Adolf Hitler, Nazi Almanyası’nı çok hızlı bir yükseliş sürecine sokmuş, ancak bu yükselişi kontrol edemeyecek kadar "daha fazla!" hırsına kapılmıştı. Bu hırs, onu geri çekilmeyi ve kaybetmeyi kabullenemeyen bir lider haline getirdi. İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, tüm umudunu General Felix Steiner’in düzenleyeceğini düşündüğü bir saldırıya bağlaması, Hitler’in gerçeklikten ne kadar koptuğunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak tarihe geçti.

Berlin’in kuşatılması ve Hitler’in umutsuz planı

1945 yılının ilkbaharında, Sovyet ordusu Berlin’e doğru ilerliyordu ve Almanya’nın doğu cephesi çökmek üzereydi. Nazi Almanyası her taraftan kuşatılmış durumdayken, Hitler Berlin'deki Führerbunker'de, savaşın gidişatından giderek daha kopuk bir hale gelmişti. Gerçeklere gözlerini kapatmış, sadece zafer hayalleri ve imkansız kurtuluş senaryoları üzerine odaklanmıştı.

Steiner’in saldırısı: Gerçekçi olmayan beklentiler

Hitler, Berlin’e ilerleyen Sovyetler Birliği’ni durdurmak amacıyla General Felix Steiner’e bir karşı saldırı emri verdi. Ancak Steiner’in komutası altındaki birlikler, yetersiz donanıma sahipti ve büyük bir saldırı düzenlemek askeri açıdan imkansızdı. Hitler ise bu gerçekleri göz ardı ederek, Steiner’in saldırısının Sovyet ilerleyişini durdurabileceğine ve savaşı lehine çevirebileceğine inanıyordu. Bu yersiz inanç, Hitler’in askeri gerçeklikten ne kadar koptuğunu ve kendi ordusunun kapasitesine dair aşırı iyimserliğini gösteriyordu.

Aspendos Opera ve Bale Festivali başlıyor: Hangi temsil ne zaman? Aspendos Opera ve Bale Festivali başlıyor: Hangi temsil ne zaman?

Hitler’in öfke nöbeti ve psikolojik çöküşü

Savaşın başındaki hızlı ve başarılı saldırılarının yeniden yaşanmasını isteyen Hitler, Steiner’in beklediği gibi bir saldırı gerçekleştiremeyeceğini anladığında büyük bir öfke nöbeti geçirdi. Bu olay, Hitler’in gerçeklikten ne kadar uzaklaştığını ve psikolojik çöküşünün ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi.

Steiner’in saldırısı başarılı olsaydı?

Steiner’in saldırısının başarılı olması imkansızdı. Sovyet ordusu Berlin’e büyük bir kuvvetle ilerlerken, Steiner’in emrindeki birlikler yorgun, yetersiz donanımlı ve Sovyetler karşısında çok zayıf durumdaydı. Bu şartlar altında, Steiner’in saldırısının savaşın seyrini değiştirme ihtimali yoktu. Sonuç olarak, Hitler’in son umudu da tükenmiş, Berlin’in düşmesi ve Almanya’nın kesin yenilgisi kaçınılmaz hale gelmişti.

Hitler'in bu süreçte gerçeklikten ne kadar koptuğunu ve psikolojik çöküşünü görmek isteyenler, bu dramatik anları "Downfall" (Çöküş) filminde temsili bir sahneyle izleyebilir.

Muhabir: Mehrican Candemir