Su ürünleri kooperatifleri, geleneksel balıkçılığın ve küçük aile işletmelerinin devam etmesinde kritik bir rol oynuyor. S.S. Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği’ne bağlı olarak faaliyet gösteren S.S. İzmir Su Ürünleri Kooperatifleri Bölge Birliği, 31 kooperatif ve toplam 1.824 ortakla bölgedeki balıkçıların sesi olma misyonunu taşıyor.
Geleneksel balıkçılığın önemi
S.S. İzmir Su Ürünleri Kooperatifleri Bölge Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Güven, kooperatif üyelerinin genellikle 12 metreden küçük teknelerle avcılık yaptığını belirterek, “Balıkçılık, en eski mesleklerden biri olup, bizler geleneksel yöntemlerle avcılık yapan küçük aile işletmeleriyiz. Sadece ekmeğimizi sudan çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumun beslenmesine de katkı sağlıyoruz” dedi.
Kooperatif ortaklığının belirli şartlara bağlandığını ifade eden Güven, “Bu meslek nesilden nesile aktarılıyor. Kooperatif üyesi olmak için bölgede ikamet etmek ve balıkçılıkla uğraşmak gerekiyor. Ayrıca balıkçılık için ruhsat sahibi olunması şartı var” diye konuştu.
Balıkçılıkta hızlı para döngüsü
Avlanan ürünlerin pazarlama sürecine değinen Güven, “Balıkları mezat, hal veya anlaşmalı noktalar üzerinden tüketiciye ulaştırıyoruz. Bölgemizde 14 kooperatif mezat sistemiyle satış yaparken, diğerleri anlaşmalı yerlere teslim ediyor. Kooperatifler, teslim edilen ürünlerin ödemesini en geç ertesi gün yapıyor. Bu sayede balıkçı pazarlama ile değil, sadece avlanma ile ilgileniyor” dedi.
Güven, kooperatiflerin yasalarla uyumlu hale gelerek intibak ana sözleşmelerini bütün su ürünleri kooperatiflerinin kabul ettiğini de ekledi.
Balıkçılıkta yaşanan sorunlar neler?
Balıkçılığın geleceğine dair kaygılarını dile getiren Güven, “Denizlerdeki ürün stokları azalıyor. İklim değişikliği, çevresel faktörler, nüfus artışı ve kayıt dışı avcılık nedeniyle stoklar hızla tükeniyor. Diğer yandan maliyetlerin artması gelir kaybına neden oluyor. Genç nesil bu nedenle balıkçılığa ilgi göstermiyor” ifadelerini kullandı.
Balıkçılığın meslek olarak tanımlanmamasının da büyük bir eksiklik olduğuna dikkat çeken Güven, “Meslek tanımı olmaması nedeniyle balıkçılık bir hobiye dönüşüyor. Meslek tanımı yapılmalı ve balıkçılar için yasal bir statü belirlenmelidir” dedi.
Pazarlamada yeni modeller gerekli
Kooperatiflerin balık fiyatlarını belirleme yetkisine sahip olmadığını belirten Güven, “Mezatlarda fiyat belirleyebiliyoruz ancak fazla ürün varsa piyasanın belirlediği fiyata satmak zorunda kalıyoruz. Bunu önlemek için birlik olarak bir işleme tesisi kurmayı planlıyoruz. Bu sayede ürünleri katma değerli hale getirerek fiyat kontrolü sağlamak istiyoruz” diye konuştu.
Girdi maliyetlerinin yüksek ve değişken olmasının da balıkçılığı zorlaştırdığını dile getiren Güven, “Mazotta ÖTV indirimi var ancak küçük balıkçılar yeterli kayıt tutmadıkları için bu desteklerden tam olarak faydalanamıyorlar” dedi.
"Kooperatifler de yeni faaliyetler yapılmalı"
Sektördeki sorunlara karşı çözüm önerileri sunan Güven, şunları söyledi:
"Öncelikle kaçak avcılığın önüne geçmek lazım. Böylelikle ürün stoklarımız artmaya başlayacaktır. Avlanmayı kayıtlı balıkçıların yapması gelir elde etmek ve mesleğe devam etmek için çok önemli. Balıkçılıkta meslek tanımının yapılması gecikmiş bir konu. Bu tanımın yapılması gerekiyor. Meslek tanımı, sadece tekne sahiplerini ilgilendirmiyor. Hayatını balıkçılıktan kazanan diğer kişileri de ilgilendiriyor. Pazarlama faaliyetleri sırasında, balıkçıların fiyatlar üzerinde daha güçlü söz sahibi olabilmek ve kendi ürünlerini değerlendirebilmek için, mümkünse kendi satış zincirlerinin kurulmasının yollarını aramalıdır. Bunun da yolu kooperatifleşmeden geçmektedir. Kooperatifler de yeni bazı faaliyetler yaparak ortaklarının daha kazançlı olmalarını sağlamalıdır. Kooperatifler aynı zamanda girdi temini sırasında ortakları adına topluca alımlar yapabilmelidir. Bu şekilde daha denize çıkmadan para kazanmaya başlayabilirler."