henüz başlamadan sona erdi.

Silgiye silecekti bugün yanlışlarını Narin. Peki, Narin’e yapılan yanlışları nasıl silinecekti? Silgi yeterli miydi? Silgi, Narin’in yaşama hakkını, çocukların güvenliğini ve toplumun adalet anlayışını nasıl geri getirebilirdi? Narin, motorları maviliklere süremedi. Ancak bizler, onun anısını yaşatmak ve adaletin sağlanması için motorları maviliklere sürmeliyiz. Her çocuk, güvenli bir ortamda büyüme hakkına sahip. Narin’in kaybı hepimizi derinden etkiledi; ancak bu etkilenmenin ötesinde toplumsal bir sorumluluk taşıdığımız unutulmamalıdır. Narin’in hayatı ve hayalleri bizim için bir miras. Biz haykıracağız ama cevaplar kara kaplı kitapta bir zindan olmamalı. Bir yerlerde bizi izleyen minik Narin’e “Güzel günler göreceksin çocuk” diyebilmeliyiz; nice çocuk için.                                      

"Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir
Hani şimdi biz
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz..."