Haber Ekspres Gazetesi’nden Turgay Kılıç’ın haberine göre, ESİAD (Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği) Üçüncü Yatırım Zirvesi programı İstinye Park Hyatt Regency’nin konferans salonunda düzenlendi. Zirveye, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlioğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZTO Başkanı Mahmut Özgener, TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Akgerman ve YİK üyeleri katıldı.
‘Yatırım Zirvesi artık önemli bir platform haline geldi’
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, konuşmasında şunları söyledi: “32 yıllık geçmişiyle Derneğimiz, 20 milyar doların üzerinde iş hacmiyle 1000’in üzerindeki firmayı temsil eden gönüllü bir iş dünyası kuruluşudur. Amacımız, sadece İzmir ve bölgemizi değil, Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir kalkınma sağlamak için çalışmaktır. Bu misyonun bir ürünü olarak başlattığımız ESİAD Yatırım Zirvesi, bugün artık önemli bir platform haline gelmiştir. Stratejiyi doğru zamanlama ve doğru yöntemlerle yaparak yatırımlar, firmaların, ülkelerin ve toplumların geleceğini belirliyor. Yatırım kararlarının hayata geçmesi için birincil unsur, tartışmasız finansmana erişimdir. Artık konjonktüre bağlı olarak tüm dünyada alternatif ve yenilikçi finansman yöntemleri etkili oluyor.”
Avrupa’nın meydan okumaları ve Çin’in yükselişi
Başkan Zorlu, dış dünyadaki gelişmelere de dikkat çekerek, “Amerika ile Çin arasındaki karşılıklı meydan okumalar, başta AB olmak üzere pek çok ülkeyi ve tedarik zincirlerini etkiliyor. Çin, dünya ekonomisinde öngörülerin çok ötesine geçti. 2000 yılında dünya milli gelirindeki payı yüzde 3,5 iken, 2023 yılında bu pay yüzde 6,9’a yükseldi. Çin, ABD'den sonra ikinci büyük milli gelire sahip ülke konumunda. Milli gelir içerisindeki dijital ekonominin payı ise 2022 yılında yüzde 41,5 olarak gerçekleşti. Özellikle teknoloji alanında ABD ve Çin’in gerisinde kalan AB ülkelerinin arayı kapatabilmek için büyük çaplı yatırımlar yapması gerektiği açıkça ortada. Türkiye’nin bu rekabet ortamında yerini alabilmesi için, öncelikle hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı bakımından güven ortamının tam olarak tesis edilmesi gerekiyor.” dedi.
Yüksek faizin etkisi
Zorlu, enflasyon sorununa da değinerek, “Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünün ve kişi başına düşen milli gelirinin artması, teknoloji ve inovasyona dayalı katma değerli üretim ve verimlilikten geçiyor. Bu çerçevede, bilim-teknoloji-üretim-yatırım ekosisteminin oluşturulması son derece önemli. Ne yazık ki finansmana erişim ve yüksek maliyetler, bu hedeflere ulaşmanın önündeki en büyük engeller arasında. Sermaye ihtiyacı içinde olan firmalar değer yaratmada sıkıntılar yaşıyor. Yüksek faiz oranları iş dünyasını olumsuz etkiliyor. Yüzde 50’yi bulan faiz oranlarıyla yatırım yapmak neredeyse imkansız. Öte yandan yüksek enflasyonun devam ettiği ortamda sermayeler ve şirket karlılıkları eriyor. Bu kadar hayati sorunlarla uğraşan şirketler, küresel rekabette kendilerini oyundan tutacak yatırımlardan uzak kalıyorlar.” şeklinde konuştu.
‘Savaşlar acımasızca devam ediyor’
ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Akgerman, dünya genelindeki değişimleri değerlendirerek, “Dünya sürekli bir değişim ve dönüşüm içinde. Geçmiş tarihe baktığımızda, insanlığın geleceğini belirleyen buluşların, dünya savaşlarının, sanayi devriminin, salgınların ve doğal olayların bu değişim ve dönüşümde önemli rol oynadığını görüyoruz. Dünya medeniyetinin gelişmesinde özgürlük, demokrasi, insan hakları ve temel özgürlüklerin etkili olduğunu vurgulamak isterim. Bugün gelişmiş ülkelerin üzerinde yükseldiği iki temel unsur, bilim ve hukukun üstünlüğüdür. Ancak günümüzde dünya ülkelerinin farklı yönlere savrulabildiğini, bölgesel çatışmaların ve güç savaşlarının acımasızca devam ettiğini görüyoruz. Hukuk ve adalet kavramlarının güçlüden yana kullanılabildiği bir dünyadayız. Evrensel değerlerin ve her alanda uluslararası normların geleceğimizi şekillendireceğine inanıyorum.” dedi.
‘İzmir limanlar şehri konumunda’
Başkan Akgerman, İzmir’in limanlar şehri olma yolundaki gelişimine de dikkat çekti. “Tarihi boyunca bir liman kenti olan İzmir, bugün ülkemizdeki en geniş hinterlanda sahip limanlar şehrine dönüşmüş durumdadır. Son beş yıldır dış ticaret fazlası veren İzmir, farklı sektörlerin yarattığı dinamizm ve ticaret hacmiyle ülkemizin dışa açılan en önemli penceresi olarak Türkiye’nin rekabet gücüne katkıda bulunuyor. İzmir’de, ESİAD Yatırım Zirvesi ile farklı bir pencere daha açmayı ve ülkemizde yatırım iştahını yeniden artırmak için alternatif çözüm yolları sunmayı hedefliyoruz. Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz ve uluslararası bir marka haline dönüşmesi için çalışacağımız ESİAD Yatırım Zirvesi’nin, sadece İzmir ve bölgesinde değil, Türkiye çapında iş dünyasına hizmet etmesini amaçlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye AB’de ciddi ortalamanın altında’
Akgerman, Türkiye'nin Ar-Ge harcamalarındaki durumuna da değindi: “Gelişmiş ülkelerde Ar-Ge harcamaları/GSYH oranı yüzde 3’ün üzerinde gerçekleşirken, Türkiye 2023 itibarıyla yüzde 1,42 ile Avrupa’da ortası sıralarda yer almakta, AB ortalamasının ise altında kalmaktadır. Ancak son 10 yıldır özel sektörün Ar-Ge harcamalarında ciddi bir artış kaydedildiği görülmektedir. Son veriye göre özel sektörün Ar-Ge harcamasındaki payı %65,1’dir. Bu durum, Türkiye’de bilim-teknoloji-üretim-yatırım ekosisteminin güçlenmesi bakımından umut verici. Özel sektörün liderliğinde Ar-Ge ve inovasyon odaklı üretim stratejileriyle işletmelerin ileriye taşınması önemlidir. Ayrıca, uluslararası yatırım fonları ve finans kaynakları yeni dönemde dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm projelerine yatırım yapan firmalarla ilgileniyor.”
Eğitimde durmayan değişimler
Eğitim sistemine de değinen Akgerman, bazı eleştirilerde bulundu: “Eğitim sistemi 22 yılda 19 kez değişikliğe uğramış, birbirinden kopuk sistemler uygulanmış ve her değişiklikle birlikte hedeflerden sapılmıştır. Son 20 yılda dokuz kez Milli Eğitim Bakanı değişmiştir. Bu nedenle eğitim konusu, ülkemizin en büyük meselesi olmalıdır. Geleceğin Türkiye’si için eğitim ve bilgi altyapısına yatırım yapmak öncelik sıralamasında en önde olmalıdır. Bu düşüncelerle sözlerime son vermeden önce, ‘Geleceğimize Esas Yatırım: Eğitim’ diyerek, uluslararası rekabet edebilirlik yolunda finansman ihtiyacımızın yanı sıra eğitim sistemine yönelik ortak akılla çözüm yolları geliştireceğimize inanıyorum.”