Türkiye, ekonomik daralmayla birlikte önemli bir kriz dönemine girdi. Yüksek faiz ve parasal sıkılaştırma politikalarının etkisiyle özel sektör büyük bir darboğazla karşı karşıya. Şirketler iflas veya konkordato başvuruları yaparken, kamu da varlık satışları ile finansal açıkları kapatmaya çalışıyor.
Kamunun elindeki taşınmaz ve diğer değerli varlıkların hızla satışa çıkması dikkat çekici bir diğer gelişme. ANKA’dan Zülfikar Doğan’ın analizine göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 51 ilde 607 kamu arazisi ve arsasını satışa sunarken, Hazine ve Maliye Bakanlığı da ülkenin çeşitli bölgelerinde bulunan sahil ve kıyı alanlarını satışa çıkardı. Kamu varlıklarının satışına hız veren hükümet, ekonomik zorlukları finanse etmek için bu adımı atıyor.
İflaslar ve konkordato başvuruları rekor kırıyor
Ticaret mahkemelerinde bu yıl yaşanan gelişmeler de Türkiye’nin ekonomik krizinin boyutlarını gözler önüne seriyor. Ekim sonu itibarıyla konkordato başvuruları bin 352'ye ulaşırken, iflas kararları ise 96 oldu. Bu rakamlar, son üç yılın toplamına yaklaşmış durumda ve yıl sonunda çok daha yüksek sayılar bekleniyor. 2025 yılında da benzer bir tablonun yaşanması bekleniyor. Özel sektördeki bu olumsuz tablo, ekonominin reel kesiminde büyük bir yangının işareti olarak görülüyor.
TMSF’nin satışları: Büyük rant transferi mi?
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), son yıllarda el koyduğu şirketleri satışa çıkararak dikkatleri üzerine çekiyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra TMSF’ye devredilen sanayi tesisleri, fabrikalar ve enerji santralleri, şu anda büyük bir satış sürecinden geçiyor. Özellikle Boydak Holding’e ait sanayi tesisleri ve elektrik santralleri gibi milyar değerindeki varlıklar, TMSF tarafından satışa sunulmuş durumda. Bu satışların, büyük bir servet transferi ve rant aktarımına yol açacağı öne sürülüyor.
Asgari ücret 25 bin lira mı olacak?
Ekonomik belirsizlik devam ederken, işçi ve işveren tarafları arasında asgari ücret görüşmeleri sürüyor. Türk-İş’in talepleri ve hükümetin yaklaşımı arasında büyük bir fark bulunuyor. Öte yandan, Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararı da ekonominin geleceği açısından kritik öneme sahip. İç ve dış piyasalarda faiz indirimi beklentileri artarken, bu kararlar Türkiye’nin ekonomik görünümünü doğrudan etkileyecek.
Kulislerde konuşulan tutar 22-25 bin TL arasında. Hâlen 17 bin 2 TL olan asgari ücretin alım gücünün 11 bin TL’ye indiği dikkate alındığında, enflasyon telafisiyle 24 bin TL olma ihtimali yüksek görünüyor. Cumhurbaşkanı "Bin lira da hatırım için" derse 25 bin TL olabilir. Doğan, bunun da yüzde 35-40 arası zam demek olduğunu yazdı.
Türkiye’nin ekonomisinde yaşanan derin kriz, şirketlerin iflasları, konkordato başvuruları ve kamunun varlık satışları ile kendini gösteriyor. Bu gelişmeler, ekonomik dönüşümün başladığını ve bu süreçte büyük servet değişimlerinin yaşanabileceğini işaret ediyor. Yüksek faiz, parasal sıkılaştırma politikaları ve kamu maliyesinin baskıları, önümüzdeki dönemde daha büyük ekonomik zorlukları gündeme getirebilir.