GÜNCEL

Hastane faciası: “Nakil sırasında çocuğumun ciğerlerine kan doldu”

Açılışını dört yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı hastanede sıcak su borusunun patlaması üzerine yenidoğan yoğun bakım ünitesi olarak kullanılan bölümünün tavanı çöktü. Nakil sırasında bebeğini kaybeden Şentürk ailesi, olayın ihmal olduğunu ve suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Abone Ol

İstanbul'da bulunan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi yeni doğan yoğun bakım ünitesinde tavan çöktü. Kaza sonrası bulundukları bölümden başka bir bölüme nakledilen üç prematüre bebekten biri olan 'Karan' hayatını kaybetti. Yaşananların ihmal olduğunu belirten Karan bebeğin annesi Büşra Şentürk, “Benim çocuğumun ciğerlerine nakil sırasında kan doluyor. Bu da hastaneden kaynaklı bir şey yani. Ne aranıp özür dilendi ne bir baş sağlığı dilendi. Ben ne yollarla bu çocuğu elde ettim ve hastanenin belki de ufak denilebilecek kadar önlemsizliği yüzünden benim çocuğum şu anda hayatta değil. Ben küçücük çocuğumu toprağa gömdüm” dedi.

İstanbul’un Bakırköy ilçesindeki Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nin 2 Ağustos’ta sıcak su borusunun patlaması üzerine yenidoğan yoğun bakım ünitesi olarak kullanılan bölümünün tavanı çöktü. Yoğun bakım ünitesinde tedavi görmekte olan sekiz bebek itfaiye ekipleri tarafından tahliye edilmeye başlandı. Kuvözde tedavi gören yenidoğan prematüre bebek Karan, bulunduğu bölümden nakledilirken hayatını kaybetti.

Karan bebeğin ailesi, o gün neler yaşandığını anlattı. O güne kadar bebekleri olmadığı için özel bir kliniğin yönlendirmesiyle başvurdukları hastanede 1 Ağustos’ta bebeğini dünyaya getirdiğini söyleyen Büşra Şentürk, “Çok uzun, zorlu bir yoldan geçtik. Hem maddi hem manevi olarak. Temmuz ayı itibariyle hiçbir sıkıntı yoktu. Hiçbir sıkıntı yaşamadık tüm gebeliğim normal bir süreçte ilerliyordu. Temmuz ayı itibarıyla bende tansiyon problemi olmaya başladı. Tansiyonum yükselmeye başladı. Ben de gebelik zehirlenmesi olabileceğini, şu anda hastalığın olmadığını ama belirtilerin olduğunu ve bunun için benim perinatoloji bölümüyle devam etmem gerektiğini söyledi. Bunun üzerine devlet hastanesine yönlendirdi. Araştırmalarım sonucunda Cerrahpaşa'yı buldum ve ayın 18'inde kontrol amaçlı gittim. Ve 15 günlük bir yatış sürecine girdim. Sabah 08.00'a doğru apar topar sezaryen ile doğumumu gerçekleştirdim. 1 Ağustos 08.16'da benim doğumum gerçekleşti. Ve çocuğum 6,5-7. Ayına yeni girdiği için prematüre olarak doğdu. Doktorumuz doğduğunda eşime bu şekilde bilgilendirme vermiş; çocuğunuz ilk doğduğunda iğne yapıldığından kaynaklı ciğerlerinden kendi başına nefes alabildi dedi. Ama prematüre olduğu için doğal olarak yeni doğan kuvözüne koymaları gerekliydi. Hatta şöyle bir detay var; bunlar prematüre çocuklar olduğu için çok hassaslar, daha tam olarak gelişmedikleri için ciğerleri, organları; ameliyathane ile yeni doğan yoğum bakımının arasındaki koridor beş dakikalık olmasına rağmen, götüren kişi 15 dakikada götürüyor neredeyse. En ufak bir sarsıntıyla çocuk zarar görmesin diye” dedi.

“Ne aranıp özür dilendi ne bir baş sağlığı dilendi”

Anne Şentürk, olay gününe kadar çocuğunun sağlığında herhangi bir sıkıntı olmadığını söylüyor. “İlk gün çocuğum gece kendi başına nefes almakta zorlandığı için entübe edildi. Ben zaten orada yattığım için her gün gidip çocuğumu görüyordum” diyen Şentürk, olayı hastaneden aranmalarıyla öğrendiklerini belirtiyor:

“Olayın olduğu gün akşam beş civarı çocuğumu görmeye gittim. Elimde görüntüleri de var, her gittiğimde çocuğumun fotoğraf ve videolarını çekiyordum hatta odalarda da kameralar var. Ben o gün gittiğimde çocuğumun durumu gayet sağlıklıydı. Göğüs kafesinde nefes alışverişi normale dönmüştü, rengi yerine gelmişti. Gözlerini açtı baktı bize. Doktora bilgi sorduğumuzda, 'Biz öğlen 12.00'da ilaç yaptık, ilacımız işe yaradı, çocuğunuzun ciğerleri daha iyi. Şu anda daha sağlıklı diye bilgilendirdi. Bu olayın gecesinde bu talihsiz olay yaşanıyor. Ben zaten odamdaydım. Olay yaşanıyor ve eşim aranıp haber veriliyor. Tavandan geçen 80 derecelik sıcak su boruları patladı. Bunun üzerine tavan çöküyor. Bir koridor düşünün, sağlı sollu odalar var. Ve her çocuğa ait bir kuvöz. Eşime şunu açıklıyorlar; 8 tane çocuğu tahliye ettik. Üç bebek kritikti sizinkiyle beraber. Hatta bir tanesine üç kere kalp masajı yapmışlar. Dördüncüye tekrar yaptıklarında çocuk hayata dönmüş. Kimisini camdan tahliye etmişler kimisini içerden tahliye etmişler. Benim çocuğum neden diğerleri gibi camdan tahliye edilmedi de içerden tahliye edildi? Belki de benim çocuğumu da camdan tahliye etselerdi benim çocuğum yaşayacaktı. Benim çocuğumun ciğerlerine nakliye sırasında kan doluyor. Bu da hastaneden kaynaklı bir şey yani. Ne aranıp özür dilendi ne bir baş sağlığı dilendi. Ben ne yollarla bu çocuğu elde ettim ve hastanenin belki de ufak denilebilecek kadar ihmalkarlığı yüzünden benim çocuğum şu anda hayatta değil. Ben küçücük çocuğumu toprağa gömdüm. Çocuğuma biz ‘Karan’ ismini koymuştuk.”

“Tahliye sırasında benim bebeğimin ciğerlerine kan doldu”

Gece saat 03.20’de hastaneden arandığını ifade eden baba Turgut Şentürk ise “Bu kadar basit bir ihmal çocuğumun hayatına mâl oldu” diye anlatıyor. Şentürk, olay gecesine ilişkin şunları söylüyor:

“Olay gecesi beni aradılar. 'Bebeğiniz rahatsızlandı acil hastaneye gelmeniz gerekiyor dediler. Yoğun bakım ünitesinin önünde beklerken doktor geldi yanında sanırım asistanları vardı. Eşime doğum yaptıran doktor geldi. 'Talihsiz bir olay yaşandı. Asma tavan arasından geçen 80 derecelik sıcak su borusu patladı' dedi. Ve de buna bağlı tavanın çöktüğünü söyledi. Bazı bebekleri camı kırarak tahliye ettiklerini bazılarını da normal yerle tahliye ettiklerini söyledi. Tahliye sırasında benim bebeğimin ciğerlerine kan dolduğunu, o kanı tahliye edip tekrar müdahale ettiklerini yalnız müdahalenin bebeği kaybettiğini söyledi. Eşimi kaldırdık, ona söyledik. Zaten bir sene uğraşmıştık tüp bebek tedavisiyle olan bir çocuktu. Sonucunda bu kadar emekler, bu kadar çabanın boşa çıkması, bu kadar basit bir ihmal çocuğumun hayatına mal oldu. Bizi mağdur ettiler. Olay yeri inceleme gitmiş. Bebeği oradan alıp adli tıpa götürdüler. Biz de dün cenazemizi teslim alıp ufacık günahsız bir sabiyi böyle ihmaller yüzünden kendi ellerimle toprağa verdim, 35 yaşımda bana böyle bir acı yaşattılar.”

“Suç duyurusunda bulunacağız"

Avukat Dilan Çakmak, olaya ilişkin hukuki süreci başlattıklarını bildirerek, “Öncelikle suç duyurusunda bulunacağız. Yaşadıkları zararın maddi manevi telafisi mümkün değil özellikle manevi boyutunda ama maddi olarak da çok ciddi ve külfetli bir süreç sonucu yaşanan ekstra kayıplar var. O yüzden onunla alakalı hukuk mücadelemizi başlatacağız” diyor.

Açılışını Erdoğan yapmıştı

Facianın yaşandığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi, pandemi döneminde Atatürk Havalimanı yerleşkesine 45 günde inşa edilmiş ve açılışını 31 Mayıs 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yapmıştı.

Erdoğan, gerektiğinde tamamı yoğun bakım için kullanılabilecek bin sekiz yatak kapasiteli hastanenin yurt dışından gelecek hastalara da hizmet edebilecek durumda olduğunu belirterek, “Yurt dışından bir hasta geliyorsa, uçakla gelip hemen bir yaya mesafede hastaneye gelecek tedavisini olacak ve tedaviden sonra da yine uçakla buradan nereye gidecekse uluslararası ise uluslararası, ulusal ise ulusal olarak hemen ulaşabileceği menziline ulaşacaktır” demişti.