Haber Ekspres gazetesinden Turgay Kılıç'ın haberine göre İzmir Spor Zirvesi, Türkiye futbolunun efsane isimlerini bir araya getirdi. Şenol Güneş, Fatih Terim ve Mustafa Denizli, ünlü spor sunucusu Şansal Büyüka’nın moderatörlüğünde futbolseverlerle buluştu. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde düzenlenen zirvede, Türk futboluna damga vuran üç teknik direktör, tecrübelerini paylaştı ve Türk futbolunun geleceğine dair önemli mesajlar verdi.
Altay ve A Milli Futbol takımının efsane teknik direktörü Mustafa Denizli, futbol maçlarının haftanın her günü oynanmasını eleştirerek "Birincisi Fatih Terim sözümü kesmesin, ondan büyüğümdür. Bu dörtlü grup bir daha bir araya gelir mi bilemiyorum. Dördümüz İstanbul'dan buraya 45 dakika için mi geldik? Fatih, Şenol ve ben esasında Türkiye'nin sosyolojik ve coğrafi yapısının en güzel örneğiyiz. Aynı ülkede aynı amaçlar için mücadele eden hem sporcularıydık hem de teknik direktörüyüz. Ben bir Altaylıyım. İki kıymetli takım arkadaşım ve can yoldaşımla değişik ortamlarda buluşuyoruz. En azından değişik ortamlarda bir araya gelebiliyoruz. Burada bizim değil dünya futbolunun büyük sorunu var. FIFA VE UEFA, takımların ayaklanmasında maç sayıları da artıyor. Her şeyin fazlası bıktırır. Haftanın neredeyse 7 günü maç izleyen bir ülke olamaz. Ben yıllarca bu şehrin takımında oynadım ve yıllarca bu şehir, futbolcu ihracatı yapan bir şehir. Burada ise bu durmuş durumda" şeklinde konuştu.
'Bu imkân İzmir'de yok'
Mustafa Denizli, "Yuvasında yetiştiğim kulübüm, yıllarca alt yapısından onlarca futbolcu çıkarırdık. Bugün ise bu imkan İzmir'de yok. Göztepe, çok zorluk yaşadı ama hiçbir zaman bunu kaybetmedi. Hak ettiği yere de geldi. Esasında futbolun normal şartlarda tutunulacak tarafı kalmadı, bu maliyetlerle de olmaz. 80'li yılların sonunda para ve başarı doğru orantılı değildir. Galatasaray, Şampiyonlar Ligi adıyla anıldığı turnuvada yarı final oynadı. UEFA'da Terim, şampiyonluk yaşadı. Şenol hoca ise 3'üncülüğü yaşadı. Ben de hasbelkader yaşadım. Galatasaray, şampiyon olurken ve yarı final oynarken kaç yabancısı vardı? Futbol başarısı parayla doğru orantılı değildir. Türkiye'nin harcadığı paraya yaklaşık 10'da birini alamıyoruz. Futbol ligi, aşağıdakiler ve yukarıdakiler ligi olarak ilerliyor. Kahin olmaya gerek yok. Şu anda 9. sıradaki takımların hepsi küme düşebilir. Takvimler çok sıkışık. Bu ise hem ülkeyi hem de takımları zorluyor. Futbolda başarının ciddi bütçelerle doğru orantılı olmadığını görüyoruz. Takım olmak çok başka bir şey. Büyük bütçelerle en iyilerini bir araya getirip çok iyi bir takım olamazsınız. Burada yaşanmışlıklar var. Bizler, yaklaşık aynı cenahtayız, ben en büyükleriyim yaş olarak. Türkiye, futboldaki bütçenin kaldırılması mümkün değil. Türkiye'de şartlar böyle devam ederse başarı beklemek mümkün değildir. Bugünkü ortam bizim dönemimizde yoktu. Yüzde 50/50 taraftar vardı, şimdi oynayamıyoruz. Bu da sokağa yansıyor. Bu da bütçelerle değişmez. Avrupa takımlarının bütçeleriyle aynı durumdayız ama ortada bir başarı yok. Futbol yayına girdiğinde marka değerinin yükselmesiyle de alınan paralar da yükseliyor" dedi.
'Çok para başarı değildir'
Beşiktaş, Trabzonspor ve A Milli Futbol Takımı'nda sayısız başarıya ulaşan teknik direktör Şenol Güneş, "Geçmişte de büyük takımlar para harcıyordu, transfer yapıyordu. Çok transfer yapmak, çok para harcamak garanti etmez. Para bir araçtır. Asıl amaç futbol oynamak, futbolcu yetiştirmektir. Fatih Hoca'nın dediği gibi, aklınız olmazsa paranız bir şeye yaramaz. Kötü kullandığınızda hiçbir işe yaramaz. Fransa'da PSG'nin parası çokken, Monaco ve Lille şampiyon oldu. İngiltere'de Leicester şampiyon oldu. Üretim de olmalı yarışma da olmalı. Bunu yapan Barcelona üretmiyor mu? Bizde bu sisteme geçmek için kulüpler sancılı, başkan, hoca kendini göstermek istiyor. O zaman parası varsa harcanıyor. Hatta borçlanıyor. Bugün kulüplerin borçlanarak yarışması sağlıksız bir durumdur, doğru da değildir. Düzeltmek devletin, federasyonun, ilgili kuruluşların görevi olmalı. Parayı yarıştırmıyoruz, futbolcuları yarıştırıyoruz. Parayı akıllı kullanmak kulüpleri başarıya götürür." ifadelerine yer verdi.
'Daha fazla oynanmasında yanayım'
Milli takım ve Galatasaray ile kazandığı başarılarla adını tarihe yazdıran teknik direktör Fatih Terim, "Bugün artık ölçümler yapılıyor. Performansın her türlüsü de ölçülüyor, bizde de belediyelerde de böyledir. İkincisi ise sürdürülebilir bir başarı nasıl elde edilir? Buna bakmak lazım. Bu yıl şampiyon oldu, seneye 9. ve sonraki yıl ise küme düştük. Bu başarı ise acaba kurumsallaşamayan bir kulüp yapısında nasıl elde ediliyor? Edilmesi çok zor. Teknik idari ve ekonomik olarak ayırdığımız futbolda, bunların sürdürülebilir olması lazım. Bunların kurum tarafından belirlenmesi gerek. Bizdeki zihniyet ise, 'ben de yaparım' diyen başkan ve kesim var. Akıl ile paraya bakıldığında, bir kulüp yapısınında, hayatımızdaki ekonomide de olduğu gibi siyasette ve ekonomideki şartlarda kurumsallık olmalı. En önemlisi ise istikrardır. Bunların hiçbirini kendi ülkemizde yaşamıyoruz. Birkaç tane istisnayı tenzih ederim. Çok da hoşuma gidiyor. Yani profesyonelliğin en doğru şekilde tanımlandığı ve yöneticinin de idareci olmadığı, ekonominin her sene arttığını gösterdiği bir ortam, kaybettiğinde de sürdürürebilir olmalı. Haliyle de yaşamını devam ettiren, 'bu yıl para kazanamadık' gibi bir şey değil. Önce bunları halletmeliyiz. Yoksa zaten sistemimiz içerisinde de 1950-60'larda Türkiye liginde dernekler kanununda '7 kişiyi geçmemek kaydıyla kâr amacı da gütmeksizin' kurulan dernekler kanununda milyonlarla gidiliyor. Mantık bu değil. Şimdi kâr amacıyla gidiliyor ve kurumsallaşamayanlarla bakmak lazım. Mustafa ve Şenol hocaya katılıyorum. Yapılan Türkiye'deki başarı kolay olmamıştır ve ekonomisini de anlatmayalım. Çoğunu da biliyoruz. Ana hatlarıyla bir defa bunlardan vazgeçmeden devam edilmeli" ifadelerini kullandı.
'30 oyuncuya neden para veriliyor?'
Fatih Terim, "Takımların oynama trafiği sıkışmış ve gün yokmuş deniyor. O zaman kendi ülkemizde oynarsak sorun da kalmıyor. Türkiye'de 35 maç oynayalım bitsin o zaman. Başarılı olmak için de 60'tan fazla oynamayacaksınız. 28 kişilik kadrodan her oyuncuya maaş veriliyorsa ve değerli bir oyuncuya alternatif olarak bakılıyorsa o zaman haftanın belirli günlerinde bilimsel olarak hazırlanıyor. Ben, tam aksine Avrupa'da çok olmamızdan yanayım ve çok maç oynamamızdan yanayım. Bunların atletizmi, bilimsel şekilde dinlenmesi ve dönüşümü de var. 2000'lerde şampiyon olduğumuzda 60-70 adet maç oynadık. Şimdi ise 60-70 maç oynayan Avrupa'da çok takım var. Ama Türkiye kupasında, Türkiye liginde hepsini almış takım var. Pekâlâ, 30 oyuncuya neden para ödüyoruz. Türkiye ligi ve Türkiye kupasına 20 oyuncu yetsin. Oyuncuyu da, takımı da, yöneticiyi de buna alıştırmayalım. Hafta sonu maç olmazsa şikayet ediyorsunuz. Atılan topun direğe çarpmasında seviniyoruz. Hayır, bu şansızlık değil, başarısızlıktır. Ben oynanmasından hatta 7 günden fazla oynanmasından yanayım. Ben tarihin en yetenekli milli takımıyla oynadım. Ben, bu sıkışık trafiğe rağmen çok fazla oynanmasından yanayım. 3 günde bir maç oynanır. Oynanmazsa Ocak'tan sonraya kalamayız ve Avrupa'da yer edinemeyiz. Avrupa'da uzun süre kalmamız gerekiyor" işaretini verdi.