Bu durum, toplumda afet bilincinin artırılmasını ve farkındalık çalışmalarının hız kazanmasını zorunlu kılıyor. Ancak, bu çalışmalar ne kadar etkin ve Türkiye toplumu afetlere ne kadar hazırlıklı? Türkiye'de doğal afet bilinci nasıl oluşturuluyor ve mevcut farkındalık çalışmalarının önemi nedir?

Afet bilincinin önemi ve Türkiye’nin risk haritası

Türkiye, dünyanın en aktif deprem bölgelerinden biri olan Alp-Himalaya kuşağı üzerinde yer alıyor. Ayrıca, iklim değişikliğine bağlı olarak artan sıcaklıklar ve düzensiz yağışlar, sel ve yangın gibi afetlerin de riskini artırıyor. Bu yüzden, afetlere karşı hazırlıklı olmak, bireysel ve toplumsal hayatta hayati bir önem taşıyor. Afet bilinci, yalnızca afet sırasında doğru tepki vermekle sınırlı değil; afet öncesi, afet anı ve afet sonrası süreçleri kapsayan geniş bir yaklaşımı gerektiriyor.

Türkiye’de afet bilincini artırmak amacıyla çeşitli devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları ve eğitim kurumları tarafından birçok çalışma yürütülüyor. Bu çalışmaların başında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)'ın düzenlediği eğitim ve tatbikatlar geliyor. Özellikle okullarda, öğrencilerin afet anında ne yapmaları gerektiğini öğrenmeleri için düzenlenen tatbikatlar, afet bilincini küçük yaşlardan itibaren aşılamayı hedefliyor. Bunun yanı sıra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü gibi yerel yönetim birimleri, risk haritaları ve deprem bilgilendirme seminerleriyle vatandaşları bilgilendiriyor.

Prof. Dr. Yaşar: "Yağmur İzmir Körfezi için avantaj ama…" Prof. Dr. Yaşar: "Yağmur İzmir Körfezi için avantaj ama…"

AFAD’ın 2021’i "Afet Eğitim Yılı" olarak ilan etmesi, Türkiye genelinde afet bilincinin yaygınlaştırılması adına büyük bir adım oldu. Bu kampanya çerçevesinde milyonlarca vatandaşa eğitim verildi, çeşitli medya kanalları aracılığıyla kamu spotları yayınlandı ve sosyal medya platformlarında farkındalık kampanyaları düzenlendi.

Depreme hazırlık

Özellikle deprem riski yüksek olan Marmara Bölgesi’nde, İstanbul başta olmak üzere birçok kentte deprem farkındalık çalışmaları hız kazanmış durumda. Deprem sonrası toplanma alanlarının belirlenmesi, binaların depreme dayanıklılığı konusunda yapılan denetimler ve halkın bilgilendirilmesi adına düzenlenen seminerler, bu bölgede afet bilincinin artırılmasına yönelik atılan önemli adımlar arasında yer alıyor.

Ancak, afet bilinci konusunda atılan adımların henüz yeterli olmadığına dair eleştiriler de mevcut. Özellikle, büyükşehirlerde yaşayan nüfusun yoğunluğu ve mevcut yapı stoğunun yaşlılığı, olası bir depremde can ve mal kaybı riskini artırıyor. Bu yüzden, uzmanlar daha kapsamlı ve uzun vadeli farkındalık çalışmalarına ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

Afet bilincinin toplumsal düzeyde yaygınlaşmasında eğitimin rolü büyük. İlkokuldan itibaren müfredata dahil edilen afet eğitimi, genç nesillerin doğal afetlere karşı bilinçlenmesine yardımcı oluyor. Okullarda verilen temel deprem bilgisi, yangın tahliye tatbikatları ve acil durum müdahale eğitimleri, çocukların ve gençlerin afet anında nasıl davranmaları gerektiğini öğrenmelerini sağlıyor. Bu sayede, toplum genelinde bilinçli bireyler yetiştirilerek, afetlere karşı toplumsal dayanıklılık artırılıyor.

Sivil toplum kuruluşlarının rolü

Türkiye'de afet bilincinin yaygınlaştırılmasında sivil toplum kuruluşları da önemli bir rol oynuyor. Özellikle Kızılay, AKUT (Arama Kurtarma Derneği) ve Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) gibi kuruluşlar, afet sonrasında hızlı ve etkili müdahale sağlarken, aynı zamanda afet öncesinde de toplumu bilinçlendirme çalışmaları yürütüyorlar. AKUT'un düzenlediği arama-kurtarma eğitimleri ve Kızılay'ın deprem çantası hazırlama kampanyaları, bireylerin afetlere daha hazırlıklı olmasını amaçlıyor.

Muhabir: Durmuş Özke