Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yayımlanan raporlar, çocuk yoksulluğunun giderek derinleştiğini ortaya koydu. Çalışmalara göre, bebekler ve çocuklar arasında yoksulluk oranları tehlikeli bir şekilde artarken, 2 milyon çocuk derin yoksulluk içinde yaşam mücadelesi veriyor. Çocukların temel sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimde yaşadığı sıkıntılar ise sorunun boyutlarını daha da dramatik hâle getiriyor.
Ekonomim’den Mehmet Kaya’nın haberine göre TEPAV araştırmasında 2022 yılı itibarıyla 0-17 yaş grubundaki 7,03 milyon çocuğun yoksulluk sınırının altında yaşadığı belirtildi. Ancak kişi başına gelir üzerinden yapılan değerlendirmelerde bu rakam 9,6 milyona yükseliyor. Bebeklerde yoksulluk oranı yüzde 41,4’e, çocuklarda (3-14 yaş) yüzde 43,8’e ulaştı. Oranlar, 25 yaş üzeri nüfustaki yoksulluk oranı olan yüzde 18,2’den oldukça yüksek çıktı.
Araştırmacılar, bu tablonun sadece maddi eksikliklerle sınırlı olmadığını, çocukların temel sağlık, eğitim ve güvenlik ihtiyaçlarına erişimde ciddi engellerle karşılaştığını vurguluyor.
Derin yoksulluk: 2 milyon çocuk tehlikede
Hakan Yılmaz’ın EUROSTAT metodolojisiyle hazırladığı çalışmaya göre, Türkiye’de 2 milyon çocuk “derin yoksulluk” içinde yaşıyor. Veriler ailelerin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı bir yaşam standardını ifade ediyor. AB ülkeleriyle kıyaslandığında, Türkiye’deki çocuk yoksulluğu oranı yüzde 80 daha yüksek. Ancak çocuklara yönelik kamu harcamalarının, AB ortalamasının çok altında olduğu görülüyor. Türkiye’de çocuğa yönelik koruma harcamalarının GSYH’ye oranı sadece binde 5,5 iken, bu oran AB’de yüzde 1,7.
İzmir’deki yangın faciası: Çocuk yoksulluğunun acı sonucu
Geçtiğimiz günlerde İzmir’de anneleri hurda kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalışan bir ailenin evinde çıkan yangında, yaşları bir ile beş arasında değişen beş çocuk hayatını kaybetti. Uzmanlar, bu olayın çocuk yoksulluğunun dramatik boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti.
TEPAV Araştırmacısı Ekrem Cünedioğlu, “Bu trajedi, çocuklarımızın güvenliği için daha güçlü sosyal politikalara ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Yoksulluk, yalnızca maddi eksiklik değil; çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerini etkileyen sağlık, eğitim ve güvenlik hizmetlerinden mahrumiyet anlamına geliyor” dedi.
"Sürdürülebilir politikalara ne kadar acil ihtiyacımız olduğu ortadadır"
Türkiye’de yaklaşık 7 milyon yoksul çocuğun büyük kısmının güvensiz, sağlıksız ve temel güvenlik önlemlerinden yoksun yaşam alanlarında büyüdüğünü ve İzmir’deki olayın bu gerçeğin somut örneği olduğunu belirten Cünedioğlu, “Yoksulluk içinde yaşamak zorunda bırakılan ailelerin çocukları, bu tür risklere daha açık hâle gelmekte, çocuk yoksulluğunun ne kadar derin ve yakıcı olduğunu hepimize hatırlatmaktadır. Bu acı olayın ardından, çocuklarımızın güvenliği ve refahı için kapsamlı ve sürdürülebilir politikalara ne kadar acil ihtiyacımız olduğu ortadadır” ifadelerini kullandı.