Ege TV’de yayınlanan Ali Koyugölge ve Orhan Üstündağ’ın Kaptanın Seyir Defteri programına konuk olan iş insanı Vahdettin Heyal, yatırım yapmak istediği Altay kulübü için yaşadığı tartışmalar ve süreç hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Altay’ın yönetimiyle geçmişteki ilişkilerini ve kulübün içinde bulunduğu durumu anlatan Heyal, son dönemde kulüp başkanının yaptığı açıklamalara sert yanıt verdi. Heyal, borçların büyüklüğü, protokoller ve dolandırıcılık suçlamalarına karşı bilgilendirmeler yaptı.
Altay nereden aklınıza geldi? sorusuna yanıt veren Vahdettin Heyal, “Altay dünden aklıma gelmiş bir şey değil. Ege Üniversitesi’nin antrenman sahalarından beri aklımda. 2000 yılında da Hayri Yorgancıoğlu yönetimini ben kurdum ve ona da rica ettim. Bugün Altay’da camianın önde gelen birçok ismini Altay’a o dönemde ben kazandırmıştım. Altay benim İzmir’e geldiğim günden beri aklımda ve gönlümde. Çünkü Altay camiasının bana kattığı çok şey vardır. Mahzar Zorlu’nun naifliği, Esin Özgener’in dik duruşu ve daha adını sayamadığım birçok isimden Altaylılığı öğrendim” dedi.
Altay’ın yaptığı 9 sayfalık açıklama üzerine konuşan Heyal, “Bu 25 maddenin son 4 maddesi beni tehdit etmekle geçiyor. En son maddesinde diyor ki; ‘Ahlakı çiğneyerek çamur at izi kalsın’a devam ederlerse kirli çamaşırlarını yasalara rağmen gözler önüne sereceğimi beyan ediyorum’ diyor. Siz kulüp başkanı mısınız yoksa mafya mısınız? Bu 9 sayfa 25 maddenin neresini düzelteyim ben. Bizim görüşmelerimiz çok uzun sürdü. Bizden 6 kişi, onlardan da 9 kişinin olduğu bir toplantı yapıldı. Toplam 15 kişi görüştük ve Yüksel hoca dedi ki; ‘Senin alacağını biz önceliğe alacağız” dedi. ‘Biz gayrimenkul vereceğiz’ dedim. Herkes açık ve net anlattı kendini. Bir gizlilik sözleşmesi yapalım’ dendi ama içinde ne olduğu belli değil. Ben gizlilik sözleşmesini daha iki gün önce okudum. Ben masaya oturmadan önce borcun ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordum. 11 Eylül’de ben bir belge ele geçirdim. Bu belgeye göre borç 20 milyon euro civarında” diye konuştu.
Herkes ağzından çıkanı duysun
Açıklamada yer alan dolandırılma konusunu da anlatan Vahdettin Heyal, “Başkanın bunu mu yazması lazım, yoksa beni arayıp ‘Sıkıntılı durum var. Bu tapuları değiştirebilir miyiz, nedir bu?’ demesi mi lazım. Sayın başkan şirketleşme görüşmelerini yaparken neden kulübün internet sitesinden açıklama yapmadı da biz sonlandırdık kısmını internet sitesinden yazıyor? Başlangıcı da söyleseydin o zaman. Bana dolandırıcı diyor ama herkes ağzından çıkana bakacak. Çamur at izi kalsın dediği olay bu. Bizim anlaştığımız protokol bu değildi. Bu protokole iki madde eklemiş. Ben Namık Marmara’yı aradım. Hatta Mahmut Özgener’e de söyledim” açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Yüksel Gürüz’ün şirketi ile ilgili de açıklama yapan Heyal, “Yüksel hocanın bir lojistik şirketi vardı. Ortağı tarafından ciddi anlamda dolandırıldı. Devlet memuru olması sebebiyle şirket sahibi olmasına rağmen yönetici olamıyordu. Beni çağırdı ‘Hocam biz bunu götürürüz. Bu bir stres yönetimi. Biz bunu uzatacağız” dedim. Şu anda da süreç devam ediyor. ‘Ama biz bunu sana zarar gelmeyecek şekilde tamamlayacağız’ dedim. Kardeşi olarak benden bir yardım istedi ben de yardımda bulundum. Yüksel hocam benim her şeyimi bilir. Benim Yüksel hocayla göbek bağım var. Ben batmaya yakın şirketleri alıyorum, onları derleyip toplayıp satıyorum. Benim grubumda 9 tane iflas ve konkordato ilan etmiş olan şirket var. Devletin resmi kurumlarına bunları veriyoruz. Geçen sene 196 gün, bu sene 170 gün yurt dışında kalmışım. Sürekli yurt dışına gidip geliyorum. Dolandırıcı olsam bunu yapabilir miyim? Grubumda 30 tane şirket var. 3 kıtada iş yapıyorum. Hiç mi bu devletin istihbaratına, MASAK’ına takılmıyoruz. Uluslararası sularda yüzen 8 tane gemim var. Bu gemiler Vahdettin Heyal adına kayıtlı. Başkan bu açıklamayla birlikte kendisini ele verdi. Ben bu çeklerin garantörüyüm dedi. Çeklerimi almadan gitmem diyor. Bu kalem başkanın kalemi değil. Bu açıklama yapıldıktan sonra benimle hiçbir şekilde görüşmedi. Başkanla temas koptu” ifadelerine yer verdi.