İzmir'in Şanlıurfa il sınırındaki Göbeklitepe, bilinen en eski tapınak kompleksi olarak tarihe geçmiş bir alan. Ancak, bu büyük keşif bir tesadüf sonucu değil, dikkatli gözlemler ve teknoloji sayesinde gerçekleşti. Amerikalı bilim insanları, 1960’lı yıllarda elde ettikleri uydu görüntüleri ile Göbeklitepe’nin bulunduğu tepeyi tespit etti. Görüntülerde, doğal kayaç yapısına sahip tepenin zirvesinde anormal bir tıraşlanma fark edildi. Bu fark, bölgedeki tarihi kalıntıların varlığını şüpheye düşürdü. Ancak, ilk olarak Roma İmparatorluğu’nun eski ileri karakollarının temellerine benzer bir keşif olarak değerlendirildi.
Heykellerin bulunmasından sonra gerçek keşif başladı
Tarihin derinliklerine ışık tutan bu keşif, 1984 yılında yerel çiftçi Şavak Yıldız'ın tarlasında heykeller bulmasıyla bir adım daha ileriye gitti. Müzeye götürülen bu heykeller o dönemde pek önemsenmedi ve depo köşelerine kaldırıldı. Ancak 1990’ların başında Alman arkeolog Klaus Schmidt, müzede rastladığı heykelleri inceleyerek bölgeye ilgisini yoğunlaştırdı. Ardından yaptığı kazılar, Göbeklitepe'nin sadece bir Roma yerleşkesi değil, insanlık tarihinin en eski tapınak kompleksi olduğunu ortaya koydu. Bu keşif, hem arkeoloji dünyasında hem de insanlık tarihi yazımında çığır açtı.
Uydu görüntülerinin sağladığı erken ipucu
Amerikalıların 1960’lardan kalan uydu görüntüleri, günümüz teknolojileriyle kıyaslandığında belirsiz olsa da o dönemin imkanları göz önünde bulundurulduğunda büyük bir buluştu. Google Earth veya diğer uydu platformları ile bu görüntülere ulaşmak mümkün olmamış olsa da, 1985 tarihli görüntülerde tepenin zirvesindeki tıraşlanmış alanın izleri net bir şekilde görülüyor. 2006 yılında yapılan kazılarla bu alan açığa çıkarken, daha önceki yıllarda, 1960’lı yıllarda çekilmiş uydu görüntülerinde dikkatlice bakıldığında Göbeklitepe’nin keşfinin temellerinin atıldığı açıkça anlaşılabiliyor.
Yeni bilgiler ve kaybolan görüntüler
Bu erken keşfi destekleyen bir diğer bilgi ise Arkansas Üniversitesi’ne ait "Corona Atlas" isimli bir platformda yer alan 1960'lar dönemi uydu görüntüleri. Casus uydulara ait olduğu iddia edilen bu görüntüler, o dönemdeki teknolojik sınırlara rağmen, arkeologlara bu alanın önemini fark ettirmiş olabilir. Ancak, zamanla kaybolan ve gizli tutulan görüntüler, bu keşfin doğru bir şekilde belgelenmesinin ve dünyaya duyurulmasının önünü tıkamış olabilir. Yine de, 1985 yılına ait bazı görüntüler, Göbeklitepe’nin kazılmadan önceki durumunu anlamak için önemli bir ipucu sunuyor.