Ancak bu konuşmaların sınırları aşılarak dedikodu boyutuna ulaşması, hem konuşulan kişiye hem de konuşanı söyleyeni büyük zararlar veriyor.
Birçok dinde dedikodu, büyük günahlar arasında sayılır. İnsanların onurunu zedelemek, arkalarından konuşmak bir nevi iftira atmak anlamına gelir.
Dedikodu, insanlar arasındaki güveni sarsar, ilişkileri zedeler ve hatta dostlukları bitirebilir. Dedikodu, toplumda huzursuzluk ve kargaşa yaratır. İnsanlar birbirine güvenmez hale gelir, dedikodunun yayılmasıyla birlikte toplumsal doku bozulur. Dedikodu hem söyleyeni hem de dinleyeni psikolojik olarak etkiler.
Öncelikle dedikodunun ne kadar zararlı olduğunu fark etmek gerekir. Kendimizde dedikodu yapma eğilimi gördüğümüzde durup düşünmeliyiz.
Dedikodu yapmaya başlayan bir ortamda konuyu değiştirmek veya o ortamdan uzaklaşmak en doğru davranış olacaktır.
Başkalarının yerine kendimizi koyarak düşünmek, dedikodu yapmaktan bizi alıkoyacaktır.Dedikodu yerine olumlu ve yapıcı konuşmalara yönelmek, hem kendimiz hem de çevremiz için daha faydalı olacaktır.
Dedikodu, toplumumuza büyük zararlar veren bir alışkanlıktır. Bu zararlı alışkanlıktan kurtulmak için öncelikle kendimizde başlamak ve çevremizi de bu konuda bilinçlendirmek zorundayız. Hatırlayalım ki, dilin zehirli bir bıçak gibi kullanıldığında açtığı yaralar kolay kolay kapanmaz.
Ülkemizde dedikodu yüzünden bir çok aileler, arkadaşlar birbirlerini darp ve hatta cinayet ile sonuçlandığını televizyon, gazate ve internet sitelerinde haberleri okuyoruz.
Birbirimize lütfen iyi davranalım.
Dedikodu, yapmak ile hiç bir yere varılmaz.
Saygılarımla
Hadis:
Resulullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Gıybetten sakınınız. Muhakkak gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Zira bir adam zina eder, sonra da Allâhü Teâlâ'ya tevbe eder. Gıybet edenin günahı ise gıybet ettiği kişi bağışlamadıkça bağışlanmaz