Gelibolu, tarihi boyunca sadece Çanakkale Savaşı ile değil, birçok dönemde stratejik bir öneme sahip olmuştur. Bu önemli ilçenin geçmişine dair önemli kesitler…
Coğrafi ve tarihî önemi
Gelibolu, coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca Bizans ve Osmanlı gibi büyük imparatorluklara başkentlik yapacak İstanbul'un güvenliği için kritik bir rol oynamıştır. 17. yüzyıl tarihçilerinden Safi Mustafa Efendi, Gelibolu'yu "Derya-i Sefid'in kilidi" olarak tanımlamıştır.
Roma dönemi ve ticaret
Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir ticaret merkezi olan Gelibolu, 5. ve 6. yüzyılda gerçekleşen Arap akınlarıyla zarar görmüştür. Bizans İmparatoru I. Justinianus, kenti onarsa da, bu tahkimat yetersiz kalmıştır.
İsyan ve Haçlı Seferleri
- yüzyılda General Bardas Phocas, Gelibolu'ya hakim olmuştur. Dördüncü Haçlı Seferi sırasında ise Latinlerin kontrolünde olan Gelibolu, İznik İmparatorluğu ile çatışma yaşamıştır.
Venedik ve Ceneviz Mücadelesi
- yüzyılda, Gelibolu, Venedik Cumhuriyeti ile Cenevizlilerin Ege ve Boğazlar üzerindeki üstünlük mücadelesinde önemli bir liman kenti olmuştur. Bu dönemde Gelibolu, Osmanlıların da dikkatini çekmiştir.
Osmanlı dönemi ve askeri üs
Osmanlılar Gelibolu'yu ele geçirerek burayı bir askeri üs haline getirmiştir. 15. yüzyılda burada kurulan tersane, Osmanlı donanmasının gelişimine katkı sağlamıştır.
Gelibolu ve Çanakkale Savaşı
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Gelibolu yarımadası İtilaf Devletleri tarafından hedef alınmıştır. Osmanlı ordusu, bu bölgede destansı bir savunma yaparak düşman kuvvetlerini durdurmayı başarmıştır.
Gelibolu, tarihi boyunca üstlendiği bu önemli rollerle, sadece bir savaş alanı değil, aynı zamanda stratejik ve kültürel bir merkez olmuştur. Bu tarihî dokuyla yeniden hatırlanan Gelibolu, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgelerinden biri olmaya devam edecektir.