SERCAN ENGEREK / ÖZEL

Sokakta yaşayan hayvanlarla ilgili kamuoyunda “katliam yasası” olarak anılan ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonundan AK Partili ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla geçen yasa teklifinin ilk beş maddesi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Teklifte hayvanlara ötanazi (öldürme) öngören kritik 5. madde TBMM’den geçerken muhalefetin 5. maddenin tekliften çıkarılmasına ilişkin önergesi reddedildi.

AK Parti’nin hayvan karşıtı bazı derneklerle birlikte hazırladığı “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile sokakta yaşayan evcil hayvanların, özellikle de köpeklerin sokaktan toplatılması öngörülüyor.

Türkiye’nin en eski araştırma gruplarından KONDA’nın temmuz ayında gerçekleştirdiği araştırma, toplumun yüzde 85’inin sokak hayvanlarının çeşitli gerekçelerle idare eliyle öldürülmesine karşı olduğunu ortaya koydu. Veteriner hekimler, barolar, sivil toplum kuruluşları (STK), yaşam savunucuları aylardan beri düzenledikleri mitinglerde yasanın geri çekilmesi için çağrı yaparken, hayvanlarının yaşamının oylama konusu yapılamayacağına dikkat çekti.

Kamuoyunda infial yaratan yasa tasarısı, AK Partili yöneticiler ve evcil hayvanların sokakta yaşamasına karşı propaganda yapan derneklerin dayatması olarak görülüyor. 26-29 Temmuz günlerinde Meclisin ziyaretçi girişine yasaklanmasının temel nedeni de kamuoyunun tepkisini, STK’lerin, hak savunucularının protestolarını ortadan kaldırmak diye belirtiliyor.

“Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” kamuoyunda önce “uyutma” sonra da “ötanazi” ifadeleriyle dolaşıma sokuldu. Sokakta, parkta; şehrin muhtelif yerlerinde yaşayan, toplum bireylerinin mamasını, suyunu verdiği, hastalandığında veterinere götürdüğü tüm hayvanların sokaklardan toplatılarak barınaklara veya kanundaki ismiyle bakımevlerine götürülmesini öngören 17 maddelik yasa teklifiyle 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hedef alındı.

“Tedbir dedikleri şey, hayvanların öldürülmesi”

Yasa teklifinin, sokaktaki sağlıklı hayvanlara “ötanazi” yapılmasını (öldürülmesini) öngören beşinci maddesi, Komisyondaki görüşmeler sırasında AK Parti’nin önergesiyle değiştirilerek teklif metninden çıkarıldı. Peki sokakta yaşayan köpeklerin bulunduğu yerde yaşamasına karşı tehditler ortadan kalktı mı?

Hayvan Hakları İzleme Komitesinin (HAKİM) Koordinatörü Fatma Biltekin, tekliften “ötanazi” kelimesi çıkarılsa da sokakta yaşayan köpekler için “öldürme” tehdidinin ortadan kalkmadığını söylüyor. Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonunda farklı muhalefet partilerinden vekillerin karşı çıkmasına rağmen kabul edilen teklifin beşinci maddesini hatırlatan Biltekin, şöyle diyor:    

“Teklif ‘insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlara 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 9. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen tedbir uygulanır’ diyor. Tedbir dedikleri şey hayvanların öldürülmesi. Yine bu madde de ‘hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen’ köpeklerin öldürüleceği söyleniyor. Bu çok muğlak bir tanım! Biz sahada havladığı için, boyutu büyük olduğu için saldırgan olarak tanımlanıp şikâyet edilen hayvanlar olduğunu biliyoruz. En büyük tehlikelerden biri de yine bu madde de ‘yerel yönetimler sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde ‘Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamında gerekli idari tedbirleri almaya yetkilidir’ ibaresi. Bu sözleşmeye göre popülasyon fazla denilerek, başka hiçbir gerekçe göstermeden tüm köpekler öldürülebilecek.”

Kanundaki “yerinde yaşatma” ilkesi ortadan kaldırıldı

Mevcut 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun “Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır” denilen 6. maddesi Komisyonda onaylanan teklifle değiştirildi. Bunun yerine “hayvanları hayvan bakımevi kurarak sahiplenmek” ibaresi eklendi. Yasa teklifinde “Bakımevlerine alınan hayvanlar Bakanlık veri sistemine kaydedilir ve rehabilite edilenler, sahiplendirilinceye kadar hayvan bakımevlerinde barındırılır” denildi. 

Şimdiye kadar kedi ve köpek gibi evcil hayvanların aşılanmasından, kısırlaştırılmasından ve tedavi, rehabilite edilmesinden sonra sokaktan alındığı yere bırakılması; “yerinde yaşatma” ilkesi esasken, teklifin bu maddesi tüm hayvanların sokaklardan toplanmasını öngörüyor.

Türkiye’de il, ilçe, belde olmak üzere bin 400 belediye var. Mevcut 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre nüfusu 25 bini aşan il ve ilçe belediyeleri hayvanların rehabilitasyonunun sağlanması amacıyla bakımevleri kurmakla yükümlü. Mevcut yasada geçen bakımevleri, tedaviye ihtiyaç duyan hayvanlar için kurulan yerler olarak istisna niteliğindeyken, “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile “bakımevleri” tüm hayvanların sokaktan toplatılarak konulacağı yerler olarak tanımlandı.

Bakımevleri ihtiyaç duyulanın yüzde 3’ünü karşılıyor

Türkiye’de bin 400 belediye olmasına rağmen şu an 105 bin kapasiteli 322 “bakımevi” var. Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin açıklamasına göre, hayvan sayısı teklifte belirtildiği gibi 4 milyon olarak kabul edilirse, mevcut barınak kapasitesi ihtiyaç duyulanın yalnızca yüzde 3’ünü karşılıyor. 24 Haziran 2004’te yürürlüğe giren 5199 sayılı Kanun, bakıma muhtaç hayvanlar için bakımevleri kurulmasına hükmetmesine ve kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bugüne 22 yıl geçmesine rağmen belediyeler yeterli sayıda ve hayvanların sağlık bir şekilde yaşayabilecekleri bakımevleri kurmadı.

Ormanda yetişen mucize bitkiler: Şifalı otların izinde Ormanda yetişen mucize bitkiler: Şifalı otların izinde

“Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile belediyeler tekrar bakımevi kurmakla görevlendirildi. Teklifte 2028 yılının sonuna kadar bakımevleri kurulmasını öngören madde şöyle:

“Belediyeler 31/12/2028 tarihine kadar birinci fıkra gereğince hayvan bakımevleri kurmak, rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek ve sahipsiz hayvanlara sahiplendirilinceye kadar bakmak için kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin binde beşi oranında kaynak ayırır. Bu oran büyükşehir belediyelerinde binde üç olarak uygulanır. Bu fıkra uyarınca ayrılan ödenekler başka bir amaç için kullanılamaz.”

“Var olan bakımevleri birer ölüm kampı”

Teklifte belirtildiğine göre sokaklarda 4 milyona yakın hayvan yaşıyor. Peki, bakımevleri bulunmadığı hâlde hayvanların sokaklardan toplatılması ne anlama geliyor? HAKİM Koordinatörü Fatma Biltekin, “Teklifte belediyeler 4 milyon köpeği alsın, bakımevlerinde tutsun deniliyor. Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’ne göre popülasyonun fazla olduğuna karar verilirse hiçbir gerekçe aranmadan ‘ötanazi’ uygulanabilecek. Bu da bakımevine alınan tüm köpeklerin popülasyon fazla denilerek öldürülmesi demek. Teklifte belediyelere bakımevi açmak için 2028 sonuna kadar süre verilse de hayvanların yasa çıkar çıkmaz toplatılması isteniyor” diyor.

Biltekin, mevcut hayvan bakımevlerinde hayvanların sağlıksız koşullarda barındırıldığını, hayvanlara karşı işlenen suçları, bakımevlerinin hayvanlar için ömür boyu hapis demek olduğunu hatırlatıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın örnek gösterdiği Konya Büyükşehir Belediyesine ait Hayvan Rehabilitasyon Merkezinde 16 Kasım 2023’te sağlık teknisyeni Murat Bacak bir köpeği kürekle vurarak öldürmüş ancak buna rağmen cezasız bırakılmıştı. Erdoğan’ın “yerinde incelediğini” söyleyerek yine örnek gösterdiği Beykoz Belediyesinin “Hayvan Rehabilitasyon Merkezi”nde de birçok hayvanın öldürüldüğü, hayvanların kalbine çamaşır suyu enjekte edildiği, hayvanların canlı olarak morga atıldığı; AK Parti’nin yönettiği Ümraniye Belediyesine ait barınakta ise yaralı olarak getirilen hayvanların tedavi altına alınmadığı ve barınakta bulunan sağlıklı hayvanların da “uyutularak” öldürüldüğü ortaya çıkmıştı.

“Var olan bakımevleri birer ölüm kampıyken hayvanların buralara alınıp iyi bakılacağını düşünmenin hiçbir makûl tarafı yok” diyen Biltekin, şunları söylüyor:

“Ayrıca belediyelerin böyle bir alanı ve bu kadar hayvana bakabilecek bütçesi de yok. Bu durumda tek gösterilen yol katliam anlamına geliyor. Üstelik yıllardır söylüyoruz: Mahallemizdeki, insana alışkın hayvanları oradan aldığınızda yerlerini şehrin çeperlerinde insana alışkın olmayan hayvanlar dolduracak. Buna vakum etkisi deniliyor. Bu yüzden de ‘al-kısırlaştır-aldığın yere bırak’ uygulaması en etkili yol.”

Türk Veteriner Hekimleri Birliği tarafından yapılan açıklamada “Toplatılan hayvanlara ne olacağı sorusu kaygı yaratmaktadır. Kanun teklifinde belediyelere bakımevi yapması için 2028 yılına kadar süre verildiğine göre mevcut durumda bakımevi olmayan belediye yöneticileri “öldürmek veya hapis cezası” arasında tercih yapmak zorunda kalacaktır” deniliyor.

“Bakımevlerindeki hayvanlar ilk önce öldürülecek olanlar”

Mevcut 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre bazı köpek ırkları “tehlike arz eden ırklar” olarak tanımlanıyor. 7 Temmuz 2021’de yapılan değişikliğe göre “tehlike arz eden ırktaki” köpek türlerini veya bu köpeklerin melezlerini üreten, sergileyen, takas eden, ülkeye girişini, satışını, reklamını yani bu hayvanların ticaretini yapan kişilere idari para cezası getirildi.

HAKİM Koordinatörü Fatma Biltekin, bulunması hâlinde bakımevlerine götürülen bu köpeklerin ömür boyu hapsedildiğini söylüyor. Biltekin’e göre AK Parti’nin “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile öncelikle “tehlike arz eden ırk” olarak belirlenmiş olan ve bakımevlerinde tutulan köpekler öldürülecek. 2021’de iki türün daha “tehlike arz eden ırklar” listesine eklendiğini belirten Biltekin, şöyle diyor:

“Mevcut kanuna göre bazı köpekler ırkları nedeniyle ‘tehlike arz edenler’ olarak tanımlanıyor. Bu türlerin yuvalandırılması, üretimi, satışı, sergilenmesi yasak. Bu yüzden bu hayvanlar bakımevlerinde ömür boyu hapse mahkûm ediliyor. Bu yasa bu şekilde kabul edilir ise bakımevlerindeki sayısını bilmediğimiz bu hayvanlar direkt öldürülecek. Çünkü teklifin 5. maddesi ‘sahiplenilmesi yasak olanlara 5996 sayılı kanununun 9. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen tedbir uygulanır’ diyor. Bu hayvanların yaşayabilmesi için de teklifin geri çekilmesi gerekiyor. Teklif geçerse ilk önce öldürülecek hayvanlar bunlar. Çünkü bakımevlerinde yeni gelecek hayvanlara yer açmak gerekecek. Ayrıca tehlike arz eden ırkların listesinin genişletilme riski var.”

Editör: Sercan Engerek