Haber Ekspres Gazetesi'nden Turgay Kılıç'ın haberine göre, İzmir ve çevre illerinde yaşanan kıyı işgallerine karşı ayaklanan vatandaşların yanı sıra sivil toplum kuruluşları da tepkilerini eylemlerle dile getirmeye devam ediyor. Sahillere inen birçok vatandaş ve sivil toplum kuruluşu üyeleri, ellerindeki havluyla, dövizlerle tepki göstermeyi sürdürürken 3 Mayıs'ta Karaburun-Ildır Körfezi Özel Çevre Koruma BÖlgesi sınırları içinde kalan Mordoğan Ayıbalığı Koyu'nda, bir işletmenin mevzuata aykırı iskelenin kaldırılması tebligatı iletilmiş, 15 günlük süre tanınmıştı. Akdeniz foklarının da doğal yaşam alanlarına izinsiz kurulan demir iskeleler büyük yankı uyandırırken çevre sakinlerinden de büyük tepkiler geldi. İzmir Kent Konseyi Başkanı Nilay Kökkılınç ise, gazetemize yaptığı açıklamada kıyıların vatandaşa ait olduğunu işaret ederken doğal yaşam alanının işgaline son verilmesi gerektiğini anlattı.

Kıyıda mesafe kuralları

Başkan Kökkılınç, kıyılardaki hukuki süreçleri anlatarak “Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Yasalarımız da bunu belirtiyor. Kıyıların da ne şekilde planlanacağı ise imar yasalarıyla belirleniyor. Kıyı ve turizmi ilgilendiren kanunlar da bu durumu tarif ediyor. Bu iki kanunla örtüşen şey, ilk 50 metre ve ilk 100 metrede neler yapılacağı, nasıl işletilmesi gerektiğidir. Öte yandan ilk 100 metredeki yapılaşmaya kapalı olduğu alanların olduğu da yazılıyor. Ve ayrıca bölgeye büfe kurulacaksa da iki büfe arasındaki mesafenin en az 100 metre olması, bu büfenin de en az 6 metrekarelik bir alana inşa edilmesi gerekiyor. Bu kararlar yasallaşarak kıyının nasıl kullanacağını gösteren ifadelerdir” şeklinde konuştu.

İzmir'de bir çocuğa köpek saldırdı: Annesinden hayvanseverlere tepki! İzmir'de bir çocuğa köpek saldırdı: Annesinden hayvanseverlere tepki!

Merkezi ve yerel yönetim iş birliği

Ayrıca Anayasa ile Çevre Yasası’nın de aynı durumları yazdığına da işaret eden Başkan Kökkılınç, “Anayasa ve Çevre Yasası da aynı durumları ifade ediyor. Bu yasalar en tepede bulunan yasalar olduğundan, yasaların ihlalinde tabii ki ilgili ve yetkili kurumların yaptırımları oluyor. Bunların da uygulanmaması yönünde görevi ihmal ve görevi kötüye kullanmadan kaynaklanan cezai işlemler yapılıyor. Bu ise tüzel ve gerçek kişilere parasal yaptırımlar geri dönüyor. Hangi kurumun alanına giriyorsa, onlar Milli Emlak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüğü’nün yanı sıra yerel yönetimlerin de takip etmesi ve konuyla ilgilenme yetkisi bulunuyor. Merkezi ve yerel yönetimler bu konuda her hakka sahip, gerekli işlemleri de birlikte yapabiliyor” dedi.

Vatandaş haklarını bilmeli

İzmir Kent Konseyi Başkanı Kökkılınç, vatandaşın bu konuda hakkını bilmesi gerektiğine sıralarken şunları söyledi:

“Yetkililer ve vatandaşlar, kıyıların tamamen vatandaşa, halka ait olduğunu bilmeleri gerekiyor. Herhangi bir şekilde engellenmeleri mümkün değil, kıyılar ise özel mülkiyete konu olamaz. İdari yasalarımızda işgal dediğimiz bir kavram yer alıyor. Çoğu zaman işgaliye bedelini ödeyen gerçek ve tüzel kişiler, bu bölgelerden kolayca yararlanabiliyor. Buradaki kural ise, kamuoyunun rahatsız olmayacağı, engellenmeyeceği bir şekilde kullanımı gerçekleşebilir. Kamuyu engelleyen bir kullanımsa, o zaman ilgili kurum ve kuruluşların yaptırımları meydana gelir.”

Çözümler çift taraflı olmalı

Kıyı işgaline karşın sivil toplum kuruluşlarının eylemlerinin devam etmesi üzerine konuşan Başkan Kökkılınç, bunun altında yatan çözümü de şöyle aktarıyor:

“Genelge ve belirli bir forma sokularak çözüme ulaşmak mümkün. Bunun bir dengesi olmalı ve bu dengeyi de gözetmek gerek. Kıyılar vatandaşın kullanımına asla kapatılmamalı. Eğer işgal tazminatı ödeyerek özel bir kullanım varsa, bu da kamuoyuna engel olmayacak şekilde kullanılması lazım. Aslında herkesi mutlu edecek çözümler üretmek mümkündür. Sivil toplum örgütleri de bu konuda ihlallerin yapıldığı yerleri makam ve ilgili kurumlara bildirmeleri ve izlemeleri gerekiyor. Bu konuda çok emek veren sivil toplum kuruluşları var. Kıyılarımız hepimizin.”

Belediyeden kararlı duruş

İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri, doğal yaşam alanı tehdit eden Mordoğan Ayıbalığı Koyu'nda izinsiz kurulan demir iskelenin kaldırılması girişimi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ile Karaburun Belediyesi'yle resmi yazışmalar başlatıp yıkım sürecini üstlenmişti. 15 günlük sürenin dolması ve iskelenin işletme tarafından kaldırılmaması üzerine 22 Temmuz'da yıkım kararının alınmasıyla süreç yeniden uzadı. 2 Ağustos'ta alınan yeni kararla ilgili kurumlara bilgilendirilmeler geçildi. Söküm işlemi için tüm sorumluluğu alan İzBB ekipleri ise harekete geçerek belirlenen sürede yıkımın gerçekleşmesi üzerine çalışmaları tutanak altına aldı. Bu sayede doğal yaşam alanını tehdit eden demir iskelelerin sökümü Ağustos ayı itibarıyla devam sürüyor.

Editör: Sedef Didem Ezme