BURCU YANAR/ÖZEL HABER

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, her yıl kadın hakları mücadelesinin gücünü ve toplumsal eşitlik için verilen emeği kutlamak adına önemli bir gün ancak bu özel günün sadece bir kutlama olmaktan öte, toplumsal eşitsizliklere dikkat çekmek, kadınların karşılaştığı zorlukları görünür kılmak ve geleceğe dair adımlar atmak adına bir dönüm noktası olması gerekiyor. Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Avukat Hülya Gültekin, kadınların iş hayatında, siyaset arenasında ve ailede eşit haklara sahip olması gerektiğine dikkat çekti.

Toplumsal eşitlikte gerideyiz

Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Avukat Hülya Gültekin, “Derneğimizin amacı haklar bazında eşit hale getirmek. Kadın bir insandır ve iş hayatında, siyasi hayatta, toplumsal hayatta ve aile hayatında eşit haklara sahip olmalıdır. Kanunlarımız bu eşitliği öneriyor ancak uygulamada bu eşitliği göremiyoruz. Birçok ülkede eşitliğin kanunlarla yeterli olmadığı ve kadınlar lehine bazı uygulamalar yapılması gerektiği belirtilmişti. İsveç, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerde özellikle siyasi katılımın sağlanabilmesi için bazı kanunlarda kotalar, kadınlar lehine fermuar sistemi ve cezai yaptırımlar gibi öneriler getirilerek uygulamada da başarıyla sonuçlanmıştır. Ne yazık ki Türkiye toplumsal eşitlik kapsamında 146 ülke arasında 130. sırada yer alıyor. Birçok Afrika ülkesinin bile gerisindeyiz” dedi.

Fermuar sistemi uygulanmalı

Siyasette fermuar sistemi getirilmesi gerektiğini söyleyen Hülya Gültekin, “Siyasi partiler kanununda kesinlikle değişiklik yapılmasını önemsiyoruz. Birçok parti kendi tüzüklerinde kotalar getirdi fakat fermuar sistemini uygulamadığı için o kotalar kadınların seçilmeyecek noktalara konmasıyla uygulanamaz hale geldi. Fermuar sisteminde bir kadın bir erkek oluyor. Toplamda 10 kişi oluyorsa 5 kadın 5 erkek olarak bulunması gerekiyor. Şu an bunu uygulayan bir parti yok” diye konuştu.

Belediyeler ne yapabilir?

İzmir’de Ekrem İmamoğlu için binler yürüdü: “Faşizme karşı birleşin!” İzmir’de Ekrem İmamoğlu için binler yürüdü: “Faşizme karşı birleşin!”

Belediyelerin kadın çalışmaları yapması gerektiğine değinen Gültekin, “Avrupa Yerel Yaşamda Kadın Erkek Eşitliği Şartı (CEMR) var. Burada yerel yönetimlerin yapabilecekleri işlemlerden bahsediliyor. Bunun yerel belediyeler tarafından imzalanmasına öncülük ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, buca Belediyesi, Konak Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi bunu imzaladı. Diğer belediyelerin de bu imzayı atmasını umut ediyoruz. Belediyeler bunu imzalayınca kadın çalışmaları yapmak zorunda kalacaklar ve bunu rapor olarak CEMR’in bir üst kuruluna sunacaklar” ifadelerine yer verdi.

Toplumsal cinsiyet eşitliği silindi

İstanbul Sözleşmesi konusunda da açıklamalarda bulunan Başkan Gültekin, “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284 sayılı kanun) var diyorlar ama İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı olarak bu kanun çıkartılmıştı. İstanbul Sözleşmesi’nin bazı kısımları bu kanun içinde yok. Örneğin devletin toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda politika üretmesi. Eğer İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmemiş olsaydı biz devletten politika üretilmesini isteyebilecektik ve sivil toplum örgütleri olarak rapor hazırlayacaktık. Grevio komitesine bu raporu sunacaktık. Bu rapor ise devletin bazı şeyleri yapmasını zorunlu hale getirecekti ama imza çekilince bu zorunluluktan kurtulmuş oldular. Zaten imza çekilmeden önce de toplumsal cinsiyet eşitliği kelimesi tüm devlet kurumlarından silindi. İstanbul Sözleşmesi ise şunu der; kadına karşı şiddetin esas temeli toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğar. Eğer sen bu toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermezsen kadına karşı şiddet devam edecektir” açıklamasında bulundu.

Kadın yılı ilan edilmeli

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan etmesi üzerine de konuşan Hülya Gültekin, “2025 yılının aile yılı ilan edilmesiyle kadın daha çok ailenin içerisinde bir fert değil de aile içerisinde görülüyor. Bir de düşük nüfus sebep gösterilerek kadınlar doğurmaya teşvik ediliyor. Doğurganlık ise kadının siyasi alandan ve iş hayatından uzaklaşmasını daha da derinleştiriyor. O yüzden aile yılından çok kadın yılı ilan etmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha fazla çalışma yapması gerekiyor” dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ