Çiftçiler Sendikası, Resmi Gazete’de yayımlanan “Bitkisel Üretimde Yeni Destekleme Modeli” kararına tepki gösterdi. Sendikadan yapılan açıklamada “Yönetmelik, küçük çiftçilerin ve köylülerin ihtiyaçlarından ziyade, tohumdan itibaren tarımsal üretimi, girdileri ve gıda ticaretini giderek daha fazla kontrol eden şirketlerin taleplerine uygun olarak düzenlenmiştir” denildi.

Önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan “2025-2027 Yıllarında Yapılacak Bitkisel Üretime Yönelik Desteklemeler ile Diğer Bazı Tarımsal Desteklemelere İlişkin Cumhurbaşkanı Kararı”na Çiftçiler Sendikası’ndan açıklama yapıldı.

“Bitkisel Üretimde Yeni Destekleme Modeli”ni “yukarıdan aşağıya şirketler lehine” diye nitelendiren Çiftçiler Sendikası’nın açıklamasında “Yönetmelik, küçük çiftçilerin ve köylülerin ihtiyaçlarından ziyade, tohumdan itibaren tarımsal üretimi, girdileri ve gıda ticaretini giderek daha fazla kontrol eden şirketlerin taleplerine uygun olarak düzenlenmiştir. AKP, 2006 yılında çiftçilerin binlerce yıl ıslah ederek ve geliştirerek bugünlere taşıdığı tohumları onların elinden alarak, her yıl tohum almaya mahkûm edecek ve tohumun kontrolünü şirketlere verecek tohumlukların kaydı, üretimi, sertifikasyonu, ticareti ve piyasa denetimini sağlama gerekçesiyle ‘tohumculuk kanunu’ çıkartmıştı. Şimdi ise, şirketlerin gıdayı denetlemelerini sağlayacak son adımlar, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tarım arazilerine el koyma ve şirketlere kiraya verme yönetmeliği ile Cumhurbaşkanlığı’nın ‘Bitkisel Üretimde Yeni Destekleme Modeli’ kararnamesi ile atılmış oluyor” ifadeleri yer aldı.

“Destekler endüstriyel üretim için verilecek”

Açıklamada kararname ile Tarım ve Orman Bakanlığının, hangi bölgede ne dikileceğine ve ne ekileceğine karar vereceğine; buna karşılık halkın kendi kültürlerine uygun ürünleri üreten çiftçilerin, Bakanlığın belirlediği ürünü üretmediği için desteklemelerden yararlanamayacağına dikkat çekildi.

1 Ocak 2025 ve 1 Mayıs 2025 itibarıyla verilmesi planlanan desteklerin endüstriyel üretim için olacağına işaret edilen açıklamada şöyle denildi:

“Belki de bir ileri aşamada, biyoçeşitliliği korumaya ve yerel halkın taleplerine uygun ürün üretmeye devam edenlere cezai yaptırımlar devreye girecek. Tıpkı ‘Tohumculuk Yasası’ sonrası atalık ve sertifikasız tohumları satanlara para cezası uygulandığı gibi. Bakanın açıklamasına göre “planlı üretim yapan”, yani Bakanlığın dayattığı ürünleri üreten üreticilerin ‘mazot maliyetinin yüzde 100’ü ve gübre maliyetinin yüzde 50’si karşılanacak.’ Tabii ‘gübre maliyeti’ diye bahsedilen, kimyasal gübre maliyetidir. Görüldüğü gibi, bütün destekler endüstriyel üretim içindir. Bir yandan “küresel iklim krizi”nin ve susuzluğun yarattığı sorunlardan bahsedilirken, diğer yandan enerjiye, suya ve kimyasala bağımlı bir üretim sistemi geliştirilmek istenmektedir.”

“Çiftçi, bağımsız olabildiği oranda çiftçidir”

Açıklamada her halk, kendi kültürüne uygun gıdayı üretme ve tüketme hakkına sahip oldu vurgulandı. “Planlama, başta gıdayı üreten çiftçilerin, gıdayı tüketenlerin ve bilim insanlarının ortak katılımı ve kararıyla gerçekleşmelidir. Her halk, kendi kültürüne uygun gıdayı üretme ve tüketme hakkına sahiptir; bu hak yukarıdan aşağıya dayatmalarla yok edilemez. Her üreticinin toprağa ve suya erişim hakkı vardır; BM Genel Kurulunda kabul edilen ‘Köylü Hakları Deklarasyonu'nda belirtilmiştir ve demokratik bir hak’tır. Yönetmeliklerle veya farklı zorlayıcı yöntemlerle görünmez kılınamaz” denildi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: Dünya bu işgale karşı kör ve sağır! Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: Dünya bu işgale karşı kör ve sağır!

Çiftçiler Sendikası’nın açıklamasında gıdayı şirketlerin kontrolünden ve küçük çiftçileri ve köylüleri girdi kıskacından kurtarmak için agroekolojik üretim önerildi. “Çiftçi, bağımsız olabildiği oranda çiftçidir. Her halkın kendi gıda sistemlerini kurma hakkı olan Gıda Egemenliği için mücadele edilmesinden başka çare yoktur” ifadeleri yer aldı.

Editör: Sercan Engerek