8 Mart 2014’te Kuala Lumpur'dan Pekin'e gitmek üzere havalanan 370 sefer sayılı Malaysia Airlines uçağı, kaybolduğu günden bu yana havacılık tarihinin en büyük gizemlerinden biri haline geldi. Uçak, kalkıştan yaklaşık 40 dakika sonra radar bağlantısını kaybetti ve planlanan güzergahından saparak yakıtı bitene kadar 7 saat boyunca havada kaldı. Olay sonrası yapılan araştırmalarda, çeşitli komplo teorileri ortaya atıldı; hatta bazıları uçağın uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia etti. Ancak kaybolan uçağın akıbetine dair en mantıklı teoriler, pilot Zaharie Ahmad Shah'ın bilgisayarındaki verilerden yola çıkarak geliştirildi.

Kaza sonrası bulunan parçalar

Kayıp uçağa ait kesin olarak belirlenen 30 parça, Hint Okyanusu'nun batı kıyısında bulundu. Bu parçaların arasında en değerlisi olan flap, uçağın çarpma anında kapalı konumda olduğunu gösteriyordu. Bu durum, uçağın suya indirilmesine yönelik bir çaba olmadığını düşündürüyordu. Uçağın çarpmasına göz yumulmuş ya da pilotların bilinci yerinde değildi. Diğer bir ihtimal de, kokpite giren bir teröristin durumu kontrol altına almış olmasıydı. Ancak bu olasılığın zayıf olduğu belirtiliyor; zira bir terör saldırısı durumunda, radar sisteminin kapatılması yerine bunun propagandası yapılırdı.

Mardin’de feci trafik kazası: 6 kişi yaralandı Mardin’de feci trafik kazası: 6 kişi yaralandı

Pilotun sosyal yaşamı ve oyun simülasyonları

Yapılan incelemelerde, pilot Zaharie Ahmad Shah’ın bilgisayarında uçak simülasyon oyununda kazanın rotasını denediği ortaya çıktı. Pilotun hayatında ciddi problemler yaşadığı ve intihar düşünceleri olduğu iddiaları da gündeme geldi. Uçak Vietnam hava sahasına girdiğinde, radar iletişimi kesildi ve pilotun yardımcı pilotu kabin dışına yollayıp, ardından kabini kilitlemesi dikkat çekti. Bu aşamada, uçuşun tam bir kaosa dönüştüğü belirtiliyor; yolcular ve kabin görevlileri oksijen eksikliği ile boğuşurken, uçağın kontrolü tamamen kaptan pilotun elindeydi.

Uçuşun son anları

Kaptan pilot, uçuş sırasında keskin manevralar yaparak, uçağı Tayland ve Malezya hava sahasının sınırına yönlendirdi. Böylece, diğer ülke radarları tarafından tanımlanamayan uçak, her iki tarafın da sorunu olarak değerlendirilecekti. Uçağın oksijen basıncını düşürmesi sonrası, yolcuların hemen hemen hepsinin bilincini kaybettiği düşünülüyor. Kaptan pilotun, kendi oksijen maskesini taktıktan sonra, rotayı kendi doğup büyüdüğü şehrin yakınından geçirerek, son kez bu şehre bakma isteği üzerinde duruluyor.

Uçağın denizle buluşması

Kaptan pilot, uçağı Hint Okyanusu'na doğru yönlendirerek, yakıtı bitene kadar gideceği şekilde hareket etti. Uçak, hiçbir sistem tarafından takip edilemeyeceğini düşünerek denize çakmayı planlamış olabilir. Ancak yapılan araştırmalar, uçağın büyük bir hızla suya çakıldığını ve parçalanma yerine aşırı hız dolayısıyla parçaların uçaktan ayrıldığını ortaya koydu. Bu durum, pilotun, uçağı iz bırakmadan denize çakma planını güçlendirdi.

Kayıp Malezya uçağıyla ilgili teori, diğer teorilere kıyasla daha mantıklı ve az rastlantısal aksilik barındırıyor. Pilotun bilgisayarındaki bulgular ve sosyal yaşantısındaki sıkıntılar, bu teorinin geçerliliğini artırıyor. Diğer teoriler ise, çoğunlukla gerçeklikten uzak ve daha fazla rastlantısal olaylar gerektiren senaryolar olarak değerlendiriliyor.

Muhabir: Mehrican Candemir