İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, parti içindeki rekabetin kardeşçe ve demokratik bir biçimde yapılması gerektiğini vurgulayarak, bireysel çekişmelerin yerine daha hızlı koşma mücadelesi gerektiğini belirtti.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP'nin İstanbul Planlama Ajansı’nda düzenlenen "Yurt Dışı Birlikleri İkinci Yüzyıl Vizyon Çalıştayı"nda parti içi rekabet konusunda önemli mesajlar verdi. İmamoğlu, "Parti içi rekabet, birbiriyle yarışırken birbirinin önünü kesmek değil, daha hızlı koşma mücadelesidir. Ayrışma yerine bütünleşme çabası içinde olmalıyız" dedi.

İmamoğlu, Türkiye ve yurt dışındaki örgütlerinde zaman zaman parti içi rekabetin yıpratıcı boyutlara ulaşabildiğini ve ayrıştırıcı dilin zararlarına dikkat çekti. "Bizi yoran bütün yüklerden kurtulmak zorundayız" diyen İmamoğlu, CHP'nin birlik ve beraberlik içinde daha güçlü olabileceğini vurguladı.

"Özellikle Türkiye’nin dönüşüm yolculuğunda verdiğimiz mücadeledeki ilk görev, değişime önce kendimizden başlamak zorunda olduğumuzu hatırlamamız" diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

Siyasiler, Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davayı Sincan'da takip ediyor Siyasiler, Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davayı Sincan'da takip ediyor

"Eksiklerimizle, hatalarımızla yüzleşmek ve kendimize bu anlamda tabiri caizse çekidüzen vermek zorundayız. Parti içi rekabetin her koşulda kardeşçe ve aynı zamanda demokratik bir biçimde olmasını sağlamanın şart olduğunu düşünüyorum. Bireysel, kişisel ve özellikle partimizi, bizleri yoran bütün yüklerden kurtulmakta mecbur olduğumuz bir dönemin içerisindeyiz. Rekabet, daha iyiye ulaşmanın yoludur. Rekabet, parti içindeki rekabet, birbiri ile yan yana koşarken birbirinin ayağına çelme takmak değil; daha hızlı koşma mücadelesidir. Ayrışmanın değil, bütünleşmenin aracıdır. Çeşitli ülke ve şehirlerdeki CHP yurt dışı örgütlerinde dönem dönem parti içi rekabetin yıpratıcı hal alabildiğini görüyoruz. Ülkemizde de yurt dışındaki örgütlerimizde de bunu yaşıyoruz. Ayrıştırıcı bir dilin hâkim olabildiğini de görüyoruz. Bunları görerek, bunlara tedbir alarak yol yürümenin şart olduğunu da biliyoruz. Tabii son derece sınırlı sayıda örnekler olsa da çok hassas ve çok tarihi bir dönemden geçtiğimizin farkına vararak bazı bildiğimiz, gördüğümüz, dönem dönem yüksek seviyede kınadığımız bütün tavır ve davranışlardan uzak bir arada konuşabilmeyi, müzakere edebilmeyi, doğru yolu bulabilmeyi, ortak aklın masamızdaki kesin pusula olmasını sağlayabilmeyi başarmak zorundayız."

İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Müzakere kapıları sonuna kadar açık olmalı''

"Partimize yakışmayan tek bir uygulamaya, tek bir sözle, hatta partimize yakışmayan tek bir bakışa bile geçim vermemeliyiz. Bizler, insanlara ve birbirimize aynen Atatürk’ün vatandaşa, Tokat’ta çekilen fotoğraftaki baktığı gibi bakabilmeyi, aynı hassasiyeti de birbirimize bakarken gösterebilmeyi başarmak zorundayız. Herkese ve birbirimize karşı iletişim ve müzakere kapılarının sonuna kadar açık olması gerektiğini unutmamalıyız. Bunu yapamayanın örgütlenme içerisinde bu görevlere talip olma şansı yoktur. Sabır ve aynı zamanda son derece anlayış gerektiren ve bu anlayış doğrultusunda insanları ikna edeceğini bilen insanların yapması gereken bir görev hassasiyeti içerir. Dolayısıyla inşallah bu buluşma ve bu çalıştayın, İstanbul Planlama Ajansı’nın kurulduğu bu kampüsün, bu nezaketli ortamın, bu doğanın en güzel parçası hâline gelmiş bu asil görünüşün, ki bunda da Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası var. Çünkü buradaki ormanlaşmanın, ağaçlandırmanın mimarı da Florya’da burayı çok seven, burada denize giren, Florya’daki aşağıda deniz kıyısında köşkü olan, arka tarafta da büyük bir alana ağaçlandırarak elbette müstakil birkaç kişiye hizmet etmesinin değil de toplumcu bir yapıya dönüşmesini arzu ettiğine inandığımız Ata’mızın bu emanetini halka açarak bir planlama ajansı ve İstanbul’umuzun geleceğini tartıştığımız bir kuluçka merkezine, bir bilgi havuzuna dönüştürdüğümüz bu alanda umut ediyorum sizlerin bu ortak paydalarının odaklanıldığı ve sonucunun da çok güçlü bir biçimde rapora dönüştüğü buluşmaya döner.

''CHP’li olmanın bendeki en önemli kavramı her şeyden önce iyi insan olmadır''

1977’den beri ilk kez partimizin birinci olduğu meselesini söylüyoruz ama bir yanıyla da çok derin düşünmemiz gereken bir sonuçtur bu. Yurt dışı örgütlerimizin çok etkili model oluşturacak öncü uygulamalar geliştirmesini diliyorum. Hatta bu gelişmelerin, burada çıkan belli sonuçların, evrensel değerler içeren kapasitelerinin yurt içi örgütlenmede de işimize yarayacağına inanıyorum. Tabii teknolojik imkanların dünyayı küçülttüğü ama yanlış siyasi anlayışlar yüzünden insanlar arasındaki mesafelerin büyüdüğü bir dönemi yaşadığımız bu ortamda ben doğru siyasetin, her şeyden önce duygusal mesafeleri azaltan insanlar arasındaki gönül köprülerini en güçlü şekilde kuran siyaset olduğuna inanıyorum. Bu pozitif anlayışın, bu hümanist bakışın toplumlara verdiği fayda kadar dünyaya verdiği faydayı önemsiyorum. Savaşları azaltan, barışı büyüten ve insanları birbiriyle kucaklaştıran bir süreç. Ben bu yönüyle Cumhuriyet Halk Partisi anlayışını çok önemsiyorum. Cumhuriyet Halk Partili olmanın bendeki en önemli kavramı her şeyden önce iyi insan olma kavramıdır. İyi insan olduktan sonra her şeyi başarabiliriz.

İnsanları sevmek, insanlara özen göstermek; doğayı sevmekle eş değer, yaşamı, her şeyi sevmekle eşdeğer. Bu bizim bütün duygularımızla, bütün geleneklerimizle, bütün bakış açımızla çok örtüşen bir bakış açısıdır. Bunu lafla değil, uygulamalarımızda başta birbirimize göstererek sonra da sevgi halkasını, çemberini görev yaptığımız alanlara yayarak büyütmeliyiz. Adalet, eşitlik, özgürlük, demokrasi, cumhuriyet, laiklik gibi savunduğumuz tüm değerlerin özünde aslında herkesi kendimiz gibi görmenin yaktığınız unutmamalıyız. Empati duygusu ve karşındaki insanın yerine kendini koyma, onu hissetme, ona göre ona davranabilme duygusu. Bu duygunun, bu anlayışın, Anadolu’nun her köşesine, dünyanın dört bir yanına yayıldığında işte o zaman her şeyin çok güzel olacağına yürekten inanıyorum. Bu işin başka bir yolu yok. Genel başkanımızın önderliğinde en güçlü raporun buradan çıkmasını ve yurt dışında da bizi sevindiren sonuçları önümüzdeki genel seçimde hep birlikte alabilmeyi diliyorum.'' 

Editör: Nurican ALBAYRAK