Son zamanlarda artan çocuğa şiddet, toplumun ve yetkililerin dikkatini çekiyor. Medya, bu vakaları raporlama ve kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu taşırken, aynı zamanda bu konuda duyarlı ve sorumlu bir yaklaşım sergilemek zorundadır. Özellikle çocukların korunması ve mahremiyetlerinin sağlanması gereken bir dönemde, medyanın bu konuda nasıl bir rol üstleneceği büyük önem taşıyor. Gazetemize konuşan Pedagog Sude Kaplan ise medyanın ve sosyal medya kullanıcılarının dikkat etmesi gereken noktalara değindi.
‘Medya daha hassas olmalı’
Mağdur durumda olan çocuklara, medyanın ve kullanıcıların daha hassas yaklaşması gerektiğini söyleyen Kaplan, medyada çocuğun isminin, olayla ilgili fotoğrafının, ses kaydı gibi delillerin alenen paylaşılmasının çocuk için bir hak ihlali olduğunu söyledi. Kaplan, “ Medyanın ana amacı doğru bilgiyi ulaştırmaktır. Fakat medya sorumluluğunu yerine getirirken de en önemli önceliği çocuğu korumaktır. Medyanın bu tarz hassas konularda haberi bir uzmanın süzgecinden geçirip, o şekilde sunması önemlidir. Toparlamak gerekirse gizliliğin korunması, yayımlanacak haber içeriğinin görüş alınarak paylaşılması önemlidir” diye konuştu. Ayrıca suça karışmış bir çocuğun ismi veya fotoğrafının medyada yer almasının, çocuğun psikolojik ve duygusal sağlığı üzerinde birçok etkiye sebep olduğunu ifade eden Kaplan, “Çocuk hem psikolojik hem de duygusal açıdan olumsuz etkilenecektir. Hem bugün hem de gelecekte. Çocuk bugün çocuktur. Ancak bu çocuk büyüyüp gelişecektir. Bu durum sürekli karşısına çıkacak ve çocuğun hem bugününü hem de geleceğini etkileyecektir. Bugün de gelecekte de hem sosyal çevresini hem de ailesini etkileyecek olan bu durum çocuğun hem yaşadığı olumsuz yaşantıyla hem de bunu bilen duyan kişilerin düşünce ya da davranışlarıyla baş etmeye çalışmasına sebep olacaktır. Bu da zor bir durumun içinde olan çocuğa ikinci bir zorluk demektir” şeklinde konuştu.
‘En temel önlem: gizlilik’
Medyanın çocukları korumak adına alması gereken en temel önlemin gizlilik olduğunu dile getiren Kaplan, “Yukarıda da söylediğim gibi medyanın dikkat etmesi gereken en temel önlem gizlilik. Peki, bu durumlar dışında önleme çalışmaları nasıl olabilir derseniz bu da tabii ki içerikleri düzenlemekten geçiyor. Maalesef özellikle sosyal medyanın içerikleri çocuklar için çok uygun değil. Çocuklarımızın ne izlediğini, ekrana maruz kaldığı anlarda neler görüp nelere temas ettiğini takip etmek önemli” dedi. Aynı zamanda çocuklara kapsamlı cinsellik eğitimi, mahremiyet eğitimi verilmesi gerektiğini de vurgulayan Kaplan, “Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu olan çocuklara yönelik eğitimler, (suça karışmada dürtüsellik yüksek olabilir) bu tür durumlar yaşanmadan önlenmesini sağlayabilir. Bu gibi olumsuz durumlar yaşandıktan sonra ise bireysel terapiler ile ilerlenebilir” diye konuştu.
’Medya insanları bilinçlendirebilir’
Önemli olan çocuğun suça karışmadan yaşanabilecek olumsuz olayları önleyebilmek olduğunu dile getiren Kaplan, bu durumun da daha bilinçli ve eğitimli bir toplumla sağlanabileceğini söyledi. Kaplan, “Toplumda yaşayan her bireyin ve meslek grubunun bu konuda bir sorumluluğu bulunmaktadır. Medya da bu konuda önemli bir yere sahiptir. Medya toplumun büyük bir kısmına ulaşarak doğru içerikler ve doğru bilinçlendirme çalışmalarının içerisinde olabilir. Aslında konu çocuksa hepimize çok büyük sorumluluklar düşüyor. Öncelikli sorumluluk kesinlikle çocuğa temas eden herkesin. Ebeveynlerin, öğretmenlerin, komşuların, doktorların… Belediyelerin ve devletin bu konuda ailelere yönelik zorunlu eğitimler vermesi gerekiyor. Çocuğun ruh halinde olan değişimlerin fark edilip takibinin yapılması, güven ilişkisi temelli ebeveyn ilişkileri oluşturmak çocuğun zarar görebileceği pek çok konuda çocuğu korumayı sağlayacaktır” şeklinde konuştu. Kaplan, “Mağdur çocuğun geleceğini de düşünmek, empati yapmak bir medya kuruluşunun ya da gazetecinin dikkat etmesi gereken husustur. Haberleri topluma ulaştıran kişilerin bu konuda hassas davranması toplumu da daha bilinçli kılacaktır” ifadelerini kullandı.
‘Süreci dikkatle yönetmeliyiz’
Mağdur duruma düşmüş, suça karışmış çocukların rehabilitasyon süreciyle ilgili konuşan Kaplan, “Bu konuda herkes kendini daha donanımlı hale getirmesinde fayda olacaktır. Hassas süreçlerde daha dikkatli davranmak, duygusal anlamda verdiğimiz tepkilerde dikkatli davranarak bu süreci yönetmeliyiz. Çocuğun iyi oluşunu gözeterek davranışlarımızı düzenlemeliyiz. Çocuk için iyi şartların oluşmasına, topluma kazanılmasına destek olmak her birimizin sorumluluğudur” diyerek sözlerini noktaladı.