İzmir Körfezi’nde ölü balıkların kıyıya vurması kent kamuoyunda “Körfezde kirlilik” tartışmalarını da beraberinde getirdi. Farklı siyasi partilerden konuya dikkat çeken açıklamalar gelirken kirliliğin seviyesini ölçmek Körfez’den deniz suyu numuneleri alındı. Uzmanlar, İzmir Körfezi'ndeki alg patlamaları ve sonrasında görülen balık ölümlerinin, uzun yıllar boyu süren kirlilik birikiminin üzerine yüksek deniz suyu sıcaklığının eklenmesi sonucu yaşandığını söylüyor.

Ölü balıklar ilk olarak Bayraklı sahilinde ortaya çıktı. Bayraklı sahilinde kıyıya çupra ve levrek başta olmak üzere yüzlerce ölü balık vurdu. Bayraklı ilçesindeki Turan sahilinde çok sayıda ölü balığın bulunduğunu gören vatandaşlar, durumu İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekiplerine bildirdi.

20 Ağustos itibarıyla kent gündemine gelen ölü balıklar ve kirlilik dolayısıyla özellikle Karşıyaka ve Bayraklı'daki kötü koku nedeniyle vatandaşlar evlerinin, işyerlerinin pencerelerini açamaz duruma geldi. Denizdeki kirliliğin kokusu Güzelyalı, Göztepe, Karantina sahilinde de hissedildi.

İzBB ve Çevre Bakanlığı inceleme başlattı

İlk olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB), artan balık ölümleri ve kötü koku şikâyetleri üzerine yayımladığı açıklamada “Körfezdeki su sirkülasyonunun az olduğu bölgelerde, deniz suyu sıcaklığının yükselmesinin ‘Dinoflagellate Gymnodinium’ cinsi planktonların aşırı çoğalmasına yol açıyor. Deniz suyundaki oksijen seviyesinin tehlikeli derecede düşmesine ve sonuç olarak balık ölümlerine neden olabiliyor” denildi. Açıklamada oksijen seviyesinin azaldığına dikkat çekildi:

“Ayrıca bu canlıların popülasyonundaki aşırı artış, bulundukları suyun yüzeyinin kızılımsı-kahverengi bir görünüme bürünmesine de neden olmaktadır. Bununla birlikte plankton patlamasıyla sudaki çözünmüş oksijen miktarının oldukça azalmasının balıkların ölümüne sebebiyet verdiği düşünülmektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı tarafından gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Deniz Koruma Şube Müdürlüğümüz de hem deniz süpürgesi hem de karadan temizlik çalışması yapmaktadır.”

Ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İzmir Körfezi'nde meydana gelen balık ölümlerine ilişkin inceleme başlattığını duyurdu.

Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, balık ölümlerinin gerçekleştiği bölge ile Körfez açıklarından deniz suyu numunelerinin alındığı belirtildi. Körfeze deşarj olan yedi dereyle atık su kaynaklarında denetimler yapılacağı kaydedilen açıklamada şöyle denildi:

“Bakanlığımız İzmir Körfezi'nde meydana gelen balık ölümlerine ilişkin inceleme başlatmıştır. Bu kapsamda balık ölümlerinin gerçekleştiği bölge ve Körfez açıklarından deniz suyu numuneleri alınmış, numuneler yetkili laboratuvar tarafından incelenmiştir. Yapılan ilk değerlendirmelere göre balık ölümlerinin, sudaki kirlilik nedeniyle oksijen seviyesinin yetersiz olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Daha ayrıntılı inceleme için bölgeye Deniz İzleme Gemimiz ve Mobil Su ve Atık Su Laboratuvarımız gönderilmiş, körfeze deşarj olan 7 dereyle atık su kaynaklarında denetimler yapılacaktır. Yaşanan kirlilikle mücadele için sorumlu yerel yönetimler bakanlığımızca uyarılmıştır. Gelişmeler yakından ve hassasiyetle takip edilmektedir.”

Balık ölümlerinde deniz marulu etkisi

İzmir Körfezi’nde uzun zamandan beri İnciraltı Lagünü, Bostanlı, Mavişehir kıyıların uzun zamandan beri alg patlamaları yaşanıyor. Bir su yosunu (alg) türü olan deniz marulu, uzmanlara göre hem deniz suyundaki kirliliğin göstergelerinden hem de denizdeki karartının nedenlerinden biri.

Uzmanlar farklı türleri olan deniz marullarının öldükten sonra deniz ekosisteminde yarattığı tehlikeye dikkat çekiyor. Kilometrelerle ifade edilen bir yüzey alanına yayılan alglerin lagünlerde, kıyılarda büyük bir biyokütleye dönüştüğü belirten Bizsel, Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nde öğretim üyesi Doç. Dr. Kemal Can Bizsel, deniz marulunun aşırı üremesinin ve kirliliğin deniz canlılarına zarar verdiğini anlatıyor:

“Ölü deniz marullarından oluşan biyokütle sudaki oksijeni hızla tüketir. Deniz hayvanlarının ölümüne yol açtıkları gibi tür çeşitliliği de hızla düşer. Mesela barbun, tekir ile bazı mercan türleri bu yüzden körfeze kolay kolay uğramaz. Kirlenmemiş bir ekosistemin biyolojik ögelerinin organik yapısında 106 karbon, 16 azot ve bir fosfor bulunur. Bu sabit bir orandır. Denize dökülen atıklar aracılığıyla giren fazla fosfor ve azot bu dengeyi bozar. Deniz bu sabit oranı koruyamaz hâle gelir. Deniz marulunun aşırı üremesi veya deniz suyunun rengini de değiştiren mikroskobik tek hücreli alg patlamaları, aşırı azot ve fosfora deniz ekosisteminin verdiği bir tepkidir.”

Yüzeyde yaşayan balıklar bile kirlilikten etkilendi

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul ise özellikle dibe bağlı yaşayan balık türlerinin kirlilikten en çok etkilenen grupta olduğunu belirtiyor.

Özellikle kefal gibi çevre kirliliğine dayanıklı türlerin bile etkilendiğini söyleyen Prof. Dr. Tanrıkul, ölümlerin İzmir Körfezi'nde geniş bir alana yayıldığını ve dibe bağımlı balık türlerinin yanı sıra, su yüzeyinde ve ortasında yaşayan balıkların da bu sorundan etkilendiğini vurguluyor. Tanrıkul, levrek ve diğer etçil balıkların da kirlilikten nasibini aldığını söylüyor.

Emisyon nedir? Küresel etkileri ve çevreye olan tehditleri Emisyon nedir? Küresel etkileri ve çevreye olan tehditleri

Balık ölümlerinin ortaya çıkmasından sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü'nden bilim insanları, “Koca Piri Reis Araştırma Gemisi” ile İzmir Körfezi’ne açıldı. Balçova’nın İnciraltı, Karşıyaka’nın Bostanlı hattının doğusunda kalan iç körfezde belirlenen 11 noktadan numuneler aldı.

İlk tespitler iki hafta sonra yapılacak

Enstitü müdürü Değirmenci, toplanan numunelerin laboratuvarlarda incelendiğini belirterek “İzmir'de sadece deniz kirliliği ile değil, aynı zamanda bilgi kirliliğiyle de mücadele ediyoruz. Bu olayların gerekçesi, tarama faaliyetlerinden veya arıtma tesisinden ya da denize çöp atılmasından kaynaklanıyor da olabilir. Derelerin taşması, ısı değişimleri, yetersiz dip akıntıları da sebep olabilir” diyor.

Alınan numunelerden ilk tespitlerin iki hafta sonra yapılabileceği bilgisini veren Değirmenci’ye göre Körfez’de oksijen seviyesinin düşmesine bağlı olarak yaşanan balık ölümlerinin bir nedeni de önceki haftalarda İzmir’in Karşıyaka ilçesi Yamanlar Dağı’nda başlayıp hızlı bir şekilde yayılan yangınlar olabilir.

Değirmenci, “Aynı zamanda çok farklı bir neden de karşımıza çıkabilir. Yakın zamanlarda yine tespitlerimizde ve bilimsel araştırmalarda da gördüğümüz üzere, bunun sebebi bir hafta önce son bulan İzmir yangınları da olabilir” diyerek yangın ihtimalini dile getiriyor.

İzmir Körfezi'nde kirlilik manzaraları!

“İzBB tek başına yetemez; Bakanlıklar da sorumluluk almalı”

İzBB Başkan Cemil Tugay, İzmir Körfezi’nin kirlenmesinin ve buna bağlı olarak yaşanan balık ölümlerinin temel nedeninin Gediz Nehri’nin taşıdığı kirliliği olduğunu açıkladı. Nehrin, Uşak, Manisa ve İzmir bölgelerinden dönemsel olarak Körfez'e atık bırakmasının sorunu artırdığına dikkat çeken Tugay, bu durumu önlemek amacıyla suyun oksijen seviyesinin artırılması için çeşitli havalandırma çalışmaları yapıldığını ve ölü balıkların toplanarak kirliliğin önlenmeye çalışıldığını söyledi.

Tugay, bu konuda İzBB’nin tek başına yeterli olamayacağına, Kocaeli'de yapılan dip taraması gibi Bakanlıkların da sorumluluk alması gerektiğini hatırlattı.

Balık ölümleriyle ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı son olarak bünyesinde İzmir Körfezi Bilim Kurulu oluşturulduğunu duyurdu.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada İzmir Körfezi'ndeki son incelemelerle ilgili raporların hazırlanmasının ardından acil yapılması gerekenlerle ilgili yol haritası çıkarılacağı, Bilim Kurulunun ilk toplantısının 5 Eylül’de İzmir’de yapılacağı belirtildi.

Editör: Sercan Engerek