İzmir'in tartışmalı alanlarından Buca Cezaevi'nin arazisi merkezî yönetim ile yerel idare arasında krize dönüştü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hazırladığı imar planında cezaevi arazisi yapılaşmaya açılırken, İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) eski cezaevinin rekreasyon alanı olarak değerlendirilmesini istedi. İmar planlarının mahkemelik olduğu cezaevi arazisi yeşil alan olarak değerlendirilebilecek mi? 

İzmir’de 2020’de yaşanan depremden sonra depreme dayanıksız olduğu tespit edilerek yıkılan Buca Cezaevi, İzBB ile Çevre Bakanlığı arasında ihtilaf hâline geldi. İzBB, cezaevi arazisinin kamu arazisi olduğunu vurgulayarak 9 Eylül 2022 tarihinde İller Bankası’na satılmasına sert tepki göstererek arazinin yeşil alan olarak kullanılması için mücadele verileceğini belirtti.

Bakanlığın ilk planı AVM yapılmasının önünü açmıştı

Çevre Bakanlığı, 2020 yılında araziyi yapı rezerv alanı olarak ilân etmesine dayanarak önce arazinin yüzde 85’inde inşaat yapılmasını sağlayan imar planı hazırladı.

Bakanlığın hazırladığı ve kamuoyunda “rant planı” olarak bilinen ilk imar planında 26 bin 460 metrekarelik bölüm “ticaret merkezi alanı” olarak tasarlandı. Bu şekilde Buca ilçesinde AVM yapılmasının önü açıldı.

Çevre Bakanlığı yerel yönetimlerin, meslek odalarının itirazı üzerine geçen yıl planda değişikliğe giderek plandan “ticaret merkezi alanı”nı kaldırdı.

İlçede 57 bin 468 metrekarelik cezaevi arazisinden de büyük toplamda 70 bin metrekare gibi bir alanda işlem yapılmasının önünü açacak imar planındaki son değişikliğe göre 42 bin 366 metrekare “konut ve ticaret alanı” tasarlandı. Yeşil alanlar 20 bin 298 metrekareden 20 bin 500 metrekareye yükseltilirken okul, belediye, otopark alanları ise 33 bin 211 metrekareden 23 bin 962 metrekareye düşürüldü.

Başkan Tugay, CHP yöneticileriyle buluştu Başkan Tugay, CHP yöneticileriyle buluştu

Mahkemenin iptal kararı yeşil alanın önünü açtı

Buca Cezaevi'nin arazisine ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hazırladığı son imar planı da mahkemeden döndü. İzmir 4. İdare Mahkemesi, İzBB, Peyzaj Mimarları Odası, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu’nun müdahil olduğu davada araziyi “rezerv yapı alanı” olarak belirleyen Çevre Bakanlığı’nın 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliğinin iptaline hükmetti.

İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin Çevre Bakanlığı’nın rezerv yapı alanının dayanağı olan imar planını iptal etmesine ilişkin belediye başkanlığı döneminde açıklama yapan Tunç Soyer, peş peşe gelen iptal kararlarını “İzmirlilerin zaferi” olarak nitelendirerek şu ifadeleri kullandı:

“İktidar paydaşlarının hayallerini süsleyen rant planlarının hukukun ve yaşamın gerçekleriyle örtüşmediği bir kez daha ortaya çıktı. Mahkemenin aldığı bu kararla Buca Cezaevi arazisinde yapılaşmaya gidilemeyeceği kesinleşti. Karanlık duvarların enkazından beton filizleri değil Türkiye’nin en aydınlık parkı doğacak. Buca Cezaevi, umudun rengi yeşile bürünecek.”

Tugay: Hükûmet resmen el koydu 

31 Mart'ta İzBB Başkanı seçilen Cemil Tugay da 27 Şubat'ta verdiği bir röportajda Buca Cezaevi arazisi konusunda merkezî iktidarı eleştirdi. Tugay, "Buca Cezaevi Bucalılarındır" dedi. Merkezi yönetime "Bir anda alanı sahiplendiler. Buraya bina yapıp yandaşlara dağıtalım kafasındalar. Buna izin veremeyiz. Biz bu şehrin belediye başkanlarıyla insanlarımızın hakkını savunacağız. Oraya bina yapılmasını içimizde doğru bulan kimse yok" diye tepki gösteren Tugay, şunları ekledi:

“Hükûmet resmen el koydu oraya. El koyduktan sonra bir uyanıklık yapmaya çalışıyorlar. En az yarısında yapılaşma planı yaptılar. Bir kısmını da yeşil alan olarak ayırdılar. Açıkçası herkesi aptal yerine koymaya çalışıyorlar. Buca Cezaevi Bucalıların. Bucalının isteği yapılmalı.” 

Buca Cezaevi'nin tarihi

İzmir’de 1959 yılında açılan Buca Cezaevi (İzmir Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu), 30 Ekim İzmir depreminin ardından Adalet Bakanlığı tarafından kapatılmıştı. Buca Cezaevi kapatıldığı tarihe kadar yaklaşık 600 bin hükümlü ve tutukluyu barındırdı.

Necati Cumalı’nın hikâyesinden uyarlanan ve yönetmenliğini Metin Erksan’ın yaptığı “Susuz Yaz” ile senaryosunu Safa Önal ve Ahmet Üstel’in birlikte yazdığı, Yücel Çakmaklı’nın yönettiği “Ben Doğarken Ölmüşüm” adlı Yeşilçam filmlerinin sahneleri bu cezaevinde çekildi.

Editör: Sercan Engerek