Manisa’nın simgelerinden biri olan Manisa Kalesi, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkıyor. İç ve dış kaleden oluşan yapısıyla, antik dönemlere uzanan bir geçmişe sahip olan bu kale, bölgenin önemli tarihi yapılarından biri olarak ziyaretçilerini bekliyor. Hellenistik Dönem'de kentin Akropolü olarak bilinen Sipylos Dağı üzerinde yer alan kale, zamanla birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Tarihçe
Manisa Kalesi’nin tarihi, M.Ö. 17 yılına kadar uzanmaktadır. O dönemde, Magnesia Kenti’nin bir surla çevrildiği bilinmektedir. M.S. 17 depreminde büyük hasar gören kalenin, Bizans Dönemi'nde önemli ölçüde yenilendiği ve dış surla çevrildiği anlaşılmaktadır. İç kale, İmparator III. Joannes Dukas Vatatzer döneminde, 1222 yılında inşa edilmiştir. 14. yüzyılın başlarında, Saruhanoğulları tarafından onarılan kale, Osmanlı döneminde de çeşitli restorasyonlar geçirmiştir.
Kale, 15. yüzyılda önemli bir tahribat yaşasa da, 17. yüzyılda burada eşkiyalık hareketleri meydana gelmiştir. Polonyalı seyyah Simeon’un 17. yüzyıl başlarında burada ahşap bir Ermeni Kilisesi olduğunu belirtmesi, kalenin uluslararası öneme sahip bir yer olduğunu göstermektedir.
Manisa Kalesi'ne nasıl ulaşılır?
Manisa Kalesi, Manisa şehir merkezinin hemen güneyinde, Sipil Dağı’nın kuzey yamacında yer almaktadır. Ziyaret etmek isteyenler için ulaşım bilgileri şöyle:
-
Özel araçla: Manisa şehir merkezinden Sipil Dağı yönüne doğru ilerleyerek ulaşım sağlayabilirsiniz. Kale, dağın eteklerinde yer aldığından, yol işaretlerini takip ederek kaleye ulaşmak mümkündür.
-
Toplu taşıma: Manisa şehir merkezinden kalkan dolmuşlar veya otobüsler ile kaleye yakın noktalara ulaşabilirsiniz. Merkezden dağa çıkmak için taksi veya yürüme seçeneğini de değerlendirebilirsiniz.
-
Yürüyüş: Doğayı sevenler için kaleye yürüyüş yapmak da bir alternatif. Sipil Dağı'nın doğal güzelliklerini keşfederken, kaleye ulaşmak için birkaç saatlik bir yürüyüş yapabilirsiniz.
