Sömürgecilik, tarih boyunca birçok trajediye sahne olmuştur, ancak çok azı Belçika Kralı II. Leopold'un 19. yüzyıl sonlarında Kongo'da gerçekleştirdiği katliam kadar karanlıktır. II. Leopold, Berlin Konferansı’nda Kongo topraklarını şahsi mülkü olarak ele geçirip, "medeniyet götürme" bahanesi altında, bu toprakları acımasız bir sömürü cehennemine dönüştürdü. Bu süreçte 10 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden oldu.
İnsanlık dışı cezalar
Leopold’un asıl amacı, Kongo’nun zengin doğal kaynaklarını, özellikle de kauçuğu sömürerek servetini artırmaktı. Yerel halk zorla çalıştırılırken, kotayı karşılayamayan işçilere insanlık dışı cezalar veriliyordu. Ellerin ve ayakların kesilmesi, bu acımasız cezalardan sadece biriydi.
1890’da bölgeyi ziyaret eden Amerikalı gazeteci George Washington Williams, "Kongo Özgür Devleti'nde gördüklerim, insanlığa karşı işlenmiş en büyük suçlardan biridir" diyerek bu vahşeti dünyaya duyurmuştu.
Belçika'da hala Leopold'ün heykelleri bulunuyor
Bu vahşet, 1908’de diğer Avrupa ülkelerinin baskısıyla sona erdirilse de, II. Leopold’un yönetimi sırasında yaşanan katliamlar unutulmadı. Bugün bile, bu karanlık dönem birçok tarih kitabında yeterince yer bulmazken, Belçika’da hala Leopold’un heykelleri ve anıtları bulunuyor.
Bu tarih, sömürgeciliğin insanlık üzerinde bıraktığı derin yaralardan sadece biri olarak hafızalarda yer etmeye devam ediyor.