Haber Ekspres Gazetesi’nden Turgay Kılıç’ın haberine göre, Çeşme Turizm Projesi’nin iptali için bir araya gelen İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, TMMOB İzmir Gıda Mühendisleri Ege Temsilciliği ve İzmir Yaşam Alanlarını Koruma yönetim üyeleri ve sendika temsilcileriyle Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi CHP Grup Sözcüsü Elvin Sözmen Güler katıldı. İzmir Mimarlık Merkezi’nde bir araya gelen sivil toplum kuruluşu üyeleri, gazetecilere yaptığı açıklamada Çeşme’yi ranta ve talana kurban edildiğini düşündükleri Çeşme Projesi’nin iptali üzerinde açıklamalar yaptı. Danıştay, Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi’nin genişletilmesini hukuka aykırı bularak iptal etti. 16 bin hektarın üzerindeki alanın halka kapatılması kararıyla bir araya gelen STK temsilcileri, bunun iptali üzerine doğru karar verildiği ifade edildi.
‘Manidar gelişmeler yaşandı’
Çevre Platformu’ndan Arif Ali Cangı, yaptığı açıklamada, “13 Eylül 2019 tarihli RG'de yayımlanan İzmir, Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi sınırları, 12 Şubat 2020 tarihli RG'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile genişletilmek suretiyle sınırlar yeniden belirlenmişti. Bu kararla, güneye doğru orman alanları, kıyılar, deniz alanı ve koruma alanları, meralar, tarım alanları ve Carufa Adası da dahil edilerek, önceki 11 ayrı turizm alanı ile birlikte Yarımadanın %40’ına tekabül eden bir bölge turizm alanı olarak ilan edilmek suretiyle, turizm adı altında talan ve yağmaya açılmak istenmiştir. Kararın iptali için, İzmir Barosu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, İzmir Tabip Odası ile EGEÇEP, İzmir Yaşam Alanları, ÇEŞÇEP bileşenleri ve 141 İzmirli yurttaş üç ayrı dava açmıştı. Davanın Yargılama aşamalarında manidar gelişmeler yaşandı” ifadelerine yer verildi.
‘Hukuka aykırı karar bozulmuştu’
Cangı, “Danıştay'da görülen davada, 27 Ekim 2022 tarihinde mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda; ‘...şimdiye kadar hiç olmadığı kadar büyük bir kara alanı ve 2 bin 292 hektar deniz alanını da kapsayan bir sınır belirlendiği, Çeşme KTKGB sınırlarının kara bölümünde kalan alanın yüzde 65 inin üst ölçekli planlarla yapılaşmaya, kullanmaya, geliştirmeye kesinlikle açılmaması gereken ‘nitelikli alanlardan oluştuğu, 16 bin hektarın üzerinde bir alanın tümüyle halka kapatıldığı, işlemin dayanağı olan gerekçe rapor ve kapsam belirleme raporunun gerçekleri yansıtmadığı ve alan belirleme kararında ‘kamu yararı’ bulunmadığı...’ belirleme ve değerlendirmeleri yapılmıştı. İşlemin açıkça hukuka aykırı olduğunu gösteren bilirkişi raporuna rağmen davayı gören Danıştay 6. dairesi yürütmeyi durdurma talebimizi anlaşılmaz biçimde reddetmişti. Yaptığımız itiraz sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK) kararıyla yürütmeyi durdurma kararı alabilmiştik. Buna karara rağmen, Danıştay 6. dairesi davanın reddine karar vermişti. Kararın temyizi üzerine hukuka aykırı karar DİDDK tarafından bozulmuştu” şeklinde konuştu.
‘Hukuka aykırı görülmemiştir’
Cangı, açıklamasının devamında “Yapılan son aşama yargılama sonunda görev bölüşümü sonucu Danıştay 4. Dairesi'ne düşen dosyamızda 31.10.2024 tarihli 2024/3349 Esas, 2024/6017 Karar sayılı karar ile dava konusu Cumhurbaşkanı işleminin iptaline karar verildi. Kararın gerekçesinde özetle; ‘...işlemle 16 bin hektarın üzerinde bir alanı kapsayacak şekilde yeniden belirlenen Çeşme KTKGB sınırları incelendiğinde; alanda, 1., 2. ve 3. derece Arkeolojik Sit Alanlarının, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı İçme-Kullanma Suyu Havzasının, Kesin Korunacak Hassas Alanlar, Nitelikli Doğal Koruma Alanları ve Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanlarından oluşan Doğal Sit Alanlarının, Akdeniz Foku Yaşam Alanları gibi alanların ve çeşitli ekosistemlerin bulunduğu ve mevzuat düzenlemeleri ile korunan yapılaşma yasağı ya da kısıtlı yapılaşma olanağı bulunan söz konusu alanların bir çoğunun dava konusu işlemle belirlenen sınır üzerinde yer aldığı (...) deniz alanlarını da kapsayan bu denli büyük bir alanın, gereklilikleri açıklanmadan "bütüncül planlama kararlarının geliştirilmesine olanak sağlanması" soyut ve genel amacıyla, eksik araştırma ile hazırlanan Gerekçe Raporuna dayalı olarak KTKGB sınırlarına dahil edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir..." denilmektedir” dedi.
‘Takipçisi olacağız’
Açıklamayı sürdüren Cangı, şunları söyledi:
“Bu kararla, 13 Eylül 2019 tarihine kadar belirlenen Çeşme KTKGB sınırlarının daha fazla genişletilmesinin önüne geçilmiştir. Artık Çeşme Yarımadası sadece korunmalı, bölgenin doğal ve kültürel değerlerine zarar verecek yeni girişimlerde bulunulmamalıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığına çağrıda bulunuyoruz; Danıştay kararının arkasından dolanmayın, daha fazla kamu zararına yol açmayın. Kararın, İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası'nın dava ehliyetlerinin olmadığı bölümüne katılmamız mümkün değildir. Hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunma, bu kavramlara işlerlik kazandırma yasal yükümlülüğü olan İzmir Barosu ile toplum sağlığının korunması alanında kamusal görevi olan İzmir Tabip Odası, böylesi hukuka aykırı değerlendirmelerle ortak mücadelemizden kopartılamazlar. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da kentimizin ve bölgemizin ortak yaşam alanlarının, müşterek varlıklarının korunmasının takipçisi olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Baro ve Tabip Odası’ndan tepki
İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, “Bu tür davalarda baroların ve tabip odasının ise bundan önceki süreçlerde bu davalara katılma ve davacı olma yolunu kabul görüyordu. 10 yıldan biraz daha fazla oldu İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası’nı istemeyen bir anlayış var. Bizce burada yapılması istenen ise yargının geldiği süreçte kendini taraf olarak gören bir sürecin sonucu olarak görüyoruz. Eskiden idari ve danıştayla ile ilgili dairede hukuka aykırı çıktığında gerekçeleri tartışılırdı. Şimdi ise bu kararla sonucu ne olur, neler çıkacak endişesi doğuyor. Bu kararın ise İzmir Barosu ve Tabip Odası’nın kabul edilmediği karar ise doğru değildir. Bu karar Çeşme ve ülkenin geleceği için doğru bir karardır” şeklinde konuştu.
İnsan sağlığı için çevre sağlığı
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhun Özyurt, “Bizim de müdahil olmamız konusunda karşı çıkıldı. Sağlığın tanımı içinde ve çevre sağlığı kavramı da çok önemlidir. Sağlıklı bir yaşam için çevremizin sağlıklı olması gerekiyor. Bu iptal edilen uygulama şayet gerçekleşseydi, Çeşme’deki suyun ne hale geleceğini düşünmek dahi istemiyorum. Hep yanında olduk ve onlarla beraber olduk. 6023 sayılı yasanın 4. maddesine göre Türk Tabipleri Birliği ve İzmir Tabip Odası’nın bu davada müdahil olabileceğine dair yaslar var. Ama mahkeme anlaşılmaz bir kararla baro ve tabip odasını mahkeme sürecinin dışında bıraktı. Bunun arkasını takip etme imkanı varsa da, bunu da takip edeceğiz. Baroyu dışarıda bırakmak kararları kolay anlaşılmaya başlandı. Bundan sonraki süreçlerde bizler de çabamızı bırakmayız. İnsan sağlığı için çevresağlığı şarttır” şeklinde konuştu.