İzmir'in Konak ilçesinde böcek ilaçlaması nedeniyle Altay Toprak Kınalı'nın (1) hayatını kaybettiği olayda bilirkişi raporu hazırlandı. Raporda, ilaçlama firması sahibi Bülent Öz'ün (47) ilaçlama öncesinde bina sakinlerine bilgilendirme yapılmaması, gerekli izalosyon önlemlerinin alınmaması ve ilaçlama sonrasında gerekli ölçümlerin yapılmaması, ilaçlamaya yardımcı olan Eyüp Gödelezli'in (44) de dikkatsiz ve tedbirsiz davranışı ile olayın gelişmesinde etkili oldukları belirtildi. İlaçlamayı yaptıran Semra Gökbaş ve Mübeccel Ertürk ile ilaçlamaya aracılık eden Ethem Gödelezli'nin (46) ise etkilerinin bulunmadığı vurgulandı.

Konak ilçesi Kahramanlar Mahallesi’nde 11 Kasım 2024 tarihinde dört katlı binanın en üst katında oturan aile, dairede ilaçlama yaptırdı. Tüm daireler ilaçlamadan etkilendi. İhbarla adrese AFAD Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) uzmanları ile itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi.

Üçüncü katta oturan Altay Toprak Kınalı, annesi Raziye Kınalı, babası Recep Kınalı ve apartmanda yaşayanlardan üniversite öğrencisi Gizem Umay ile Yurdaer Çelikörs, hastaneye kaldırıldı. Beş kez kalbi duran ve yeniden çalıştırılan Altay Toprak Kınalı, üç gün sonra hayatını kaybetti. Kınalı çifti, Gizem Umay ve Yurdaer Çelikörs, tedavileri sonrası taburcu edildi. Altay Toprak bebek, otopsisinin ardından Pınarbaşı Mezarlığı'nda toprağa verildi.

İnsan sağlığına zararlı ilaçlar kullanılmış

Olayla ilgili soruşturma kapsamında üç kişi, polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Temizlik ve ilaçlama şirketinin sahibi ziraat mühendisi Bülent Öz ile ilaçlamaya yardımcı olan Eyüp Gödelezli tutuklandı, işe aracılık ettiği belirlenen Ethem Gödelezli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturmasında AFAD ekiplerinin incelemesinde; binanın ilaçlanmasında kullanılan maddelerin yerleşim merkezinde kullanılmaması gereken tarım ilacı niteliğinde maddeler olduğunun tespit edildiği belirtildi. Evdeki ilaçlamada, insan sağlığına zararlı olan 'Kingphos' ve 'Grainphos' adlı tarım ilaçlarının kullanıldığı tespit edildi.

Soruşturma dosyasına AFAD ölçüm raporları da girdi. Ekiplerin 14 Kasım'da saat 19.00 sıralarında kapı deliğinden, saat 22.00 sıralarında ise dairenin içinde yaptığı ölçümde; karbonmonoksit, hidrojen sülfür ve hidrojen siyanür oranının oldukça yüksek olduğu ve üst değerler aşıldığı için cihazın 'over' verdiği ortaya çıktı. Raporda üst değerlerin hidrojen siyanür için 50 ppm, hidrojen sülfür için 200 ppm, karbonmonoksit için 500 ppm olduğunun altı çizildi.

“Firmanın ilaç yetkisi yok”

Dosyada, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü raporu da yer aldı. Olayda yüksek kapasiteli, tahıl, bakliyat, kuru meyve ambar ve depolarında kullanılan tarımsal ilaçların kullanıldığının altı çizildi. Aynı raporda ilaçların Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış; haşere, böcek ve bakterilerin kapalı bir ortamda gaz halindeki kimyasal maddelerle boğulması sınıfında bulunan bitki koruma ürünleri olduğuna da vurgu yapıldı. İlaçların satışının bitki koruma ürünü bayi izin belgesine sahip kişi ve kuruluşlar tarafında yalnızca fumigasyon operatör belgesine sahip kişiler tarafından yapıldığı ancak ilaçlamayı yapan firmanın ise bu ürünleri satması için yetkisinin bulunmadığının altı çizildi.

“İlacın etkisinin 90 saat sürdüğünü görüyoruz”

Ailenin avukatı Utku Turan, yapılan ölçümlere göre ilacın 90 saate kadar etki gösterdiğini söyledi. Turan, "AFAD tarafından yapılan ölçümler ve sonuçları dosyaya girdi. Cihazların en yüksek seviyelerine ulaşarak hata verdiği, ilaçlama yapılan eve girildiğinde ise hidrojen siyanür, hidrojen sülfür ve karbonmonoksit değerlerinin oldukça yüksek değerde olduğu, hatta cihazın ölçüm değerlerinin üzerine çıktığı tespit edildi. Ölçümlemeler yaklaşık 72 saat sonra yapılmasına rağmen değerlerin hala çok yüksek olduğu görülüyor. Hatta AFAD ekipleri, büyük fanlarla havalandırma gerçekleştirmiş. Ona rağmen 10-12 saat kadar evlere girilmemesi uyarısında yapıldığını biliyoruz. İlacın etkisini 90 saat kadar gösterdiğini görüyoruz" dedi.

“Dosya bilirkişide”

İlaçların tamamının tarımsal amaçla kullanılması gereken ilaçlar olduğunun altını çizen Turan, "Sanıklar tarafından teslim edilen ilaçlar ve iş yerlerinde bulunan boş ilaç kutuları var. Raporların içinde 3 farklı ilaçtan bahsediliyor. İlaçların hiçbirisinin biyosidal ürünlerin kullanım ve usul esasları hakkındaki yönetmelik dahlindeki ilaçlar olmadığı tespit edildi. İlaçların tarımsal amaçlı, açık alanlarda ve uzman kişiler tarafından kullanılması gereken ilaçlar olduğu da belirlendi. Dosyada bilirkişi aşamasındayız. Otopsi raporu ve bilirkişi raporunun tamamlanmasıyla davanın açılacağını düşünüyorum" diye konuştu.

İzmir Otogarı ışıltısıyla yeniden hayat buldu İzmir Otogarı ışıltısıyla yeniden hayat buldu

Bilirkişi raporu: İlaç yaşam alanına uygun ilaç seçilmemiş

“Mahkeme tarafından atanan Yüksek Kimya Mühendisi A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Bekir Gül, Ziraat Mühendisi A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Hakan Kaykanat, A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Soner Yıldırım tarafından 23 Aralık'ta bilirkişi raporu hazırlandı.

19 sayfalık raporda, yapılan inceleme, tespit ve teknik analizler sonucunda, söz konusu daire ve binadaki fumigasyon ilaçlamanın sistematik bir şekilde çalışamadan yapıldığı ve insan yaşam alanına uygun ilaç-fumigant seçilmemiş olduğu belirtildi.

Raporda, fumigasyon-ilaçlama adımlarına uyulmadığı, bina sakinleri ile toplantı yapılıp, işin ciddiyeti ve bina sakinlerinin dikkat edeceği hususlar hakkında yeterli bilginin verilmediğine dikkat çekildi. İlaçlamanın binadakiler tam olarak çıkarılmadan ve ilaçlanacak yerde diğer dairelere gaz sızıntısını önleyecek gerekli izolasyon sağlanmadan ve diğer dairelerde gerekli önlemler alınmadan yapıldığı kaydedildi.

Hem ilaçlama günü hem de ilaçlamanın ertesi gününde binada zehirli gaz ölçüm ve kontrolleri yapılmadan binadaki bazı daire sakinleri yaşamlarını sürdürdüğü, bazılarının da apartmanda olması gereken gaz değerleri bilgisinden mahrum olarak bekleme süresi dolmadan binaya dönmesi sonucunda olayın yaşandığı da raporda belirtildi.

“Yazılı olarak herhangi bir bildirim yapmadık”

Raporda, temizlik ve ilaçlama firması sahibi Bülent Öz'ün ifadesine de yer verildi. Öz'ün ifadesinde, "Bu ilaçların özel izne tabi olup, ev tipi uygulama için uygun olmadığını biliyordum. Bu haşerenin yok edilmesinde başkaca bir ilaçlama yöntemi etkin değildir. Bu kimyasalların uygulanmasında Tarım İl Müdürlüğü'ne bildirim yapılarak karantina yapılması neticesinde uygulama gerçekleştirilir. Yazılı olarak herhangi bir kimseye bildirim yapmadık. Zorunluluğumuz olmadığı için herhangi bir kuruma bilgi vermedik" dediği belirtildi.

Bilirkişi: Firma sahibi ve ilaçlamaya yardımcı olan sorumlu

Olayın yaşanmasında, ilaç kullanılmadan önce bina sakinlerine bilgilendirme yapılmaması, ilaçlanan daire dışında kalan diğer dairelerin ilaçtan etkilenmemesi için izolasyon tedbirlerini alınmaması, ilaçlamadan hemen sonra, ilaçlanan dairede, apartman boşluğu ve diğer dairelerde havadaki fumigant miktarının uygun aralıkta olup olmadığını ölçülmemesi dikkate alındığında ilaçlama firması sahibi Bülent Öz'ün ana etken olduğu belirtildi. İlaçlamaya yardımcı olan Eyüp Gödelezli'in de dikkatsiz ve tedbirsiz davranışı ile olayın gelmesinde etkili olduğuna dikkat çekildi.

Raporda ayrıca ilaçlamayı yaptıran Semra Gökbaş ve Mübeccel Ertürk'ün 'işveren' olmadığı için çalışma sırasında alınması gereken önlemlerle birlikte herhangi bir denetim, gözetim ve kontrol yükümlülüğünün bulunmaması, Ethem Gödelezli'nin ise sadece ilaçlamaya aracılık etmesi nedeniyle etkilerinin bulunmadığı vurgulandı.

Kaynak: DHA