Haber Ekspres Gazetesi'nden Turgay Kılıç'ın özel haberine göre, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Şubesi Başkanı Tülin Osmanoğulları, kadınların şiddete maruz kaldıktan sonra adliye koridorlarında hak arayışına giriştiğine dikkati çekerken platformun üyesi Funda Özdemir ise, son 16 yılda İzmir’de 329 kadının öldürüldüğünü söyledi.
Kadınlar, kendilerine yakın erkekler tarafından şiddete maruz kalıp ölümle buruna geliyor. Ve bu kadınlar, ölümden kurtulup yaşarsa, hakkını adliye koridorlarında, mahkeme salonlarında aramaya başlıyor. Çoğu kadın hastaneden katılıyor mahkemeye, çoğu kadın ise vücuduna aldığı kesik, delici darbeleriyle katılıyor. Tülin Osmanoğulları ise, gazetemize yaptığı açıklamada kadınların adliye koridorlarındaki hak arayışının giderek arttığına dikkati çekiyor, platformun üyesi Funda Özdemir ise, “Son 16 yılda İzmir’de 329 kadın katledildi” diyor.
97 kadını eşleri öldürdü
Karabağlar Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Cinayetleri Platformu İzmir Şubesi’nden Funda Özdemir, “2008 ve 2024 yılının Kasım ayı ortasına kadar 16 yılda sadece İzmir’de 329 kadın hayatını kaybetti. Bu kadınların 97’si eşleri tarafından, diğerleri ise en yakınları tarafından tanıdığı veya tanımadığı erkekler tarafından katledildi” dedi
Osmanoğulları, kadınların yaşadığı haksızlığı bildiğine dikkati çekerek “Kadının başına bir iş geldiğinde karakola, savcılığa gitmesi gerektiğini biliyor. Belki de kanun olarak tam adının 6284 sayılı yasa olduğunu bilmiyordur; ama şiddet gördüğü erkeğin uzaklaştırma alması gerektiğini biliyor. Bu süreçte kadın, karakola gittikten sonra adına ‘İkinci şiddet’ dediğimiz olay başlıyor. Kadın evde şiddete maruz kaldıktan sonra karakolda işinin ehli olmayanlara yaşadığı süreci anlatıyor. Büyük bir çoğunluğu ise, kadını ikna edip evine yolluyor. Kadınların büyük bir çoğunluğu, şiddet gördüğü erkeğin uzaklaştırma almasına rağmen öldürülüyor. Bu ise ikinci kıstasa giriyor. Kadın, uzaklaştırma alan erkekten yeniden şiddet görüyor, tekrar bir şiddet döngüsü başlıyor. Ölümden kurtulan kadınlar, cinayet vakası olduğunda adliye koridorlarında aradıkları bir adalet arayışı başlıyor” diyor.
"Hep aynı şeyleri duyacaksınız"
Kadın cinayetlerinde erkeklerin aynı şeyleri tekrarladığına dikkati çeken Tülin Osmanoğulları, “Faillerin bir çoğu aynı şeyleri tekrar tekrar dile getiriyor. Tüm kadın katillerinin isimlerini kapatıp savunmalarını dinleyin, hep aynı şeyleri duyacaksınız. Hepsi de kadınlara, onların namusu ve ahlâkı üzerinden yükleniyor” ifadelerine yer vererek bunun çocukluktan gelen cinsiyet rolünden kaynaklandığını vurguluyor.
Enflasyonun ve hayat pahalılığının aile için şiddetin de artmasına öncülük ettiğine, ailenin yapısında bozulmalara yol açtığına vurgu yapan Osmanoğulları, çalışan kadınların bir başına böyle bir ekonomik süreçte mücadele etmesinin zor olduğunu söyledi. Osmanoğulları, “Asgari ücretin 2025 yılı için 22 bin 104 lira olduğu, kiranın en düşük 15 bin lira oluğu bir ülkeden söz ediyoruz. Kriz dönemlerinde en hızlı gözden çıkarılan kadınlar oluyor. Hâlâ, özel sektörde kadınlar, sefalet ücretine maruz kalıyor. Hayat pahalılığının artması, kadınların eğer şiddet görüyorsa ayrı bir eve çıkmasında büyük bir engel yaratıyor. Şiddete hayır deyip evden çıkıp çocuklarıyla kendilerine bir gelecek kurma imkanı yok. O yüzden de evde kalarak şiddete boyun eğiyor. Yoksulluk en çok kadın ve çocukları buluyor” ifadelerini kullandı.
