Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Ali Kemal Erdemoğlu, migrenin şiddetli baş ağrıları, bulantı ve ışık hassasiyeti gibi belirtilerle karakterize edilen nörolojik bir durum olduğunu belirtiyor. Migren atağının beyin kimyasallarının anormal salınımı ve beyin damarlarının genişlemesiyle ilişkili olduğunu açıklıyor. Bu durumun genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle tetiklendiğini vurguluyor.

Migren etkileri

Migren atağını tetikleyen birçok çevresel faktör bulunmaktadır. Bunlar arasında stres, hormonal değişiklikler (örneğin adet dönemi), uyku düzensizlikleri, belirli yiyecekler (çikolata, peynir), kafein, alkol ve hava basıncı değişiklikleri yer almaktadır. Özellikle kadınlarda hormon dalgalanmalarının migren atağını tetikleyebileceğini ve bu durumların önceden tahmin edilip önleyici tedbirler alınabileceğini vurguluyor.

Azaltma yöntemleri

Migren atağlarını azaltmak ve yönetmek için bazı öneriler bulunmaktadır. Stres yönetimi için meditasyon, yoga gibi gevşeme tekniklerinin uygulanması, düzenli egzersiz yapılması, düzenli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının edinilmesi ve yeterli uyku alınması önerilmektedir.

Migren tedavisinde kullanılan yöntemler arasında tek nokta enjeksiyonları, botulinum toksini (botoks) enjeksiyonları ve monoklonal antikorlar bulunmaktadır. Tek nokta enjeksiyonları, migren atağı başladığında uygulandığında etkili olabilirken, botoks enjeksiyonları kronik migren vakalarında tercih edilen bir tedavi seçeneğidir. Monoklonal antikorlar ise migrenin neden olduğu sinir sinyallerini bloke ederek atakların sıklığını ve şiddetini azaltabilir.

Bir sigaranın zararı beklenenden daha büyük | 20 dakika yaşama eşit! Bir sigaranın zararı beklenenden daha büyük | 20 dakika yaşama eşit!

Prof. Dr. Erdemoğlu, migrenin bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebileceğini ancak doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle kontrol altına alınabileceğini belirtiyor. Migrenin tedavi sürecinde hasta iletişimi ve tedavi planının kişiye özel olarak uyarlanmasının önemine de değiniyor.