Ege Üniversitesi Etnografya Müzesi’nin “Müze Söyleşileri” kapsamında düzenlediği etkinlikte, “Smyrna Su Yapıları” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Müze Müdürü Doç. Dr. Dilek Maktal Canko’nun üstlendiği programa, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Sarp Alatepeli konuşmacı olarak katıldı.

Antik çağdan günümüze İzmir’in su altyapısı

Dr. Alatepeli, Helenistik Dönem’den Cumhuriyet dönemine kadar uzanan süreçte İzmir’in su ihtiyacının nasıl karşılandığını anlattı. MS II. yüzyılda yaşanan büyük depremin şehrin altyapısına zarar verdiğini belirten Alatepeli, Roma ve Bizans dönemlerinde bu yapıların genişletilerek işler tutulduğunu, Osmanlı döneminde ise geliştirildiğini ifade etti.

Alatepeli, “İzmir’in liman kenti kimliğini tarih boyunca koruması, sürekli yerleşime açık olması ve su altyapısının bu süreçte evrilerek günümüze ulaşması, kentsel gelişimin önemli bir göstergesidir” dedi.

++ D S C 0740

İzmir’deki tarihi su kemerleri ve su yolları

İzmir’de yapılan yüzey araştırmalarında Roma Dönemi’ne ait bazı su kemeri kalıntılarına ulaşıldığını aktaran Alatepeli, Uzundere’deki kaçak kazılarla tahrip olduğu düşünülen su kemeri ile Abdi İpekçi Mahallesi’ndeki Roma dönemine ait kemerin kayıt altına alındığını belirtti.

En dikkat çekici örneklerden biri olan Kızılçullu Su Kemerleri (Osman Ağa Su Yolu), 120 metre uzunluğunda ve 20 metre yüksekliğinde olup, kentin artan su ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilmişti.

Su yapıları, kentsel ve sosyal hayatı şekillendirdi

Dr. Alatepeli, George Weber’in “İzmir’in Su Yolları” kitabına atıfla, su yollarının yalnızca mühendislik yapıları olmadığını, aynı zamanda kentin sosyokültürel yapısında da etkili olduğunu vurguladı. Bu yapıların, İzmir’in sosyal hayatını şekillendirdiğini ve kentsel gelişime yön verdiğini belirtti.

İzmir’in Tarihi Su Yapıları Ege Üniversitesi’nde Konuşuldu (1)

Almanya'da evsizlik sorunu: 531 bin insan sokakta yaşıyor Almanya'da evsizlik sorunu: 531 bin insan sokakta yaşıyor

19. yüzyıl sonlarına gelindiğinde yaşanan su sıkıntısıyla birlikte bir Belçika firmasının araştırma yaptığı, Halkapınar kaynaklarının su tedariki için geliştirildiği ve yaklaşık 76 yıl kullanılan sistemin ardından açılan kuyuların Meles Çayı’nın kurumasına neden olduğu bilgisi de paylaşıldı.

Teşekkür belgesi takdim edildi

Etkinliğin sonunda, Etnografya Müzesi Müdürü Doç. Dr. Dilek Maktal Canko tarafından Dr. Öğr. Üyesi Sarp Alatepeli’ye katılımından dolayı “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.

Kaynak: Bülten